X

Benim hayattaki en değerlim: “Özdeğerim”

Her şeye değer biçmeyi biliriz; yeni saatimizin bir değeri vardır, almayı düşündüğümüz evin bir değeri vardır, gelecek yıl çıkmayı düşündüğümüz seyahatin bizim için bir değeri vardır, en son kardeşimize hediye ettiğimiz parfümün bizim için yine bir değeri vardır… Peki şimdi size sormak istiyorum güzel bir arkadaş sohbetinin değeri nasıl çıkarılabilir? Veya akşam sizi karşılamak üzere kapıyı açan sevgili annenizin o güler yüzünün değeri nasıl ölçülebilir? İçinize düşen aşk ateşinin bir değeri var mıdır, ya da arkasını dönüp giden sevgilinin gidişi ile yitirdiklerimizin bir ölçümü olabilir mi?

Bu kadarla bitmez sorularımız; özlediğimiz bir sevgili ile kavuşmanın pahası biçilebilir mi, veya bir saat alır gibi samimiyeti satın alabilir miyiz? Yalnız kalmaktan korktuğumuzda başucumuzda bulduğumuz o dostlarımızın kıymetine eşit evler veya arabalar konulabilir mi, satın alınabilir mi? Bu durumda bulunduğumuz evrende “zengin” olmanın veya varlık içerisinde olmanın sınırı nasıl tanımlanabilir?

İşte bizler hayatımız boyunca o kadar çok değer biçeriz ki, içimizde olanı unutuveririz. Yani aslında “değeri” yaratan o “özümüzün değerini”, yani kendimizin değerini unutuveririz. Yeni bir çanta almak kendimiz ile geçireceğimiz bir saatlik bir yoga dersinden daha kıymetli oluverir. Veya kendi değerimizi bilmemenin başka türlü örnekleri de olabilir; kendi gelişimimiz için harcamak yerine aynı bütçe ile gelip geçici maddesel harcamalar yaparız, belki bizi iki gün mutlu edecek bir araba belki o can-ım seyahat planlarımıza karşı duracak yıllarca sürecek ağır bir ev kredisi…

Bu örneklerden hiçbiri bizlere neyin tam anlamıyla “doğru” veya tam anlamıyla “yanlış” olabileceğini göstermeye tabi ki yetmez ve böyle bir sınıflandırma da yapmak istemiyorum. Fakat sizinle birlikte sorgulamak istediğim “özdeğer” kavramını günlük hayatımızda çokça değer verdiğimiz o diğer tüm maddesel kavramlara göre hangi noktada değerlendirdiğimiz, yani özdeğer dediğimizde benim kendime verdiğim değerin “gerçekten” hayatımda tezahürü olup olmadığı noktası…

O zaman sorgulamaya öncelikle özdeğerin tanımı ile başlayalım. Özdeğer nedir, herkesten ve dünyadaki her şeyden önce sadece ve sadece kendimize verdiğimiz değerden bahsediyoruz. Peki bir insan nasıl kendine değer verebilir? Bunun için bir değer göstergemiz olmalıdır. Yani değer kavramı kendi hakkımızı korumak, kendimizi gözetmek, kendi kendimizi her durumda el üstünde tutmamızdan geçer. Örneğin biten bir ilişkinin arkasından çokça üzülür, kendimizi suçlar ve kendimizi değersiz “sevilmeyi hak etmeyen”, “birlikte olunmaya değer olmayacak olan” veya “olduğu gibi kabul görmeyen” olarak nitelendiririz. Oysa biz yaradılışımız kaynaklı olarak zaten muhteşem bir değere sahibiz ve bunun kaynağı ise “özümüzün” güzelliğinden, dünyada aynısından “bir tane daha bulunmayan” o muhteşem, eşsiz, benzersiz ve olağanüstü özümüzün güzelliğinden gelmektedir…

Bakın sevgili Sharon Wegscheider-Cruse güzel eseri Kıymetinizi Bilin! Kendini Sevmeyi Öğrenmek ile öz-değer kavramını nasıl yorumluyor:

“…Özdeğer nedir? Sözlük “özdeğer” sözcüğünü “insanın kişi olarak kendi gözündeki değeri” olarak tanımlıyor. Tanımı kelimelere ayırarak inceleyebiliriz.

  • Öz: kişisel: Kişinin öz kimliği, kişilik.
  • Değer: Kıymetli, yararlı.

Özdeğeri benim tanımım şöyle ifade edebilir: Her şeyi hak eden, değer taşıyan kimliğim.

…Daha yüksek bir özdeğere doğru çıkacağınız yolculuğun ilk ve en önemli adımı toksik madde ve ilişkileri hayatımızdan çıkarmaktır. Bu, yaşadığımız durumların dürüst, korkusuz bir dökümünü yapmayı gerektirir. Döküm, güçlü ve zayıf yanlarımızın dürüst (dürüstün altını çizelim) bir değerlendirmesidir. Gereken noktalara hakkını vermek ve kendimize ilişkin, kabullenmenin zor olduğu hususlara da yansız bir göz atmaktır.

Hem olumlu hem eksik yönlerimiz olduğunu ve sürekli değiştiğimizi bilmek önemlidir. Güçlü yanlarımız, zayıflıklarımızı kabul edip onlarla yüzleşme enerjisi ve cesaretini verir. Olumlu değişiklikler yapmayı seçme becerimiz de burada yatar. Olumlu değişiklikler yaparken özdeğerimizi artırırız.

…Özdeğer ne kadar yüksekse kişinin yaşamak ve mutlu olmak için mücadele etmeye değer olduğu inancı da o kadar güçlü olur. Dolayısı ile özdeğere temel bir kişisel gereksinim ve zihinsel sağlığın, esenliğin gereği gözüyle bakılabilir.’’

Bu yüzden kendi kendimizin özdeğer bilincimizi geliştirebilmemiz günlük yaşantımızda ve hayat yolumuzda çok büyük bir öneme sahiptir. Çoğumuz özdeğerimizdeki eskiklik nedeniyle hayatta karşımıza çıkan zorluklar ile doğrudan “negatif” düşünceler ile donanmaya yöneliriz. Örneğin eğer aldatıldıysak ve “özdeğer” bilincimiz henüz gelişmediyse, tek düşüncemiz “sevilmeye layık görülmediğimiz, yanlız bırakılmayı hak ettiğimiz, yeterince değer verilemeyecek olduğumuz, bir kadın veya bir erkek olarak kıymet görmeye layık olmadığımız” gibi düşüncelerimiz olacaktır… Tüm bu kavramlar bizi daha da negatif bir noktaya itmekten başka bir sonuca götürmeyecek. Fakat özdeğer bilincimiz gerçekten yerleşmiş olsaydı, bu aldatılma durumunun bizim “değerimiz” ile ilişkili bir kavram olmadığını, aldatan tarafın “özgür iradesi” ile gerçekleştiğini ve bu irade sonucunda hepimizin muhteşem yollarımızı yürümekte olduğumu sonuçta bunun yolda bir arkadaşımıza rastlamamız ile aynı olasılıkta “sadece mümkün” ve hayatın içinden hayatın tam olarak bir parçası olduğunu bilirdik… Yani hayatımızın sonu gelmiş, dünya bizlere zindan olmuş veya hayatımızın tek anlamı bu aldatılma ile ifade edilebilirmiş gibi davranmazdık…

Öncelikle ve en önemlisi “özdeğerimizi”, yani kendi değerimizi bilmemizdir, böylece her şeyin en güzelini hak ettiğimizi en güzele layık olduğumuzu ve bu hakka sadece kendimiz olduğumuz için zaten sahip olduğumuzu en derinden kalbimizin en ufak titreşimine kadar hissedebiliriz. Muhteşem eşsizlikte yaratılmış olan bizlerin bu hayatta yürümemiz gereken en önemli yol özümüze ait bu değeri en güzel şekilde keşfedebilmektir… Siz özünüzün güzelliğini görmeye hazır mısınız?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale