X

Beynin oynadığı oyunlara karşı konfor alanından çıkıp daha yaratıcı bir hayat sürebilmek

Belirsizlikten kaçmak, insanın hayatında her zaman var olan bir eylem. Ondan kaçınmak için neredeyse her şeyi yapıyor ve aslında yaptığımız her hareketi de ondan kaçınmak için yapıyoruz. Beynin görmeyle ilgili bölümü üzerinde çalışmalar yapan Beau Lotto, belirsizlikten kaçınmak adına sürekli bir tahmin yürütme halinde olduğumuzu ifade ediyor. Örneğin; bir yolda yürürken bir sonraki adımımızı atmadan önce zeminin düz olduğu, üzerinde herhangi bir delik ya da tümseğin bulunmadığı gibi tahminler yürütüyoruz. Ve farkında olmadan ve çok hızlı yaptığımız bu tahminler sayesinde yaşayabiliyoruz.

Algı nasıl oluştu?

Farkında olmadan beynimizin arka planda devam ettirdiği bu tahminler, bizim hem kurtarıcımız hem de kısıtımızdır. Çünkü beynimiz neyin anlamlı neyin anlamsız olduğunu ayırt etmek üzere evrimleşti. Geçmişteki atalarımız, kendilerine yaklaşan şeyin bir yırtıcı hayvan olduğunu fark etmediklerinde, onlar açısından artık her şey için çok geç oluyordu. Dolayısıyla beynin bu durumda anlamsız veriyi alıp oradan bir anlam çıkarmak gibi, yani yanına yaklaşan şeyin önemsiz bir şey mi yoksa kendi varlığı için bir tehdit unsuru mu olup olmadığını fark etmek gibi bir görevi vardı. Bu ise sadece tahminlerle mümkündü ve sürecin sonunda algı oluşmuş oldu. Ve ardından biz de algının oluşum sürecinde son derece işlevsel olan tahminlerimize tutunmaya başladık. Bu durum da bizi durağan bir sürece götürdü.

Farklı görebilmek

Peki bu durağanlıktan nasıl kurtulup farklı görmeye başlarız? Bunun için ilk yapılması gereken şey, şu an yaptığımız her şeyin her zaman tahminlerimiz üzerinden temellendiği gerçeğini iyice anlamak. Sonrasında ise tahminlerimizi tanıyıp sorgulamaya başlamamız gerekiyor. Ancak bir şeyi sorgulamak, doğru olduğunu düşündüğümüz şeyden şüphe etmeye başlamak, özellikle de söz konusu tahminler bizim tanımlayan şeylerse son derece zor olabilir. Bu durumda yazının başında anlattığımız ‘belirsizlikten kaçınma’ durumu devreye girer.

Bir diğer ifadeyle belirsizlik bizi öyle korkutur, bizim için öyle zor ve tehlikeli bir şeydir ki; işe yaramadıklarını bilsek dahi tahminlere tutunmamıza, onları sorgulamaktan ve bulunduğumuz yerden daha iyi bir yer olsa bile yeni bir yere adım atmaktan kaçınmamıza neden olabilir. Yani belirsizliğe karşı duyduğumuz korku, bizi aslında hiç de rahat olmayan konfor alanlarımıza hapsedebilir. Aynı zamanda belirsizlik toplumlarda da sorunlara yol açabilir ve beyin hücrelerinin ölümünü hızlandırabilir. Bu durumda insanlık için belirsizlikten kaçmak gayet anlaşılır bir durum olabilir. Ancak bilime göre; ondan kaçmayıp üstüne gittiğimizde çok daha farklı ve güzel bir şey elde edebiliriz: Yaratıcılık.

İlginizi çekebilir: Neden konfor alanınızın dışına çıkmalısınız?

Yaratıcılık sorunsalı

Yaratıcılık söz konusu olduğunda akla gelen ilk soru beynin büyük sıçramalar yapıp yapmadığıdır. Bu sorunun cevabını Lotto, olumsuz olarak yanıtlıyor. Evet, bilime göre beyin asla büyük sıçramalarda bulunmuyor ve her zaman adım adım ilerliyor. Bir yerden bir yere gitmek istediğimiz zaman nasıl bunun tek yolu aradaki mesafeyi aşmaksa, beyin ve fikirler için de aynısı geçerli. Belirli bir düşüncenin ardından gelen aklınıza gelen ilk düşünce, aslında size en mümkün görünen şeydir. Bir sonraki düşüncenin mümkünatına ise tahminlerimiz karar verir. Bunun sinir bilimdeki ismi “olasılık mesafesi”dir. Bir kişinin her şeyi düşünmesi mümkün değildir. Bazı şeyler bizim algımız ya da dünyayı algılayışımız açısından imkansızdır ve bir şeyi düşünebilmemizin mümkün olması bizim geçmişimizle ilgilidir.

İlginizi çekebilir: İlham perinizi beklemeyin; yaratıcılık bir alışkanlıktırİlham perinizi beklemeyin;

Peki beyin asla büyük sıçramalar yapmıyorsa yaratıcılık ya da farklı görüp düşünmek nasıl mümkün oluyor? Başka bir deyişle, yaratıcı olan biri de tıpkı başkaları gibi adım adım ilerleyen fikirlere sahipse, nasıl diğerlerinin düşünemediği bir şeyi düşünebiliyor? Bu sorunun cevabı, yaratıcı olan insanların olasılık mesafelerinin genelden daha farklı ve karmaşık olmasında gizli. Onlar, bu şekilde başkalarının ulaşamadığı yerlere diğerlerinden daha hızlı ulaşabiliyorlar.

Yaratıcılık için ilk adım

Bunun için olasılık mesafemizi değiştirip daha karmaşık bir hale getirmemiz gerekiyor. Bu ise yukarıda bahsettiğimiz gibi tahminlerimiz, tanıyıp onları sorgulamak ve sonunda konfor alanlarımızdan çıkıp bize yabancı olan farklı düşünme şekilleri geliştirmek anlamına geliyor.  

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık ve açık fikirlilik görme kabiliyetimizi etkiliyor

Beau Lotto’nun algının oluşum süreci, belirsizlik, tahminler ve yaratıcılık üzerine konuşmasını aşağıdaki videoda bulabilirsiniz: 

Kaynak: bigthink

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.

Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.

Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale