2017’de önemini daha iyi anlamaya başladığımız kaliteli uyku, 2018 yılında da çok sık konuşulacağa benziyor. Yapılan araştırmalar sayesinde yetersiz uykunun kilo alımı, kaygı ve hormon bozukluğu gibi rahatsızlıklarla doğrudan bağlantılı olduğunu artık biliyoruz. Bildiğimiz bir diğer şeyse Huffington Post gazetesinin kurucusu Arianna Huffington veya Amazon’un sahibi Jeff Bezos gibi dünya genelinde tanınan başarılı insanların da uykuya çokça önem verdiği. Hatta ünlü oyuncu Gwyneth Paltrow da, geçtiğimiz yıl yayımlanan kitabı Clean Beauty’de, uykunun kendi hayatında ne kadar önemli bir yer tuttuğunu ve her gün 8-10 saat uyumaya çalıştığını anlatmıştı. Bu durumda düzenli ve kaliteli uykunun başarılı bir hayat için de anahtar bir rol üstlendiğini söyleyebiliriz.
Öte yandan uykuyla ilgili yürütülen çalışmaların sayısı da her geçen gün artıyor. Nörobilimci Jeff Iliff, bu çalışmaları yapan bilim insanlarından biri. Iliff, araştırmasını anlatırken, bundan 2000 yıl önce yaşamış bir eski çağ tabibi olan Galen’in uykunun beyni ve zihni tazelediğini ifade eden savına yer veriyor. Galen’e göre; uyanık haldeyken beynimizin hareket gücü ve öz suyu, vücudumuzun diğer bölümlerine doğru iletiliyor ve onlara hayat veriyor. Ancak bunu yaparken beyni kurutuyor. Uyuduğumuz zamansa bedenin geri kalanını dolduran nem, geri gelip beyni sulandırıyor ve böylece zihnimiz tazelenmiş oluyor.
Uyku sırasında beynimizde gerçekleşen olaylar, tabii ki Galen’in bahsettiği gibi değil. Ancak Iliff’in araştırması, Galen’in söylediği şeyi tam anlamıyla reddetmemizi de engelliyor. Çünkü vücudun tüm organları gibi beyin de, çalışmasının bir sonucu olarak atık üretiyor. Ancak vücuttaki diğer organların aksine bu atıklar, beyinde lenf damarları yoluyla atılmıyor, çünkü yine diğer organların aksine beynimizde hiç lenf damarı yok. Peki, o zaman beyin bu atık temizleme sorununu nasıl çözüyor?
Iliff bu önemli soruyu şu şekilde cevaplıyor:
“Beynin içerisinde beyin omurilik sıvısı diye bilinen temiz, berrak bir sıvıdan oluşan geniş bir havuz var. Biz buna BOS diyoruz. BOS beyni çevreleyen boşluğu doldurur ve beynin içindeki atıklar BOS’a doğru ilerler, BOS diye adlandırılan bu sıvı da atıklarla birlikte kana karışır. Fakat ilginç olan, beynin içinden gelen sıvı ve atıklar, gelişigüzel bir şekilde BOS’a doğru yol almamaktadır. Onun yerine, bu süreci düzenleyen ve kolaylaştıran özel bir tesisat ağı bulunuyor. Beynin dışındaki sıvı, dışarıda kalmıyor; bunun yerine, BOS kan damarlarının dış yüzeyleri aracılığıyla beynin içine geri pompalanıyor, ayrıca bu damarların dış yüzeyleri vasıtasıyla beyne geri pompalanırken, aslında beyin hücreleri arasındaki boşluklardan gelen atıkların temizlenmesine yardımcı oluyor. Eğer düşünecek olursak, kan damarlarının dış yüzeylerinin bu şekilde kullanılması gerçekten çok akıllıca tasarlanmış bir yöntem; çünkü beyin sert bir kafatası ile kuşatılmıştır ve hücrelerle doludur. Yani, içinde lenf sistemi gibi ikinci bir damar kümesi için ekstra bir boşluk yoktur. Buna rağmen, kan damarları beyin yüzeyinden aşağıya doğru inip beynin her bir hücresine uzanmaktadır. Bu da demektir ki sıvı bu damarların dış yüzeyleri boyunca yol alırken beynin tamamına kolayca erişebilir. Yani bir grup damar ağını, kan damarlarını, ikinci bir damar ağının, lenf sisteminin, yerini alarak ona ihtiyaç duymayacak şekilde amaca uygun hale getirmesi çok akıllıca bir yol. Ve hayret verici olan şeyse, bu gibi bir yöntemle hücreleri arasındaki atıkları temizleyen başka hiçbir organ yok. Bu tamamen beyne has bir yöntemdir.”
Tam da bu noktada uykunun önemini bir kez daha anlıyoruz. Çünkü Iliff’ten öğrendiğimiz bu beynin kendini temizleme yöntemi, yalnızca uykuya geçtiğimiz anda gerçekleşiyor. Bu ise, uykumuzu yeterince almadığımız zamanlarda yaşadığımız dikkat dağınıklığı ve odaklanma zorluğu gibi sorunları açıklıyor.
Iliff’in yaptığı araştırmanın detaylarını ve uyku ile Alzheimer’s arasındaki bağlantıyı öğrenmek için videoyu izleyebilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Verimli uyku uyuyup mutlu uyanmak için uygulayabileceğiniz yöntemler