X

Besin alerjisi, diyet ve bağırsak florası arasındaki güçlü ilişki

Dünyada her yıl milyonlarca insan çeşitli besinlere karşı alerjik reaksiyon gösteriyor. Besin alerjileri daha çok küçük çocuklarda ortaya çıkma eğiliminde olsa da aile öyküsünde alerji olan kişilerde yaygın olarak görülür. Besin alerjisi olan kişilerin en az %15’ine yetişkin olarak teşhis konur. Bazı çocuklar yaş aldıkça belirli besin alerjileri ortadan kalkabilir, ancak çoğu besin alerjisi ömür boyu sürer.

Besin alerjileri, bağışıklık sistemimiz bir gıdadaki bir maddeye, genellikle bir proteine ​​tepki verdiğinde ortaya çıkar; başka bir ifadeyle vücudumuz bir maddeyi zararlı olarak görür. Bu da vücutta bir zincirleme reaksiyon başlatır. Semptomlar birkaç dakika içinde ortaya çıkabilir ve hafif (burun akıntısı veya kaşıntılı gözler gibi) ile şiddetli düzeyde olabilir, hatta yaşamı tehdit edebilir.

Bu noktada gıda intoleransı ile besin alerjisinin aynı şey olmadığını da belirtelim. Farklı gıda intoleranslarının farklı nedenleri vardır. Vücudunuz, sütte bulunan bir şeker olan laktoz gibi bir gıdanın belirli bir bileşenini sindiremediğinde intolerans oluşur. Ortaya çıkan belirtiler karın krampları veya ishal dahil olmak üzere rahatsız edici olabilir, ancak yaşamı tehdit etmez.

Besin alerjisi türleri

Bilim dünyasında şu anda yaklaşık olarak 160’tan fazla gıdanın besin alerjisine neden olduğu biliniyor. Bununla birlikte, besin alerjisi reaksiyonlarının çoğundan aşağıdaki gıdalar sorumlu tutulur:

  • Süt
  • Yumurta
  • Yer fıstığı
  • Ağaç yemişleri (badem, ceviz ve kaju dahil)
  • Balık (somon, morina, ton balığı, yılan balığı vb.)
  • Kabuklu deniz ürünleri (karides, ıstakoz ve yengeç dahil)
  • Soya
  • Buğday
  • Susam

Besin alerjileri ve beslenme ilişkisi

Besin alerjisi olan kişilerin kendilerini hasta eden besinlerden uzak durması gerekir. Ancak genel olarak menü öğelerinde ve çeşitli malzemelerin bir arada kullanıldığı yemekler söz konusu olduğunda, bunu yapmak zor olabilir. Alerjiye neden olan yiyecekler, alerjiye neden olmayan malzemelerle aynı yüzeylerde veya aynı kaplarda hazırlanabilir. Çapraz temas yoluyla bir gıda alerjeni, normalde güvenli olabilecek bir gıdaya bu şekilde sızabilir. Eğer besin alerjiniz varsa, yemeğinizi hazırlayan kişilere alerjiniz hakkında bilgi verdiğinizden emin olun ve onlardan yemeğinizi hazırlarken özellikle dikkatli olmalarını isteyin.

Benzer şekilde çocuğunuzun besin alerjisi varsa okulundaki öğretmenlerin, hemşirelerin ve yöneticilerin, çocuğun besin alerjilerinin farkında olduğundan ve olası olumsuz reaksiyonlara nasıl tepki vereceklerini bildiklerinden emin olun. Siz de iş arkadaşlarınıza sahip olduğunuz alerjileri bildirin.

Bağırsak florası nasıl etkilenir?

Besin alerjilerinin nasıl geliştiğini daha önce belirtmiştik. Besin alerjileri, bağışıklık sistemimiz bir gıdadaki bir maddeye, genellikle bir proteine ​​tepki verdiğinde ortaya çıkar. Peki, bağırsak mikrobiyotası (florası) bu durumdan nasıl etkilenir?

Birçok bilimsel çalışma bağırsak mikrobiyotasındaki değişikliklerin (disbiyozis) besin alerjisinin gelişiminde önemli bir rol oynadığına işaret etmiştir. Araştırmacılar, sezaryen doğum, antibiyotik kullanımı, erken çocukluk döneminde mikroplara maruz kalmama ve yüksek yağ/düşük karbonhidrat diyeti dahil olmak üzere besin alerjisi ile ilişkili disbiyozisden (bağırsak mikrobiyotası dengesinin bozulması) sorumlu olan çeşitli faktörleri tanımlamıştır.

Besin alerjilerinin yaygınlığı önemli ölçüde artmasına rağmen günümüzde hala tedavi seçenekleri sınırlıdır. Mevcut öneriler, alerjiye neden olduğu bilinen herhangi bir gıdadan kaçınmayı ve maruz kalma meydana gelirse uygulamaya hazır epinefrin bulundurmayı içerir. Bununla birlikte, bu yaklaşımlar alerjinin asıl nedenini ele almaz.

Örneğin alerjik bireylerin, tolerans oluşturabilmeleri için zamanla artan dozlarda gıda tetikleyicisine maruz bırakıldığı immünoterapi daha yeni bir yaklaşımdır, ancak yalnızca bazı durumlarda etkilidir.

Dolayısıyla söz konusu besin alerjileri olduğunda, bağırsak mikrobiyotasının oynadığı rolü ele almaya ve besin alerjenlerine karşı toleransı uyaracak etkili yaklaşımlar geliştirmeye önemli bir ihtiyaç vardır. Bağırsak mikrobiyotasının geliştirilmesi, besin alerjilerini hafifletebilir ve potansiyel olarak alerjenlere karşı toleransı geri kazandırabilir.

Besin alerjisi olan ve olmayan kişilerin bağırsak florasındaki farklılıklar

Uzmanlar, besin alerjisi ve beslenme arasındaki ilişkinin erken çocukluk döneminde başladığını düşünüyor. Araştırmacılar, doğumdan sonraki bir yıl içerisinde sebze, meyve ve evde pişirilen yiyecekler açısından zengin bir diyet tüketen bebeklerin, bu gıdaları daha az tüketen bebeklere kıyasla bir besin alerjisi geliştirme riskinin daha düşük olduğunu buldular. Araştırmalar ayrıca rafine karbonhidratlar açısından zengin ve temel besinler açısından zayıf bir diyetin de bir gıda alerjisi geliştirme riskiyle yakından ilişkili olduğunu göstermekte.

Uzmanların dikkat çektiği bir diğer nokta ise besin alerjisi olan ve olmayan kişilerin bağırsak florasında görülen önemli farklılıklar. Sağlıklı bağırsak florası, Bacteroides, Enterobacteria, Bifidobacteria ve Lactobacilli dahil olmak üzere çok çeşitli bakterilerden oluşur. Bu bakteriler ve bağırsak bağışıklık sistemi arasındaki etkileşim, vücudu besin tetikleyicilerini tolere etmesi için “eğitir”. Çocuklar ve bebekler üzerinde yapılan çalışmalar, bağırsak florasının yapısındaki bazı değişikliklerin besin alerjisinin gelişimi ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Lactobacilli seviyesindeki azalmalar ve Staphylococcus aureus seviyesindeki artışlar, yumurta alerjisi ve süt alerjisi ile ilişkilendirilmiştir. Ayrıca, hamilelik sırasında Lactobacilli ve Bifidobacterium takviyesi almanın, besin alerjisine yatkın bebeklerde gıda alerjenlerine karşı atopik duyarlılığı önlediği de görülmüştür.

Besin alerjilerine karşı probiyotik takviyeleri

Probiyotikler (bağırsak florasındaki dost bakteriler), çeşitli mekanizmalar yoluyla besin alerjilerini hafifletebilir. Yiyecekleri tolere etmesine yardımcı olmak için bağırsağın bağışıklık sistemiyle etkileşime giren kommensal bağırsak bakterilerinin sayısını arttırırlar.

Ayrıca antijenlerin (antikorlara bağlanan moleküller) alımını azaltarak bağırsak astarının geçirgenliğini azaltırlar. Ek olarak, bağışıklık sistemini, alerjik semptomları hafifleten bir bağışıklık tepkisini destekleyeceği anlamına gelecek şekilde modüle ederler.

Ek olarak besin açısından zengin bir diyet de besin alerjisi riskini azaltabilir. C vitaminleri, çinko ve beta-karoten gibi besinler açısından zengin bir diyet, besin alerjisi riskinin azalmasıyla ilişkilendirilir. Bunun tersine, rafine karbonhidratlar ve gıda katkı maddeleri açısından yüksek bir diyet de besin alerjisine duyarlılığı artırabilir.

Sonuç olarak besin alerjilerinin altında yatan bağışıklık tepkilerine yönelik araştırmalar, günden güne çoğalmaktadır. Günümüzde çoğu araştırma, vücudun bağırsak mikrobiyotasının, bağışıklık sisteminin gıda alerjenlerine nasıl tepki verdiği konusunda büyük bir rol oynadığı konusunda hemfikirdir.

Bilim insanları, bugüne dek bağırsak sağlığı ile besin alerjisine yatkınlık arasındaki bağlantıları belirlemede önemli bir ilerleme kaydettiler. Elbette etkili tedavi seçenekleri için hala daha fazla araştırmaya ihtiyaç var…

Eğer besin alerjiniz varsa mutlaka bir beslenme uzmanı ile görüşmeyi unutmayın.

Kaynaklar: eatright.org, news-medical.net

İlginizi çekebilir: Son yıllarda hızla artan gıda alerjilerinin ardındaki olası nedenler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale