X

Beslenme ve Diyet Uzmanı Banu Kazanç: ”Diyet parmak izi gibi özgün olmalıdır.”

Her geçen gün sayısı daha da artan diyet programları, zayıflamak için güzellik merkezlerinden ve spor salaonlarında harcanan saatler, takıntı haline gelen ”sıfır beden” trendi… Artık kişisel bir arzudan çok sosyolojik bir meseleye dönüşen zayıflık algısı, sağlıksız beslenme alışkanlıklarını ve çeşitli yeme bozukluklarını da beraberinde getiriyor.

Sizler için sağlıklı ve dengeli beslenmenin vücudumuz için ne kadar önemli olduğunu, kilo verme sürecinde beslenmeyle ilgili püf noktalarını ve diyet yaparken nelere dikkat edilmesi gerektiğini beslenme ve diyet uzmanı Banu Kazanç’a sorduk;

  1. Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Banu Kazanç kimdir? Şu ana kadar neler yaptınız?

1996 Yılında Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden mezun oldum. Yoğun bir tempoda, çok çeşitli özelliklere sahip kişilerin diyet takibini yapıyorum. Kanserli hastaların beslenme programlarını düzenlemekten, şeker hastalarının düzenli kilo verimini sağlayarak ilaç tedavilerini minimuma indirmeyi sağlamaya; yeme bozukluğu olan anorexsia nevroza ve bulimia nevroza hastalarının beslenme tedavilerini yürütmeye kadar farklı alanlarda beslenme danışmanlığı veriyorum. Bütün bunların yanında kilolu kişilerin düzenli kilo verimini sağladıktan sonra onlara verilen kiloların nasıl korunabileceği hakkında eğitim veriyorum.

Birçoğumuzun aklına diyet denince sadece zayıflamak gelir. Aslında diyet programı sağlıklı zayıfladıktan sonra verilen kiloların iyi bir şekilde korumayı bilmekle devam eder. Ben danışanlarıma diyet programları sürecinde sağlıklı beslenmeyi öğreterek düzenli zayıflamalarını sağlıyorum. Daha sonra en önemli süreç başlıyor. Koruma programı, koruma programı gerçekten çok önemli.

  1. Paleo diyeti, Dukan diyeti, Detox diyeti gibi binlerce ‘’mucizevi’’ olarak adlandırılan diyet listesi var. Sizin önerdiğiniz beslenme modeli nedir? Sağlıklı bir diyetin olmazsa olmazları nelerdir? Herkese önerdiğiniz bir listeniz mi var yoksa beslenme programlarını kişiye özel olarak mı düzenliyorsunuz?

Her dönemde kısa sürede kilo verdirmeyi vaat eden, değişik isimler altında protein gibi tek besin tüketmeye dayalı ve çok düşük kalorili diyet listeleri elden ele dolaşır. Doğruyu söylemek gerekirse, kısa sürede vücut ağırlığını azalttıkları da doğrudur.  Ancak vücuttan atılanın yağ mı, su mu, kas mı olduğu bu noktada önemlidir.  Tartıda göreceğiniz eksilen kilonuz eğer vücudun tutmuş olduğu su ise beraberinde vücudunuz için gerekli mineralleri de kaybetmişsinizdir. Ya da metabolizmanızın daha hızlı çalışmasını destekleyen kas dokunuzdan eksilmiştir. Diyelim ki karbonhidratları ya da yağları beslenmenizden çıkardınız veya tek besine dayalı düşük kalorili beslenmeyi seçtiniz. Üstelik kilo da verdiniz. Vücudunuz şimdi hangi risklerle karşı kaşıya biliyor musunuz?  Yüksek ürik asit problemleri, t3-t4 dönüşümüne bağlı tiroid problemleri, kalpte aritmi, mutsuzluk, depresyon eğilimleri, bitkinlik, karbonhidratlara adeta aş erercesine düşkünlük, vücutta sarkma, yüzde çökme, saç dökülmesi, vücudun alınan düşük kaloriler ile kıtlık sendromuna girmesi ile metabolizmanın daha yavaş çalışması, vitamin eksikleri… Kısa süre içinde de verdiğiniz kiloları fazlası ile geri almanın getirdiği başarısızlık duygusu da cabası.

 “Diyet, parmak izi gibi özgün olmalıdır”

Lütfen, moda diyetleri uygulamayı bırakın!Kişilerin yaşamlarına uymayan diyetleri sürdürmeleri hemen hemen imkansızdır. Diyetiniz aynen parmak iziniz gibi size özgü olursa sorununuzu çözersiniz. Programınız, yaşam tarzınıza uygun olarak düzenlenmelidir. Çalışma koşullarınız, yemek saatleriniz, listedeki yiyeceklerin kolay hazırlanabilir ve ulaşılır olmasının yanı sıra damak zevkinize hatta bütçenize uygun olması da önem taşır. Beslenme programınızın sağlıklı olması için dengeli olması ve her besin grubunu içermesi ve sizin için yeterli olan kaloriyi sağlaması gerekir. Ayrıca, çeşitlilik içermeli, sizi bıktırmamalıdır.

  1. Şimdiye kadar kimlerle çalıştınız? Çalışmalarınızdan nasıl sonuçlar aldınız?
Meryem Uzerli

Uzunca bir süredir beslenme danışmanlığı yapıyorum. Bu süre içinde pek çok danışanım oldu. Aralarında ünlü isimler de vardı. Kendisi de medyada açıkladığı için söylüyorum ki yakın geçmişte en güzel çalışmayı Meryem Uzerli ile yürüttük. Tatlı yemeyi çok sevdiği için kilo vermekte zorlanacağını düşünüyordu ancak birlikte hazırladığımız programla tatlılardan mahrum kalmadan kilo verebildi. Daha da önemlisi, kilo koruma programı kapsamında formunu korumaya da devam ediyor.

  1. Günümüzde sıfır beden takıntısı olarak adlandırılan bir trend var ve herkes mümkün olabildiğince zayıf olmanın peşinde. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? İdeal vücut tanımı nedir sizin için?

İdeal kilo deyince aklıma okul dönemleri gelir. Hani şu fizik problemlerini çözerken kullandığımız “ideal şartlar” gibi. Gerçek hayatta olmayıp da laboratuvar koşulları için standardize edilmiş özel değerler… İdeal kiloyu da bunun gibi sanal bir kavram olarak kabul ediyorum, çünkü tartı üzerinde görülen kilolar şişman veya zayıf olmanın ya da sağlıklı olmanın tek koşulu değildir. Bunun dışında yaşınız, boyunuz, kemik yapınız, vücudunuzdaki su-yağ-kas oranı, bel-basen ölçünüz, birbirlerine oranları, yağların hangi bölgelerde toplandığının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. Kaldı ki aynı kilo, yaş ve cinsiyetteki iki kişi aynı kiloda olabilir ama vücut kompozisyonları ve giydikleri beden ölçüleri farklıdır. Tabii ki sağlık çalışanları kilolu olmayı ve sağlıklı olma koşullarını standardize etmek, obeziteyi sınıflandırmak ve tedavi protokollerini belirlemek için belirli tablolardan hareket etmek zorundadırlar ki bu dönemde sıklıkla beden-kitle endeksini kullanıyoruz. Yine de kişilerin ideal kilolarını belirlerken tamamen kişilerin özellikleri ile bunu saptamak gerekir.

Sıfır beden modasının, Barbie bebeklerin bilinçaltımıza kazıdığı özentiden beslendiği yaygın bir kanıdır. Ne sebeple olursa olsun, ne yazık ki bir dönem dünyada beden anlayışı değişti. Ancak beraberinde de bir takım sağlık sorunları getirdi. Genç kızlarda yeme bozuklukları, hatta ölümler görülmeye başladı. Anoreksiya ve bulimia ciddi tehdit oluşturmaya başladı.

Sıfır bedene ulaşmak için yapılan diyetler, vücut direncinin düşmesine, kalp ritm bozukluklarına, tansiyon düşüklüğüne, kabızlığa, adet düzensizliklerine, aşırı bitkinliğe, kansızlığa, konsantrasyon eksikliğine, hafıza yetersizliğine, kas kayıplarına, boy uzamamasına, saç dökülmesine ve cilt kuruluğuna yol açıyor. Gelişme çağındaki gençler için ileriki yaşlarında telafisi imkansız psikolojik ve fizyolojik olumsuzluklar yaratıyor.

Sıfır beden olma arzusunun psikolojik destekle azaltılabileceğini ve güzel olanın sağlıklı beden olduğunun yaygınlaşması için mücadele ediyorum.

  1. Biliyoruz ki kilo vermede diyet kadar egzersizin de önemi büyük. Danışanlarınıza diyet listesinin yanında izleyebilecekleri bir egzersiz programı da sunuyor musunuz yoksa bunu kişinin kendi tercihine mi bırakıyorsunuz?

Danışanlarıma her zaman sürdürebilecekleri bir egzersiz programını seçmelerini öneriyorum. Sadece kilo verme hedefiyle yapılan egzersizler, kilo verildikten sonra bırakılıyor. Oysa kişinin hayat boyu yapabileceği ve yapmaktan zevk alacağı egzersizler sürdürüldüğünden başarısı ve vücuda olumlu katkısı yüksek oluyor. Haftada üç gün yapılan bir egzersiz, örneğin yürüyüş, kesinlikle çok faydalı oluyor. Ancak egzersiz süresini ve sayısını abarttığımızda vücuttaki kortizol salgısının artmasına bağlı olarak zarar görülebiliyor.

Öte yandan sadece egzersiz saatlerinde egzersiz yapmak yeterli değil. Aktif olmak ve hareketli bir yaşam tarzını benimsemek gerekiyor. Merdiven inip çıkmak, gün boyu masa başında oturarak çalışanların belirli sürelerde masalarından kalkıp hareket etmeleri, kişilerin mümkün olduğunca dış ortamın oksijeninden, doğanın dinlendirici gücünden yararlanmak için yürüyüş fırsatları yaratmaları şart.

  1. Sağlıklı beslenmeyi yaşam tarzı haline getirmek isteyen okuyucularımız için ne gibi önerilerde bulunabilirsiniz?

Sağlıklı beslenme için üç altın kuralı şöyle sıralayabilirim:

  • Beslenme çeşitlilik göstermeli ve her besin grubunu içermelidir.
  • Bol su içilmeli ve posalı, lifli gıdalar sofralardan eksik edilmemelidir.
  • Öğün atlanmamalı ve porsiyonlara dikkat edilmelidir.
Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale