X

Benzersiz bir şifa deneyimi: The Mush Project ve sound terapiyle tanışın

Bir sesle şifa projesi olan The Mush Project’i biliyor musunuz? Açılımı: MUsic, Sound, Healing. Gonglar, himalaya çanakları, aqua drum, metalafon, russian-bells, tabla gibi dünyanın dört bir yanından gelen enstrümanları ve farklı sanat disiplinlerini bir arada kullanarak doğaçlama bir şifa alanı yaratmayı amaçlayan projeyle ilgili Ezgi Sorman’la sohbet ettik.

Sound terapiye nasıl başladınız? Neden terapi olarak sesleri seçtiniz? Kendi dönüşüm hikayenizde sesle şifanın nasıl bir etkisi oldu?

16 yıllık meditasyon eğitmeni, yoga yoluna bağlı bir yolcuyum. İlk şifacılığım, meditasyonlarımda açılan kanallığımla oldu. Daha sonra buna enerji healing’i, aile dizilimi, çift terapisi eklendi. Derken bir gün Kaliforniya’daki hocalarımla Kundalini Yoga çalışırken gong banyosu ile tanıştım. Hocalarımız bir kundalini geleneği olarak savana’da gong çaldılar. Tüm hücrelerimin uyandığını, arındığını, harekete geçtiğini hissettim. Benim için bambaşka bir şifa deneyimi oldu. Hemen gong ustalığı eğitimlerine başladım. Sesin en hızlı işleyen şifa yöntemi olduğunu idrak edince de Türkiye’de hemen duyurmak istedim.

5 yıldır da sesle şifa, ses ve gong banyoları yapıyorum. Özetle, ses, suda en hızlı ilerleyen enerji. Bedenimizin yaklaşık %80’i de su. Sesin üzerimizdeki hızlı şifa etkisinin de en büyük sebebi bu. 

The Mush Project nedir? Amacınız nedir? 

The Mush Project bir sesle şifa projesidir. Açılımı: MUsic, Sound, Healing. Amacımız sesin ve sessizliğin şifasını birleştirip insanlara huzur, güven, ilham alabilecekleri alanlar yaratmak. Bu 3 olgunun olduğu yerde ise şifa doğal olarak oluşur. 

The Mush Project; gonglar, himalaya çanakları, aqua drum, metalafon, russian-bells, tabla gibi dünyanın dört bir yanından gelen enstrümanları ve farklı sanat disiplinlerini bir arada kullanarak doğaçlama bir şifa alanı yaratır ve katılımcıları bir yolculuğa davet eder. Bu, sanatçı ve katılımcıların kendilerini titreşime bıraktıkları bir deneyimdir.

Her performansın bir teması vardır. Katılan herkes bir bütün halinde, temanın bir parçası olur. Etkinlikler herhangi bir ön bilgi gerektirmez. Kendinizi temaya bırakmanız yeterlidir. The Mush Project’i 4 başlıkta şöyle tanımlayabiliriz:

Tema: Her dinletinin ayrı bir teması/öyküsü vardır.
Doğaçlama: Tema/öykü farklı enstrümanların doğaçlama sesleri ile anlatılır.
Deneyim: Bu, bilinen müzik dinletilerinin dışında katılımcıların kendilerini şifalı seslere bıraktıkları bir deneyimdir.
Çağrı: Tema etrafında yaratılan alan, katılımcıları kendi seslerini, nefeslerini ve renklerini keşfetmeye davet eder.

4 Mevsim Nedir? Teslimiyet temasında neyi hedefliyorsunuz? İnsan kendini hangi koşulda teslim etmelidir? Neye teslim etmelidir? Günümüzde teslim olmak ne de zor…

İç Anadolu’da yaşarken de gördüm ki, doğadan ve doğanın döngülerinden kopuk yaşıyoruz. Oysa insan, doğanın döngüsünü hatırladığında içsel ahengini de yakalıyor ve bunu yakaladığında bütünsel sağlığa ulaşıyor. The Mush Project ve Meditasyon Okulu olarak bu yıl Four Seasons All Senses (Dört Mevsim – Tüm Duyular) serisi ile tam olarak bunu anlatmaya çalışıyoruz. Bu çalışma doğanın döngüsünü hatırlatırken, bütün duyuları da harekete geçiren, bir sesle şifa dinletileri serisi.

Serinin ilki “Başlangıç”, ikincisi “Büyüme”, üçüncüsü  “Olgunlaşma” olarak tamamlandı. Dördüncüsü ve sonuncusu 23 Aralık’ta “Teslimiyet” ile olacak.

Başlangıç teması, herhangi bir döngüyü başlatmak yani ilk adımı atmak anlamını taşıyordu. Bu yeni bir proje, iş, ilişki ya da yeni hayaller ekmek olabilir. Önerim, yeni bir döngü başlatırken nasıl başladığınızı gözden geçirmeniz. Örneğin yeni bir maceraya acele ve telaş içinde hop diye atlıyor musunuz veya çok fazla düşünmekten ilk adımı atmak zorlayıcı oluyor, hatta bazen adım atmakta tedirgin olduğunuz için bir türlü başlayamıyor musunuz? Farkında bir yaşam kendi alışkanlıklarımızı değiştirmek yerine alışkanlıklarımızı izleyebilmektir ve ilk adımlarınızı nasıl attığınızı izlediğiniz andan itibaren gerekli dönüşüm başlayacaktır. Nasıl başlıyorsunuz?

Büyüme teması ise, aslında içinizde kendinizi nasıl geliştirdiğinizle ilgili. Bu herhangi bir projeyi, ilişkiyi veya hayalinizi nasıl geliştirdiğinizle eşit orantılı. Büyüme süreci tıpkı bir filizin oluşma süreci gibidir. Nasıl yeni ekilen bir tohum topraktan filizlenerek çıkarsa, sizin de kendi içinizde yeşermeniz, filizlenmeniz de böyledir. İçinde hem karanlık vardır, hem acılıdır, hem yüzleşmemiz gereken birçok etken vardır. Doğa koşulları gibi hem çok estetik ve güzel, hem de asalet doludur. Büyümenin tüm yüzlerini görüp kabul ettiğinizde, gelişim çok daha rahat ve doğal gerçekleşir. Neyi ne kadar kabul ediyorsunuz?

Olgunlaşma temasının içinde ektiklerinizi biçme var. Bu emeğinizin meyvelerini topladığınız dönemdir. Olgunlaşabilmek için sessizliğe, durağanlığa, varoluşu olduğu gibi kabul etmeye gerek vardır. Örneğin eğer bir domates tohumu ektiyseniz, ondan kayısı ağacı oluşmasını beklememelisiniz. Niyetlerimiz toprağa ektiğimiz tohumlar gibidir. Toprak sağ zihnimizdir, yani niyetlerimiz ve düşüncelerimizle ne gerçekleştirmek istiyorsak bu gerçekleşecektir; kendi sırasında, doğal akışında ve zamanlamasında. Olgunluk tüm bu bilgileri algıladığımız ve hayata yansıttığımız süreçtir. Olgunluk, alanına yerleşmek ve olanı olduğu gibi kabul edebilmektir. Kitaplardan, yaşadıklarınızdan, duyduklarınızdan öğrendiklerinizi hayata ne kadar geçiriyorsunuz? Kendinizle baş başa kalmak için sessiz alanlar yaratıyor musunuz?

Ve Teslimiyet teması ise tıpkı bir ağacın kışın yapraklarını toprağa teslim etmesi gibidir. Cesurca, yumuşakça ve kolaylıkla. Bırakabilmek, eskiye veya doğru bildiklerimize körü körüne tutunmamak, kendimizi bir yola adamaktan geçer. Yeni bir döngünün başlaması için başlattığınız eski döngünün kapanması gerekir. Her döngü kapanışı bir teslimiyet, bir dönüşüm, yani bir ölümdür. Teslimiyet aşktan doğan bir eylemdir. Bir olmak için benden vazgeçmek, bütünlüğe varmak için kendinden geçebilmektir. Aşkı bulma yolunda yolculuğuna adamaktır her attığın adımı. Kar tanesi gibi eriyip, kuru bir yaprak gibi toprağa düşebilmektir teslimiyet. Ölümü ne kadar tanıyorsunuz? Ve kendinizi adadığınız bir yol var mı? Ne uğruna nefes alıp can taşıyorsunuz?

23 Aralık’ta Sakıp Sabancı Müzesi içindeki The Seed’de Teslimiyet alanında buluşacağız. Şifalı seslerin desteğiyle hep beraber birliğe ulaşmayı deneyimleyeceğiz. Böylece bir döngüyü daha tamamlamış ve katılımcılarımızla beraber, içinden geçtiğimiz çalışmaların hayatlarımıza yansımalarını deneyimlemiş olacağız. Yine adım adım.

Diyeceğim o ki, yeter ki hayata ve yapmak istediklerinize, içinizden gelenlerin gücüne karşı kısmayın ışığınızı -adım atın ve attıkça çok güzel şeyler olduğuna inanın! Çünkü her adım, başka bir mucize doğuruyor ve günlük hayat bize unuttursa da, hayatın kendisi bir sanat ve hepimiz birer sanat harikasıyız.

The Mush Project’in çalışmaları ve uzun vadede hedefleriniz nelerdir?

The Mush Project, İstanbul ve Kapadokya’da etkinliklerine devam ediyor. Spotify’da 3 albümümüz (Aralık ayında çıkmak üzere 4. ve 5. albümümüz üzerinde çalışıyoruz), Youtube kanalımız var. Ayrıca dünyanın çeşitli yerlerinde meditasyon ve sesle şifa kampları, eğitimleri veriyoruz. Uzun vadede amacımız dünyanın en yetkin ve etkili sesle şifacılarını bir çatı altında toplamak. 

Uplifers’a özel bir sound healing müzik seti önerebilir misiniz? 

Spotify’da Ezgi Sorman hesabını takip edebilirsiniz. Sık sık güncellediğim listelerim var. Ayrıca Spotify albümlerimizeEzgi Sorman  ve Youtube kanalımıza ulaşabilirsiniz. 

Size nereden ulaşabiliriz?

Bize mushistanbul@gmail.com ve ezgi@ezgisorman.commushistanbul@gmail.com  mail adreslerinden ve Instagram üzerinden ulaşabilirsiniz:

@themushproject
@meditasyonokulu
@ezgisorman

Ayrıca 23 Aralık’ta The Seed’de gerçekleşecek Teslimiyet etkinliğimize de bekleriz.  

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale