Bikram Yoga, 40 derece sıcaklıkta, %40 nemli ortamda, 90 dakika boyunca aynada kendinle yüzleşerek yaptığın bir Hatha Yoga uygulaması. Seri birbirini takip eden 26 yoga hareketi (asanadan) ve 2 nefes egzersizinden oluşuyor ve Bikram Yoga eğitmenlerine serinin gurusu Bikram Choudhury tarafından 9 haftalık zorlu bir eğitimle doğrudan aktarılan, değiştirilemeyen bir diyalog ile dersler yönlendiriliyor.
Hayatımı değiştirdi!
Muhtemelen “nedir ki bu insanların derdi, neden bu kadar sıcak, neden seçilmiş bir diyalog ve seçilmiş asanalar?” düşünceleri uçuşuyor şu an aklınızda ve belki de bu satırları okurken iliklerinize kadar o sıcağı hissediyorsunuzdur şimdiden! Başlayalım o zaman; “Nedir bu Bikram Yoga ve nasıl vesile oldu kendimi bulma yolculuğumun ilk adımlarına?”
Bikram Choudhury, disiplinli, ne istediğini bilen, doğru bildiğinden şaşmayan bir profil. 16 yaşında uluslararası pek çok ödülü olan bir halterciyken geçirmiş olduğu sakatlık sonrasında, doktorların “sol bacağını bundan sonra kullanamayacaksın” teşhisi üzerine, soluğu gurusu Bishnu Charan Ghosh’un (Bir Yogi’nin Otobiyografisi kitabının yazarı Paramahansa Yogananda’nın erkek kardeşi) yanında almasıyla başlıyor aslında tüm hikaye…
O sırada Bikram’ın tek arzusu ve tek amacı bacağını kaybetmemek. Bunun için ne gerekiyorsa yapmaya hazır ve kararlı. Amacı uğruna, ona umut aşılayan Yoga gurusu Bishnu Charan Ghosh ile 6 ay boyunca birebir çalışıyor, konakladığı ashramın tüm disiplinlerini yerine getirerek hem de. Sporcu kişiliği onun bu disiplinli ortamda sabitlenmesine yardımcı olmuş ama yine de çok zorlandığı günler olduğunu kendi ağzından dinlemiştim. Tabii bu kadar özveri ve kararlılıkla, başarı ve sağlık da geliyor peşi sıra.
Gurusunun verdiği, temelde omurga üzerine çalışan seriyi uygulamak işe yarıyor ve sonrasında nasıl ki köküne su verilen ağacın yeşermesi olağansa, omurgası şifalanan Bikram’ın da tüm bedeni sağlık bulmaya başlıyor zamanla… Eskisinden de sağlam bir bacak ve ashram ortamında gurusundan öğrendiği birçok manevi öğreti ile dünyaya açılmaya hazır hissediyor kendini artık Bikram Choudhury.
Amacı, kendi adıyla anılacak bu seriyi tüm dünyaya tanıtmak, sağlık problemi yaşayan insanlara ulaşmak ve ona verilen eli başkalarına uzatmaktır şimdi. Kaynaktan gelen el ya bu, sen o eli sadakatle tutar, yolun kurallarına da uyarsan, kök suyu elbet ulaşır sana da, şifadır vücuduna…
O günden bugüne geçen 60 küsur yıl sonunda, Bikram’ın belirlediği standartlarda, dünyanın birçok farklı ülkesinde faaliyet gösteren yaklaşık 3000 Bikram Yoga stüdyosu ve binlerce “Bikram Yoga” lisanslı eğitmeninden bahsedebiliyoruz artık.
Peki nedir bu Bikram Yoga lisansı? 9 hafta boyunca Bikram Choudhury’nin birebir kendisinden eğitim alınıyor. Bu süre içerisinde her gün günde 2 kez Bikram serisini -bazen 45-50 derece sıcaklara ulaşan ortamda dünyanın birçok ülkesinden eğitime katılan 200-300 kişinin kümülatif enerjisi ile- yapıyorsunuz. Geceleri de Bikram bizzat Yoga Felsefesi, anatomi gibi konularda -kimi zaman sabahlara kadar uzayabilen- sohbetler yapıyor. Sonuçta bu ancak, 9 haftayı başarıyla tamamlayabilen, kendi vücudunun eğitmeni olmaya baş koymuş azimli adayların alabildiği, uluslararası niteliklere sahip bir sertifika. Zorlayıcı mı zorlayıcı, öğretici mi öğretici, hem de eğitim boyunca tüm dünyevi alışkanlıkların tamamen uzağında, çırılçıplak bir “sen” ile birlikte. “Hadi bakalım, sınırların neler görelim?” denilen bir şampiyonlar meydanı… Ve nihayet edindiğin bu prestijli sertifika ile dünyanın birçok ülkesinde ders verme olanağı sağlanacaktır sana. Bendeniz, 2014’de Los Angeles’ta düzenlenen eğitime katılmıştım ve sonrasında Bikram Yoga eğitmenliği için bana dünyanın birçok ülkesinin kapıları açıldı.
Yeri gelmişken Bikram Yoga stüdyolarının standartlarından da bahsetmek isterim… Duvarların çepeçevre ayna ve yerlerin boydan boya halıyla kaplı olduğu bir stüdyo düşünün. Derslerin 40 derece sabit sıcaklıkta, yalnız ve yalnız Bikram Yoga sertifikalı eğitmenler tarafından verildiği, tüm dersin değişmeyen bir diyalogla yönlendirildiği, 90 dakika boyunca sınıftan çıkılmamasının önemli bir koşul olduğu bir arenadan bahsediyorum. Tüm bu stüdyo standartlarının birbirini tamamlayan özelliği var. 26 hareket ve 2 nefes egzersizinden oluşan serinin birbirini tamamlayan faydaları gibi… Sistemin çarklarından birinin eksiliğinin, tüm sistemin çalışmasını olumsuz etkileyeceği şekilde tasarlanmış tıkır tıkır işleyen saatler gibi…
“Peki ya ne hedefleniyor bu “90 dakika” boyunca ve sonrasında?” Ders boyunca bakışlarını sıklıkla kaçırdığın aynalarda bulabilmelisin önce kendini. Baştan sona zorlayıcı bir seri ve oda çok sıcak. Yine de grup enerjisini arkana alıp “hadi bir gayret, devam et” diyebilmeli ki “ölüyorum” derken dirildiğini fark etmeli. 40 derece sıcak odadan kaçmak isterken gerisin geri, eğitmenin “deneme bile, şimdi yat sırtüstü, nefesinle buluş ve kendini iyi hissettiğinde aramıza dön” söylemiyle belki önce öfkelenecek ama sonra bunun için müteşekkir olacaksın kendisine. Bu da bir çeşit nefis terbiyesi! Derste ancak bazı belirlenmiş hareketler sonrası su içilebildiğinden, bir yudum suyun kıymetini anlayacak, pratiğin geliştikçe, eskisi kadar susuzluğuna yenik düşmediğini ve artık en zorlu anlarında bile kaytarmak için su şişene sığınmadığını görüp gelişimine şaşıracaksın.
Ders sonu öyle bir terleyerek çıkacaksın ki sınıftan, görenler denizden yeni çıkmış sanacak seni. Sendeki hissiyatı da çok farklı değil zaten; denize dalmış da yeni çıkmış gibi. Terle beraber tüm toksinlerini ve umulur ki bazı kötü alışkanlarını bu şampiyonlar meydanında bırakıp, sonrasında kanadını takıp hafiflemiş bir şekilde işine, evine, çocuğuna, doğum gününe belki de zorlayıcı bir göreve -her neyse- hazır olacaksın. Tam bir “gaz dolum istasyonu” anlayacağın…
Yoga felsefesinin gerçek mi gerçek yüzüyle seni tanıştıran, acı yoksa kazancın da olamayacağını her ter damlasında hissettiren, kendinle ve bilinçli farkındalığınla başbaşa kaldığın, nefsinle savaştığın, kendini tekrar tanımladığın, omurga üzerine çalışan mucizevi bir 90 dakika. Disiplin, kararlılık, sabitlenme ve denge ile seni kapsayan, içine alan ve oradan sana yeni bir sen doğurtan Bikram Yoga serisi…
Canınız çekti biliyorum, merak ettiniz ve deneyimlemek istediniz ama ne üzücü ki İstanbul’da henüz Bikram Yoga stüdyosu bulunmuyor. Yurt dışında önemli stüdyolarda yüzlerce ders vermiş, hayatına bu noktada birçok tecrübe katmış ve bu oluşumu Türkiye’de de gerçekleştirmeyi planlayan Türk Bikram Yoga eğitmen sayısı oldukça az, bir elin parmaklarından bile az… Eğitmen arkadaşlarımla tek dileğimiz bir gün Bikram Yoga standartlarında bir stüdyoyu burada da faaliyete geçirebilmek. Neden olmasın, neler neler oldu da bu niye olmasın? “Niyet hayır, akıbet hayır” diyelim öyleyse…
İlginizi çekebilir: Yoga hem depresyonu hem de duygusal yemek yeme alışkanlığını azaltıyor