Karakterlerimiz bizi yansıtır. Aslında ne düşündüğümüzün, ne hissettiğimizin ve muhtelif durumlarda nasıl davrandığımızın özeti, karakterimizi oluşturur. Bizleri biricik yapan şey karakterimizdir. Neredeyse bir asır süren araştırmaların ardından karakter psikologları bugün bir karakteri diğerinden ayıran şeyin ne olduğunu kolayca belirleyecebilecek bir rehbere sahipler. Hangi karakter dışa dönük, hangisi hırslı, hangisi sorgulayıcı… Dış görünüşümüzdeki ten rengi, boy, kilo gibi özelliklerimiz neyse, zihnimiz için de bu özellikler aynı anlama geliyor.
Bilim insanları karakter özellikleri üzerine dikkatli ve uzun yıllar süren çalışmalar yapsa da bizler, başkalarının karakterlerini hızlıca değerlendirebiliyoruz. Bunun sebebi ise birçoğumuzun başkalarıyla ilgili değerlendirmeleri bilinçsizce, hızlı bir şekilde ve içgüdüsel olarak yapmamız. Ancak birçok kişi bunu kabul etmeyip, karşısındakini değerlendirirken ciddi bir düşünme sürecinden geçirdiğini savunuyor. Oysa yapılan birçok araştırma, insanlarla iletişime geçtiğimiz zaman onlara karşı davranışlarımızı içimizden geldiği gibi belirlediğimizi gösteriyor. Bunun farkında olsak da olmasak da çoğu zaman amatör bir psikolojik profile sahip kişiler gibi davranıyoruz.
Nasıl tutarlı yargılara varabiliyoruz?
Burada akla gelen asıl soru, başkalarıyla ilgili yargılarımızın nasıl isabetli olduğu. Tabii ki davranış şeklimizi etkileyecek olan değerlendirmelerimiz her zaman doğru olmuyor ancak birbirini ciddi biçimde etkiliyor. Örneğin bir kişinin aptal olduğunu düşünüyor ve bu düşüncenizde yanılıyor olabilirsiniz ancak buna gerçekten inanırsanız, bir süre sonra o kişiye aptal gibi davranmaya başlayabilirsiniz.
Ancak bu da tüm tanımlamalarımızın temelsiz olduğunu göstermiyor. Bazı karakter türlerinin özünde doğruluk yatar. Bununla birlikte onaylanmış kişilik testleriyle başkaları tarafından yapılmış içgüdüsel tanımlamalar arasında gözle görülür bir bağlantı olduğu tespit edildi. Bir başka deyişle, birçoğumuz belirli bir yargıya varmadan önce yeterli zaman harcadıysak, bu yargılarımız konusunda yeterince tutarlı olabiliyoruz.
Yakınlık etkisi
Kişiler arasındaki ilişki ne kadar yakınsa, karakter tanımlamalarıyla gerçek arasındaki tutarlılık da o kadar kuvvetli oluyor. Örneğin iş arkadaşlarımız veya sevdiklerimiz, bizleri yabancı birisine göre çok daha iyi tanımlayabilir. Her ne kadar bazı yargılarımız tamamen dış görünüşe dayalı olsa da, karşımızdakilerin söyledikleri, hissettikleri, farklı durumlardaki davranışlarını da dikkate alıyoruz.
Bununla birlikte yapılan bazı çalışmalar da başka insanların bizim karakterimizle ilgili görüşlerinin, gelecekteki davranışlarımızla ilgili kendi düşüncelerimizden daha tutarlı olduklarını gösteriyor. Bunun sebebi ise kendimize karşı yargılarda bulunurken, başkalarına göre biraz daha toleranslı davranıyor olmamız.
Dışa dönük ve içe dönük kişiler arasındaki farklar
Dikkat çekilmesi gereken bir diğer nokta da herkesin dışarıdan kolayca anlaşılabilir olmadığı. Dışa dönük karaktere sahip kişileri tahmin etmek kolay olabilir. Bu da dışa dönük kişilerin en büyük dezavantajlarından biri. Bu özellikleri nedeniyle bazen istememelerine rağmen karakterleri birçok kişi tarafından kolayca tahmin edilebilir.
Öte yandan başkalarının karakterini okuma konusunda herkes iyi olmayabilir. Sosyal yönü güçlü ve insanlarla daha fazla iletişim kurma deneyimine sahip olanlar, daha düşük sosyal zekaya sahip olanlara göre başkalarının karakterlerini daha tutarlı biçimde okuyabilir. Ancak yapılan çalışmaların bazılarında başkalarının karakterini okuma konusunda içe dönük kişilerin dışa dönük olanlara göre daha başarılı oldukları da görüldü. Bunun sebebi ise dışa dönük kişilerin, ilgi odağı olmak isterken çevrelerinde olan biteni kaçırmaları.
Yaşadığımız yer bizi anlatır
Bazen kendimiz orada olmasak bile karakterimizle ilgili ipuçları verebiliriz. Yapılan çalışmalar, yaşadığımız yerlerin ve kullandığımız eşyaların karakterlerimizle ilgili yeterli bilgi içerdiğini gösteriyor. Bu sayede birçok yabancı, sadece yaşadığımzı yerlere bakarak karakterimizle ilgili yargılara varabiliyor.
Topluluğun gücü
Son olarak başkasının karakteriyle ilgili tutarlı yargılara varma konusunda önemli bir unsur da kolektif düşünmenin gücü. Küçük gruplar, bireylere göre karakter okumada daha tutarlı sonuçlara varabiliyor. Bu açıdan bakıldığında, karakterlerimizin tek bir “seyircinin” değil “seyircilerin” gözleminde olduğunu söylemek mümkün. IMDb’de bir filmle ilgili yapılan yorumlar, TripAdvisor’da otellerle ilgili yorumlar veya Uber’de bir şoförle ilgili yorumlar toplulukların katılımıyla gerçekten tutarlı sonuçlar verebilir. Öte yandan bu tür platformlar, başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğünü görmek için gerçekten yararlı sonuçlar ortaya çıkarabilir.
Kaynak:
Fast Company