Benim sadık dostum: Samimiyet

Yıllar geçtikçe oturduğum her sofrada, girdiğim her ortamda daha sık aramaya başladığım bir dostum var benim. Adı: “Samimiyet”. O olmadan ne ettiğim muhabbetler gerçekten muhabbet ne de kurmaya çalıştığım ilişkiler sahici bir ilişki. Onu bulunduğum herhangi bir ortamda göremediğimde, zamanımı boşa harcıyormuşum gibi bir his.

“Ne yapıyorum ben burada?” diye sorduğum zamanlara dikkat kesildiğimde, aradığım şeyin samimiyet olduğunu, bulamayınca da hayal kırıklığına uğradığımı fark ettim. Genelde şu cümleyi kurarken buluyorum kendimi: “Ortamdaki bir şey var ya, tam adını koyamıyorum.” Gel adını hemen koyalım: O ortamda, o kişide ya da o muhabbette “samimiyet“ yok. Bu yüzden de hiçbir zaman kendimi öyle yerlere ait hissedemedim. 

Samimiyet dostumuzun açamayacağı bir kapı olduğunu da pek düşünmüyorum. Girdiğim herhangi bir iş, arkadaşlık vb. yeni ortamda ya da var olan ilişkilerimde, samimi olmanın çok fazla avantajını gördüm. Zaman içinde öğrendim ki kendim olma cesaretini gösterebildiğimde, her şey beklediğimden daha kolay ve akışında ilerliyordu. Çünkü farklı bir maske takmaya yeltendiğimde, zaten üstümde eğreti duruyordu. Ve her şey düşündüğümden çok daha fazla gözümde büyüyor ve zorlaşıyordu.

Bu arada kolay değil onunla öyle hemen dost olmak, kol kola girip beraber yürümek. Ya da girdiğiniz her ortama yanınızda götürmek. Samimi olmayı seçtiğinizde, daha fazla kırılgan olmayı da göze almışsınız demektir. Yanınızdaki kişilere gerçekten güvenme cesareti göstermek demektir. Yetişkinliğin belki de en zorlu kısmı olan bu seçiminizin sorumluluğunu almaktır.

Bu yolu seçmenin çok ekmeğini yemenin yanı sıra golünü de az yemedim 🙂 Ama bunun da sebebinin sonralardan benimle ilgili olmadığını, golü atan karşı tarafın kendiyle ilgili dertlerinden kaynaklandığını öğrendim. Biri size karşı sizin içtenlikle anlattıklarınızı kullanmaya başladıysa, içinde bulunduğunuz ilişkiyi bir gözden geçirin derim önce. Belki de gerçekten kurulacak bir bağ yoktur ortada. 

Samimi bir sohbetten, içten kurulan bir bağdan, korkmadan kendimizi ortaya koyabildiğimiz anlardan daha anlamlı bir şey var mı yolculuğumuzda, emin değilim.

Sevgiyle kalın.

İlginizi çekebilir: Bu hayatı arkadaşlarına da tavsiye eder misin?

Ecehan Kaylan
1990 Aralık ayında, İzmir’de başladı benim serüvenim. 10 senedir kurumsal hayatta özel şirketlerde çalışan, 33 yaşında beyaz yakalı endüstri mühendisiyim. 30 yaşımla beraber hayatın ... Devam