Tüm vücudumuza komut vermekle kalmayıp duygu durumlarımızdan da sorumlu olan beynin neyi neden yaptığı, bilim insanlarının en çok merak ettiği konulardan biri. Günlük aktivitelerimizin bile ardındaki büyük gizem çözüldüğünde, kişisel gelişime nasıl yön verileceğine dair çok daha fazla bilgimiz olacak.
Araştırmalar, beynin işleyişi ve karar mekanizması hakkında fikir veren 6 psikolojik etkiyi açığa çıkardı. Siz Uplifers okurları için bu 6 önemli etkiyi listeledik.
Pratfall etkisi: Sevilme olasılığımız, mükemmel olmadığımız oranda artıyor.
Herkes hata yapar, ama bunları kabul etmek herkesin harcı değildir. Oysa hata ve sakarlıklarımızı itiraf edebilmek ve bunlara gülüp geçebilmek, kendimizle daha barışık olmamızı sağlarken aynı zamanda bizi başkalarını tarafından daha sevilebilir bir insan haline getiriyor. Hiçbir hatası yakalanmayan “mükemmel” insan ise, bir ulaşılmazlık havası ve mesafe algısı yaratıyor.
Bu teori, Kaliforniya Üniversitesi psikologlarından Elliot Aronson tarafından ortaya atılarak test edildi. Deneyinde, birtakım sorulara yanıt veren insanların ses kayıtlarını gönüllülere dinleten Aronson, bu kayıtların sevimlilik açısından değerlendirilmesini istedi. Sonuç olarak, sorulara yanıt verirken önündeki kahve kupasını deviren kişilere ait ses kayıtları en samimi, dolayısıyla en sevimli olarak algılananlar oldu.
Pygmalion etkisi: Kehanetler kendini gerçekleştirir.
“Beklenti Etkisi” olarak da adlandırılan Pygmalion etkisi, “inanırsan gerçekleşir” iddiasıyla açıklanabilir. Bu teoriye göre insanlar, özellikle bir yanıyla kendinden üstün gördükleri kişilerin onlara dair beklentilerine uygun şekilde davranırlar. Bir diğer deyişle, daha büyük hedeflere ulaşabileceği düşüncesi kişiye gerçekten de bunlara ualaşacak azmi sağlar.
Etki, adını eski bir mitolojik öyküden alır. Kıbrıs prensi, heykeltıraş Pygmalion, tüm kadınların kusurlu olduğunu düşünüp ideal bir kadının heykelini yapmaya çalışır. Galatea adını verdiği bu eser, o kadar güzel olmuştur ki, Pygmalion kendi eserine umutsuzca aşık olur. Tanrıça Venüs’e dua ederek Galatea’nın bir canlıya dönüşmesini diler. Venüs bu dileği yerine getirir ve bu çift bundan sonra mutlu bir şekilde yaşarlar.
Pygmalion etkisi hakkında ilk deney, psikolog Robert Rosenthal ve ekibi tarafından gerçekleştirildi. Bir ilkokulda, 1. ve 2. sınıf öğrencilerine eğitim yıkı başında yapılan değerlendirme testi sonucunda Rosenthal öğretmenlere, bazı öğrencilerin büyük akademik başarı yakalayabileceğini söyledi. Bu öğrenciler testte en yüksek puanları alan ya da en yüksek IQ’ye sahip öğrenciler değildi. Yıl sonunda öğrenciler tekrar test edildiğinde, Rosenthal’ın rastgele seçerek öğretmenleri başarılı olacaklarına inandırdığı öğrencilerin gerçekten de en büyük gelişmeyi kaydettiği ortaya çıktı. Görünen o ki öğretmenler beklenti etkisi sayesinde yıl boyunca bu öğrencilere daha çok destek ve ilgi göstermişlerdi.
Seçim paradoksu: Seçenekler ne kadar artarsa, seçimimizden memnun olma olasılığımız o denli azalır.
Pek çok araştırmacı uzun zamandan beri mutluluğu ölçmeye, insanları neyin mutlu ettiğini bulmaya böylelikle de sosyal gelişimi değerlendirmeye çalışıyor. Seçim özgürlüğü değerlendirildiğinde, özgürlüğün arttığı oranda mutsuzluğu da arttırdığı, şaşırtıcı bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor. Öyle ki, insanlar ne kadar çok seçenekleri olursa seçim kabiliyetlerini o oranda kaybediyor ve sonunda sahip oldukları şeyden o kadar az memnun oluyorlar.
Psikologlar Mark Lepper ve Sheena Iyengar, bu teoriyi bir süpermarkette denediler. Kaliteli reçellerle bir deneme standı kurarak insanlara bir seferinde 6, diğerinde 24 seçenek sundular. Deneyin sonunda, 6 seçenek sunulan kişilerin yüzde 30’u reçel alırken, 24 seçenek sunulan kişilerin sadece yüzde 3’ünün reçel alabildiği görüldü.
Seyirci etkisi: Kalabalık bir ortamda yardım isteyen kişi görmezden gelinebilir.
Sorumluluk karmaşası olarak da tanımlanabilen bu etkiye göre, yardıma ihtiyaç duyan bir kişiye yardım etme ya da bir toplantıda ortaya atılan bir işi sahiplenme olasılığı, ortam kalabalıklaştıkça azalıyor. Araştırmacılar bunu, insanların kendini daha az sorumlu hissetmesine bağlıyorlar. Bu da bize, özellikle bir gruba iş delege ederken çok açık ve net olmamız gerektiğini gösteriyor.
Psikologlar Bibb Latane ve John Darley tarafından ortaya atılan bu etki, bir deneyle kanıtlandı. Yakınlarında, nefes borusunun tıkanması sebebiyle boğulma tehlikesi geçiren öğrenciler izlendi. Etrafta yardımcı olabilecek başka kimsenin bulunmadığını düşünen öğrencilerin yüzde 85’i yardıma koşarken, bu işi başkalarının üstlenebileceğini düşünen öğrencilerin yüzde 65’i nefesi tıkanan öğrenciye yardımcı olmaya çalıştı. Hatta, kendisinden başka 4 kişinin daha bulunduğunu gören öğrencilerin sadece yüzde 31’i yardım elini uzattı.
Spot ışığı etkisi: Hatalarımız, korktuğumuz kadar çok fark edilmiyor.
Bir kişinin kendi davranış veya görünümüne, diğer insanların gerçekte olduğundan daha fazla dikkat verdiğini sanmasına “spot ışığı etkisi” deniyor. Aynı yanılgı, yaptığımız hataların ne kadar çok insan tarafından fark edildiği konusunda da geçerli. Aslında diğerleri küçük başarısızlık ya da sakarlık anlarımıza düşündüğümüz kadar çok dikkat etmiyorlar.
Cornell Üniversitesi’nde birkaç yıl önce yapılan bir araştırmada üzerinde o dönem pek de sevilmeyen Amerikalı müzisyen Barry Manilow’un fotoğrafının bulunduğu bir tişörtle kalabalık bir ortama giren öğrencilerin aldığı tepkiler ölçüldü. Kalabalık içinde bir süre geçiren öğrenciler salondan çıktıklarında araştırmacılara, insanların en az yarısının üzerlerindeki tişörtü fark ettiğini ve hakkında yorum yaptığını söylediler. Oysa, kalabalığın çeyreği bile bu kişilere ve giydikleri tişörtlere ilgi göstermemişti.
Odaklanma etkisi: Bir olayın tek yönüne odaklandığımızda, diğer faktörleri gözden kaçırıyoruz.
Yüksek maaş alan birinin duygu durumuyla, düşük maaşla çalışan birininki aynı mıdır? Ya da, güneşli bir memlekette yaşayan biriyle, yılın büyük bölümünü gri bir gökyüzü ve yağmur altında geçiren insanlar aynı derecede mutlu olabilir mi? Yapılan araştırmalar, bu kişilerin aslında yaşadıkları yerle ilgili eşit derecede mutlu olduğunu; soruya yanıt verirken mutluluğu etkileyen diğer faktörleri (suç oranının düşüklüğü, deprem bölgesinden uzaklık vb) görmezden geldiklerini ortaya koydu.
Karar vermeye çalışırken konuya uzaktan bakmak perspektif kazanmamıza ve büyük resmi görmemize yardımcı olur.
Kaynak:
Bufferapp
ManageTrainLearn
Pozitif Psikoloji
Kemal Sayar
Komhedos