X

Benlik kurgusu ve tüketim eğilimi

Bu ay Psikeart Dergisi‘nin yeni sayısında “Tüketim var olmak mı” başlığı altında batının “üstün aklı, üstün teknolojileri” ile manipüle edilen ihtiyaç algımız ve tüketim döngüsündeki yerimizle ilgili bir yazım yer aldı.

Bunun üzerine okuduğum araştırmaları baz alarak sahip olduğumuz benlik kurgumuzun tüketim algımızı nasıl etkilediğine ait bir yazı yazmak istedim.

Benlik kurgusu ne demek?

Kişinin iç gerçekliğini, kendi ile ilgili farkındalıklarını, dış gerçeklik (çevre) ile bütünleştirerek oluşturduğu bir yapıdır. İçinde yaşadığımız mikro (ev) ve makro çevrenin (kültür) bu tasarladığımız benlik yapısı üzerinde etkisi vardır. Sadece çevre değil, cinsiyetimiz, içinde bulunduğumuz yaşımız da benlik kurgumuzu etkiler. Aslında bu dinamiklere göre benlik kurgusu dinamik bir yapıdır. Farkındalıklarımız genişledikçe, çevremiz farklılaştıkça benlik kurgumuzu içinde bulunduğumuz şartlara göre yenileden yapılandırabiliriz.

Kaç tür benlik kurgusu var?

Markus ve Kitayama (1991) iki tür benlik kurgusundan bahsetmektedir; Bağımsız benlik kurgusu ve karşılıklı-bağımlı benlik kurgusu.

Bağımsız benlik kurgusu, kişinin kendisini çevresinden ve içinde yaşadığı kültüren bağımsız olarak yapılandırdığı bir durumu anlatır. Kendiliğini çevreden daha bağımsız olarak kurgulayan kişiler daha kendine özgü bir şekilde yaşarken, kendi bireysel başarılarını ve becelerini daha ön planda tutma eğilimindedir.

Karşılıklı- bağımlı benlik kurgusu ise tam tersi kişinin benlik kurgusunu çevresiyle ve kültürle ilişkilendirdiği bir durumu anlatır. Bu yüzden bu benlik kurgusunda kişiler, kendilerini çevreleriyle tanımlamaya daha yatkındırlar ve bu birlikteliği ve uyumu daha ön planda tutarlar. (Markus ve Kitayama, 1991; Singelis, 1994)

Çiğdem Kağıtçıbaşı Türkiyede bu kavramları özerk benlik ve ilişkisel benlik olarak çevirmiştir (Kağıtçıbaşı, 2007).

Hangi benlik kurgusu tüketim eğilimi üzerinde etkili?

Yapılan araştırmalara göre, kendi kararlarını sosyal çevreden daha bağımsız alan, bireysel başarılarına daha önem veren özerk benlik kurgusuna sahip kişilerin, aldıkları ürünler ya da hizmetler üzerinden bir statü veya başarı elde etmeye çalışma eğilimleri azdır. Ve kendilerini sahip oldukları (kıyafetler, ev, araba vb) üzerinden tanımlaya çalışmazlar (Escalas ve Betmaan, 2005).

2021 Doğuş Üniversitesi Dergisi‘nde yayınlanan bir araştırma, benlik kurgularının gösterişçi tüketim eğilimlerini kısmen etkilediğini göstermiş. Araştırmada, bağımsız (özerk) benlik kurgusu olan kişilerin gösterişçi tüketim yatkınlığının, ilişkisel benlik kurgusu olan kişilere göre daha az olduğu gösterilmiş (Akın, 2021).

Bu çalışmadan şunu anlayabiliriz, kendi benlik kurgusunu çevresine bağımlı olarak geliştiren kişiler kendilerini ait olmak istedikleri grubun özelliklerine göre kurgulayacağından dolayı, o gruba ait olmayı gerektiren ürünleri ya da hizmetleri tüketmeye daha eğilimlidirler. Buna istinaden bağımlı (ilişkisel) benlik kurgusu yüksek olan kişilere göre bu durum bir başarı göstergesi ve mutluluğa erişme yolu olabilir.

Bağımsız /özerk benlik kurgusu yüksek olan kişilerin ise hedonik tüketimden uzak daha ihtiyaçlarına odaklı, sürdürülebilir bir tüketim davranışı sergilemeleri daha olasıdır. Çünkü kendi benlik kurguları, kişisel özgün becerilerini çevreden bağımsız geliştirme üzerine odaklı olabilir. Bu anlamda özerk kişiler kendi hayatları ile ilgili daha içsel bir motivasyona sahiptirler.

Bahsettiğim araştırmadaki diğer önemli bir nokta ise , 18-25 yaş arasındaki genç katılımcıların gösterişçi tüketim eğiliminin orta yaşa göre daha yüksek çıkmış olmasıdır (Akın, 2021). Bu, gençlerin akran gruplarına karşı hassas oldukları düşüncesiyle tutarlı bir sonuçtur. Dolasıyla tüketim davranışların gruba ait olma ihtiyacına göre şekillenmesi doğal bir sonuçtur. Ve tam da bu yüzden bu sonuç özellikle bu yaşlarda tüketim ve tüketim davranışları ile ilgili bilinçlendirilme çalışmalarının yapılmasının önemini ortaya koyar.

Türkiye’de yapılan bir başka çalışmada ise bağımsız (özerk) benliğin yaşam doyumu ve duygu durumu boyutlarını olumlu yönde etkilediği görülürken, karşılıklı (bağımlı) benlik kurgusunun iyi oluşa olumlu yönde etki etmediği görülmüş (Koydemir ve Mısır, 2015).

Bu noktada kişinin önce kendilik farkındalığını geliştirmesi ve kendisini bütün yönleriyle tanıması çok önemli çünkü böylelikle çevreyle olan ilişkilerimizde daha yaratıcı, daha özgün olabiliyoruz. Kendimizi daha samimi ve özgün olarak ortaya koyabildiğimiz ilişkilerimizden daha çok doyum alabiliyoruz. Fakat tam tersi kendimizi başkalarına göre şekillendirdiğinizde, sürekli onay almanın ve kabul görmenin eşiğinde yıpranmayla geçiyor ömrümüz. İnsanın doğası gereği istekleri beklentileri sürekli değiştiği için de ait olmaya çalıştığımız duruma/olaya/kişilere kendimizi adapte etmeye çalışırken tükenmişlik yaşıyoruz. Kendi kökümüzden, içimizden uzaklaştığımız her an aslında gerçek yalnızlığı deneyimliyoruz. Özerklik bir başınalık değil, sağlam bir kendilik algısının üzerine inşaa ettiğin temeli sağlam bir bina gibi aslında. O bina o zaman yeni kişilere, yeni anılara güvenilir ve keyifli bir şekilde yuva olabiliyor ya da misafirperverlik edebiliyor.

Sonuç

Mutluluk, anlam arayışı ve başarı elde etme ihtiyacımızı materyaller ve bitmek bilmeyen tüketim döngüsü üzerinden kazanmaya çalıştığımız her an gerçek iyi oluş halimiz ve içsel hayat doyumuzdan bir o kadar uzaklaşıyoruz.

Sosyal bir varlık olan insanın, kendi çevresinden veya ilişkilerinden çok da bağımsız hareket etmesini beklememiz gerçeği yansıtmaz. Ait olma ihtiyacının insan için ne kadar hassas bir konu olduğunu biliyoruz. Bu yüzden birlikte düşünebilir, birlikte yapabilir ve birlikte gelişebiliriz.

Doğanın, doğalın, sahip olduğumuz nefesin önemini her geçen gün daha çok kavradığımız bu zor zamanlarda tüketim davranışlarımız konusunda yapabilceğimiz şeyler var.

Neler yapabiliriz?

İçinde bulunduğumuz mikro (ev) ve makro (kültür) çevrenin tüketim davranışlarını araştırabilir, inceleyebiliriz. Günümüzde çok fark etmediğimiz fakat başkaları tarafından çoktan planlanmış etkilere açık olduğumuzu görmek hem zevkli hem oyun bozucu.
Sosyal medyada maruz kaldığımız reklamları seçebiliriz. Engelleyebilir, bana bu reklamı gösterme diyebiliriz. Böylelikle kendi ilgilendiklerimizle ilgili bir akış yaratabilir, odağımızı seçebiliriz.

Bir tüketici olarak (etki alanına açık) takip ettiğimiz “etkileyen (influencer)” ya da “fenomenlerin” sürdürebilirliği ne kadar desteklediğine bakabilir ve bütüne nasıl bir katkı sağladığı üzerine düşünebiliriz. Neden onları takip ettiğimizi, neden sevdiğimizi analiz edebiliriz.

Bu etkilenme bir maruz kalmadan mı geliyor, yoksa bir inanıştan mı, gözlemleyebilir miyiz?
Son olarak derin bir deniz olan benlik kurgumuzu neyin ve nelerin üzerine kurduğumuzu tekrar gözden geçirebiliriz.
Gözden geçirdiklerimizin bize gerçekten doyum verip vermediğine bakarken, cesur bir yerden görebilir miyiz?
Sahip olduklarımıza gerçekten ne kadarına ihtiyacımız var ya da nereye kadar ihtiyacımız var?
Az ve öz var olmak belki de etki altında kovaladığımız birçok üründen veya hizmetten daha çok doyum verecektir bize.
Belki de kendimizi bu çokluktan biraz olsun arındırdığımızda farklı olasılıklara açılacaktır yolumuz ve bu yolda bulduğumuz yalın samimi ilişkilere varacaktır! Ne de olsa en temel ihtiyaç insanın insana olan ihtiyacıdır.
Evet, konfor duygusu tanıdık ama değişim zor değil. Hem gerçekten nereden biliyoruz, altının üstünden daha iyi olmayacağını!

Referanslar

Akın, M, S. (2021) Benlik Kurgusu ve Materyalizmin Gösterişçi Tüketim Eğilimine Etkisi. Doğuş Üniversitesi Dergisi, 22 (1) 2021, 219-239.
Escalas, J. E ve Bettman, J.R (2005). Self- construal, reference groups, and brand meaning. Journal of Consumer Research, 32(3), 378-389.
Kağıtçıbaşı Ç. (2007). Family, self and human development across cultures: Theory and applications. (2.baskı)
Koydemir, S. ve Mısır, S. (2015). Benlik Kurguları ve Mutluluk: Deneysel Bir Hazırlama Çalışması. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi 2015, 5 (44), 49-60.
Markus, H. R ve Kitayama, S. (1991). Culture and the self; Implications for cognition, emotion and motivation. Psychological Review, 98(2), 224-253.
Singelis, T.M. (1994). The measurment of independent and interdependent self construals. Personality and Social Psychology Bulletin, 20(5), 580-591.

İlginizi çekebilir: Zihinde gezinme nedir: Zihnin bir oraya, bir buraya mı gidiyor?

Gülbalca Çakıroğlu: İzmir Ekonomi Üniversitesi Psikoloji bölümünü bitirdikten sonra beyin ve çalışma prensipleri alanında Dokuz Eylül Üniversitesi Klinik Sinirbilimleri (Neuroscience) Master programına kabul edildi. Yüksek lisansını yaparken Multidisipliner Beyin Dinamiği laboratuvarında TÜBİTAK 112S459 NO’lu 1001 proje bursiyeri olarak çalışmaya başladı. Bu dönemde 2 sene Alzheimer ve Hafif Kognitif Bozukluğu olan hastalarla çalışmalarını sürdürdü. Tezini tamamladıktan sonra uzman olarak sektörde çalışmaya başladı. 6 sene özel okullarda aileler ve çocuklarla çalıştı. Pandemi döneminde ikinci yüksek lisansı olan Klinik Psikoloji uzmanlığını Rumeli Üniversitesi Klinik Psikoloji programından aldı. Aynı üniversitede, Nöropsikoloji alanında öğretim görevlisi olarak çalıştı. Alp Karaosmanoğlu’ndan Şema Terapi, Emre Konuk’tan EMDR (göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme modeli) 1. Düzey eğitimlerini tamamladı. İstanbul Psikodrama Enstitüsünde Psikodrama Temel Eğitimini aldı. Halen Yetişkinlerle bilişsel ve yaşantısal teknikler ile çalışmaktadır. Mezun olduğu üniversitede, 3 kuşak usta-çırak projesinde gönüllü olarak psikoloji öğrencilerine destek vermektedir. Çeşitli platformlarda Bağlanma ve Psikolojik Sağlamlılık ile ilgili eğitimler düzenlemektedir. Alanıyla ilgili çeşitli yazıları Psikeart Dergisi ve uplifers.com sitesinde yayınlanmaktadır.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale