Farklı zaman kuşakları arasında seyahat ettiğinizde yaşadığınız en önemli sorunlardan biri Türkçeye “jet uyumsuzluğu” olarak çevrilen jet lag sorunudur. Özellikle uyku vaktiniz ve sürenizi olumsuz etkileyen jet lag, bunun sonucu olarak enerjinizi düşürür ve günlük işlerinizi de çoğu zaman aksatır. Ne var ki yapılan yeni bir araştırma, vücut saatinizi oldukça ilginç bir hileyle yeni ulaştığınız zaman kuşağına adapte edebilmenizi sağlıyor. Doktorların jet lag’e çözüm olarak sunduğu uyumadan önce kafein ve alkolden uzak durma, az miktarda melatonin takviyesi gibi genel tavsiyelerden çok daha farklı olan bu yöntem öğünleri yeni ulaşılan zaman kuşağına uygun şekilde tüketmek olarak ifade edilebilir.
Surrey Üniversitesi, Psikoloji Bölümünde araştırmalarını yürüten Cristina Ruscitto, yazarlığını yaptığı bu çalışmada jet lag’in etkisini en aza indirebilmek için yolcuların sadece uyku vakitlerini değil, yemek vakitlerini de yeni zaman dilimine göre ayarlaması gerektiğini ifade ediyor.
Ruscitto’nun yürüttüğü bu araştırmanın sonuçları sadece dünya genelinde jet lag yaşayanların değil, uçuş güvenlik şartları gereği uyumak için yardım almaları yasaklanan pilotlar ve kabin ekiplerinin de işine yarayacak türden.
İlginizi çekebilir: Sık sık iş seyahatine çıkanların karşılaşabileceği sağlık sorunları ve mücadele yöntemleri
Yemek vakitleri ve 24 saatlik sistem arasındaki ilişki
Ruscitto, 24 saatlik zaman sisteminin yemek vakitleriyle doğrudan bağlantılı olduğunu ifade ediyor. Vücudun, hareketleri ayarlayan doğal mekanizması ise, sadece beyindeki merkezi saati değil, mide, karaciğer ve akciğer gibi diğer organlardaki saatleri de içeriyor. Ruscitto bu durumu şu şekilde açıklıyor: “Beyindeki merkezi saat ışığa, diğer organlardaki saatlerse yeme eylemine tepki veriyor.”
Tüm bu saatlerin birbiriyle uyumsuz şekilde işlemesi sonucu insanlar jet lag yaşıyor. Saatlerin birbiriyle eş zamanlı işlememesi ise yeme, içme ve ışığa maruz kalma gibi rutin eylemlerin zamanı değiştiğinde gerçekleşiyor. Dolayısıyla yemek yediğiniz vakitleri her zamankine göre ayarlamanız, vücudun saatlerini de dengede ve senkronize tutmaya yardımcı oluyor.
Araştırmanın yöntemi
Ruscitto ve ekibi, bu çalışmada, uçtukları zaman dilimleri arasında en az 4 saat fark olan ve gittikleri yerde en az 48 saat geçiren toplam 60 kabin memuruyla çalıştı. İki gruba ayrılan katılımcıların yarısı öğünlerini aynı düzende yemeye devam ederken, diğer yarısının yemeklerini ne zaman yiyecekleri kendilerine bırakıldı. Tüm katılımcılara uçuştan önce uyumamaları ve uçuştan sonra herhangi bir uyku ilacına başvurmamaları söylendi. Çalışmanın sonunda, yemeklerini her zamanki düzende yiyen kabin memurlarının diğer gruba oranla daha az jet lag yaşadıkları ortaya çıktı.
İlginizi çekebilir: Uzun uçuşlara hazırlanmak için 5 sağlıklı yöntem
Araştırmacıların önerileri
Ruscitto, seyahatinizin süresi 2-3 gün kadar kısa ise, yemek vakitlerinizi normalde yaşadığınız yere mümkün olduğunca uygun şekilde ayarlamanızı öneriyor. Ancak gideceğiniz ülkede 4-5 gün ya da daha fazla kalacaksanız, öğünlerinizi yerel zaman dilimine en uygun şekilde yemeye kendinizi olabildiğince hızlı alıştırmanız gerekiyor. Her iki durumda da, jet lag’in etkilerini en aza indirebilmeniz mümkün.
İlginizi çekebilir: Seyahatlerinizi kolaylaştıracak mutlaka keşfetmeniz gereken 16 internet sitesi
Kaynak:
huffingtonpost.com
inc.com