X

Benjamin Çiçeği Bakım Kılavuzu

Benjamin çiçeği, küçük ve yeşil yapraklardan oluşan bir gövdesi bulunan bir bitkidir. İç mekanda bakıldığında 2 metreye kadar ulaşabilen bu bitki, hem ev hem de ofis ortamında hoş bir dekorasyon sağlamakla birlikte havanın temizlenmesine de yardımcı olur.

Kökeni Avustralya ve Asya olan Benjamin çiçeği doğal ortamında 20 metreye kadar ulaşabilen bir bitki olsa da iç mekanda bakıldığında gerekli budama işlemlerinin de yapılmasıyla çok fazla büyümezler. Benjamin çiçeği çok fazla bakım gerektiren bir bitki olmamakla birlikte gelişmek için doğru koşulların oluşturulmasına ihtiyacı vardır. Benjamin çiçeğine dair merak ettiğiniz her şeyi ve Benjamin çiçeği bakımında dikkat etmeniz gereken püf noktalarını bu yazıda okuyabilirsiniz.

Benjamin Çiçeği Nedir?

Benjamin çiçeği, tropikal ve subtropikal iklimin görüldüğü yerlerde yetişen, geniş yapraklı ve yaprak dökmeyen bir ağaçtır. 20 ila 50 yıl ömrü olan bu bitkiye ev ve ofis gibi iç mekanlarda bakmak mümkündür. İç mekanda yetiştirilen Benjamin çiçeğinin boyunun 1-2 metre civarında kalması için genelde bitkiyi budamak gerekir. Hızlı büyüyen bir bitki olan Benjamin çiçeğinin saksını yılda bir kez değiştirmek gerekebilir. İç mekan dekorasyonunda sıkça tercih edilen Benjamin çiçeğinin genel özelliklerini ve ihtiyaçlarını öğrenerek bitkinizin canlı ve sağlıklı olmasını sağlayabilirsiniz. Benjamin çiçeğinin genel özellikleri ve ihtiyaçları şu şekildedir:

  • Botanik adı: Ficus benjamina
  • Aile: Dutgiller
  • Türü: Yaprak dökmeyen ağaç
  • Olgunlaştığında ulaştığı ölçüler: İç mekanda 1-2 metre yükseklik, dış mekanda 20 metreye kadar yükseklik
  • Güneş ihtiyacı: Doğrudan güneş ışığı almayan aydınlık ortam
  • Toprak isteği: Besin bakımından zengin, drenajı iyi saksı toprağı
  • Toprak pH’ı: Asidik veya nötr ila asidik arasında
  • Çiçeklenme dönemi: Çiçek açmaz.
  • Kökeni: Asya, Avustralya
  • Toksisite: İnsanlar ve hayvanlar için zehirlidir.

Benjamin Çiçeği Nasıl Bakılır?

Benjamin çiçeği, yetişme şartları konusunda oldukça titizdir ve ihtiyacı olan şartlar sağlanmadığında yapraklarını döken bir bitkidir. Bu nedenle Benjamin çiçeği bakımında özellikle aydınlık ancak doğrudan güneş ışığı almayan bir ortam oluşturmaya ve en az 16°C’lik sabit bir sıcaklık sağlamaya özen göstermek gerekir. Rüzgar, yetersiz ışık, yanlış sulama ve saksıyı hareket ettirme gibi şeyler bitkinin yaprak dökmesine neden olabilir. İç mekanda Benjamin çiçeği bakmak için dikkat etmeniz gereken noktalar genel olarak şu şekildedir:

Işık isteği

Aydınlık bir ortam, Benjamin çiçeğinin ihtiyacı olan şartların başında gelmektedir. Bu nedenle bitkinizi sabahları güneş alan ve öğleden sonra genelde gölge olan bir yere koymanız iyi olacaktır. Bununla birlikte uygun şartları sağlamadığınızı düşünseniz dahi bitkinizin yerini sık sık değiştirmemeniz gerekir. Benjamin çiçeği, kendi etrafında döndürülse dahi yaprak dökebildiğinden dolayı saksıyı koyduğunuz yeri değiştirmemeye dikkat etmelisiniz.

Toprak isteği

Benjamin çiçeği için drenajı iyi bir toprak hazırlamak önemlidir. Bu bitkiler besin veya organik madde bakımından zengin toprağa özellikle ihtiyaç duymazlar. Bitkiniz için ideal saksı karışımını hazırlamak için perlit, kum veya vermikülit içeren saksı topraklarını tercih edebilirsiniz.

Su isteği

Benjamin çiçeğinin toprağını sürekli nemli tutmak önemlidir. Ancak toprağın ıslak kalmamasına dikkat edilmelidir. Aksi halde bitki yapraklarını dökebilir ve köklerinde çürüme olabilir. Neme karşı oldukça hassas olan Benjamin çiçeğini düzenli aralıklarla sulamaya özen göstermeniz gerekir. Bitkinizi toprağın üstteki birkaç santimetrelik kısmı kuruduğunda sulayabilirsiniz.

Sıcaklık isteği

Benjamin çiçeği için 16°C ve üzerinde sabit bir sıcaklık sağlamak önemlidir. Bu nedenle kışın iç sıcaklıkta dalgalanmalar olmasını engellemek için sıcaklığı belli bir seviyede tutmak gerekir. Yazın ise iç sıcaklığı çok düşürmemek adına klima 20 °C ve altına düşecek şekilde ayarlanmamalıdır.

Nem isteği

Tropikal ve subtropikal iklim bitkisi olan Benjamin çiçeği yüksek nemli ortamları sever. Ortam neminin düşük olması yaprakların kurumasına ve buruşmasına yol açabilir. Bu nedenle iç mekan neminin yeterli olmaması halinde hava nemlendirici cihaz kullanmayı düşünebilirsiniz. Ayrıca toprağın nemli olmasına ve bitkinin yapraklarına ara sıra su püskürtmeye dikkat etmelisiniz.

Gübre isteği

Benjamin çiçeği özellikle büyüme dönemi boyunca bol miktarda gübreye ihtiyaç duyar. Bu nedenle bitkinizi büyüme döneminin başında yavaş salınımlı gübre ile bezleyebilirsiniz. Benjamin çiçeğini ilkbahar ve yaz aylarında her ay, sonbahar ve kış aylarında ise iki ayda bir gübreleyebilirsiniz.

Benjamin Çiçeği Nasıl Budanır?

Bitkiniz çok fazla uzadıysa veya bitkinizi şekillendirmek istiyorsanız, büyüme döneminin dışında budama yapabilirsiniz. Benjamin çiçeği genelde ilkbahar ve yaz aylarında büyür, sonbahar aylarında büyüme hızı yavaşlar ve kış ayında ise dinlenmeye geçer. Bitki dinlenme döneminde budamadan kaynaklanan yaralanmalara karşı daha az hassas olacağı için kış aylarında budama yapabilirsiniz. Budama haricinde yıl boyu ölü yaprakları toplayabilir ve hastalıklı görünen dallar varsa bunları kesebilirsiniz.

Benjamin Çiçeği Nasıl Çoğaltılır?

Benjamin çiçeğini çoğaltmak için şu adımları izleyebilirsiniz:

  • Bitkinizde sağlıklı görünen bir dalı seçin ve 7-12 cm kadar kesin. Kesimi alttaki yaprakların en az 0,5 cm altından yapın. Dalın alt yarısındaki yaprakları sıyırın. İsterseniz dalın kestiğiniz ucunu köklendirme hormonuna batırabilirsiniz.
  • Kesilen kısmı içinde nemli torf bulunan bir saksıya gömün. Saksıyı büyük plastik bir torbayla kaplayın. Torbanın dalın kesilen kısmına değmediğinden emin olun ve torbayı alttan bağlayın.
  • Saksıyı aydınlık ve doğrudan güneş ışığı almayan bir yere yerleştirin.
  • Saksıyı 16 °C ve üzerinde bir ortamda bulundurmaya çalışın. Nem seviyesini arttırmak için bitkiye su püskürtün ve toprak kuruduğunda sulayın.

Bitkinin yaklaşık 2-4 hafta içinde köklenmesi gerekir. Yaklaşık 6 hafta sonra ise bitkiyi 15 cm’lik bir saksıya nakledebilir ve normalde Benjamin çiçeğine nasıl bakıyorsanız o şekilde bakmaya devam edebilirsiniz.

Benjamin Çiçeği Neden Yaprak Döker?

Benjamin çiçeğinin ara sıra yaprak dökmesi normaldir. Ancak bitki çok fazla ve sık yaprak döküyorsa ortada bir sorun var demektir. Benjamin çiçeğinin yaprak dökmesine neden olan faktörler şu şekildedir:

Ortam değişikliği

Ortam değiştiren Benjamin çiçeği genelde yaprak döker. Bu nedenle mevsim değişikliklerinde veya evdeki sıcaklığın ve nemin değişmesi halinde bitkiniz yaprak dökebilir. Bu durumu engellemek için bitkinizi rüzgarlı yerlerden, klimadan ve ısıtıcılardan uzak tutmanız ve bitkinizi yerinden oynatmamanız gerekir.

Yanlış sulama

Yanlış sulanan Benjamin çiçeğinin yaprakları sararabilir ve dökülebilir. Bitkinizi doğru şekilde suladığınızdan emin olmak için yalnızca toprağın üst kısmı kuruduğunda sulama yaptığınızdan emin olmalısınız. Aşırı sulama halinde ise kök çürümesi olabileceği için bitkinin saksısını değiştirmek ve kök çürümesinden etkilenen köklerden kurtulmak gerekir.

Az güneş ışığı

Benjamin çiçeği doğrudan güneş ışığı istemeyen bir bitki olsa da aydınlık bir ortama ihtiyaç duyar. Çok az güneş ışığı alan Benjamin bitkisinin yaprakları dökülebilir veya yaprakların rengi beyaza kadar açılabilir.

Zararlılar

Benjamin çiçeğinin yapraklarına zarar veren bazı zararlılar bulunmaktadır. Bitkinizde zararlılar olabileceğinden şüpheleniyorsanız, yaprakların yapışkan olup olmadığına veya yapraklarından sıvı damlayıp damlamadığına bakabilirsiniz. Bitkinizin yaprak dökme nedeni zararlılarsa böcek ilacı kullanmanız gerekecektir.

Mantar

Benjamin bitkisi zararlıların yanı sıra mantardan da etkilenebilir. Mantar, bitkinin yapraklarında sarı veya kahverengi lekelere ve yaprakların dökülmesine neden olabilir.

İlginizi çekebilir:

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale