X

Benim frekansım, benim hayatım!

Her şey enerjidir, işte bu etten kemikten gözüken vücudumuz, etrafımızda bizlerin nefes alması için zevkle oksijen üretmeye devam eden can-ım ağaçlar, deli dalgalarıyla bizleri büyüleyen okyanuslar ve hatta kıtalar…

Ben bu yazımda sizlerle birlikte hayatımıza değişik bir açıdan bakalım istiyorum, yani şu sorunsala biraz cevap arayalım istiyorum birlikte; bugüne kadar hiç sorguladınız mı bazı insanlar hayatınıza öyle noktalarda girerler ki “sen daha önce neredeydin” diye sormak gelir içimizden, bazıları da vardır ne yaparsak yapalım koparız “çok iyi anlaşıyorduk ama son zamanlarda hiç görüşemedik adeta hayat yollarımız ayrıldı” deriz. Şimdi gelin daha yakından belki “gözle göremediğimiz”, elle tutamadığımız “gizli” güçlerin varlığına, yani evrenin en muhteşem yasalarından “çekim yasası”nın gözlerinden bakalım bu durumlarımıza…

Peki ne olur bu anlarda? Hani birden biri ile tanışırız; “tam da bu konuda konuşacak birini arıyordum” veya “bu konuda bir kitap arıyordum” dediğimiz anda bir öneri ile beliriverir o kişi karşımızda… İşte sevgili çekim yasası ve enerji, yani titreşim cinsinden düşünmeye geçiyoruz hep birlikte. Şöyle kabul edebilirsiniz, bir radyonuz var ve radyo frekansı olarak “klasik müzik” dinlemeye odaklısınız, binlerce olası frekansta farklı farklı tür müzikler geçiyorsunuz ve aslında “aramakta olduğunuz” bir hedefiniz ve kafanızda belirlenmiş bir “frekansınız” olduğu için o diğerlerini duymuyorsunuz bile… Öyle bir odaklanma oluyor ki bu, siz ancak “size karşılık gelecek” frekansı duyar durumda oluyorsunuz çünkü titreşimleriniz o derece yüksek…

Hemen örnek verelim, bu titreşimlerimizi yükselten, yani enerjimizi yükselten genel olarak sevdiğimiz, çokça zevk aldığımız ve aynı zamanda kendimizle gerçekten bağlantıda olduğumuz anlar mesela. Bunlardan en önemlisi spor yapmak örneğin, ailemizle zaman geçirmek, sevdiğimiz kişi ile bir şeyler paylaşmak… Fakat bu kural diğer tüm doğa yasaları gibi zıt kutbu ile bir oluyor, yani biz ne kadar yüksekte bir frekansta olabiliyorsak aynı zamanda o derece “zıt” versiyona da gidebiliyoruz. Eğer içimiz korkuları, endişeleri yani bu dünyaya olan güvenimizle ilişkili korkuları kapsıyorsa işte o durumda da “bu insan neden karşıma çıktı” dediğimiz durumlara odaklanıyoruz.

Örnek vermek gerekirse, bir ilişkimizde yaşadığımız tecrübe ile “güvensizlik” konusunda zorlanıyorsak, sürekli ilişki anlamında “aldatılacağım” frekansı yaymaktaysak, yani bir ilişkide iki kişinin gerçek bir aşk ile birbirine bağlı olabileceğini ve bunun muhteşem bir “güven” de içerebileceğine inancımız yok ise, enerjimiz “aldatılma” kodu üzerine odaklanmış ise, işte o çok daha yüksek olan diğer radyo kanallarını “duyamıyoruz”, çünkü kulaklarımız adeta o güzel seslere tıkanmış oluyor… Bizim duyabildiklerimiz ise aynı o aklımızın içerisinde dönüp duran “aldatılacağım” frekansını bize yansıtacak kanallar oluyor… Ve gerçekten de hayatımıza giren ilişkide bu frekansı bu beklentiyi bize yansıtacak olaylar oluyor…

İşte hayatımızdan çıkan kişileri de aynı şekilde değerlendirebiliriz. Bizler her daim değişim içindeyiz, belki öyle bir nokta oluyor ki o “can-ım titreşim enerji” dediğimiz durumda muhteşem bir sıçrama gerçekleştiriyoruz, bazen bir olayı affetmeyi başarıyoruz, bazen bir adım atıyoruz ve “yeni bir sayfa açacağım” diyebiliyoruz veya bazen “ben artık hayatımı kendi ellerimle yöneteceğim kimse beni yönlendiremez, etkileyemez ben bu sorumluluğu alıyorum” diyoruz… İşte bu anlar biz farkında olmasak da kırılma noktalarımız oluveriyor…

O kişiler ile aynı enerjide bulunmuyoruz, aslında onlardan uzaklaşmaya çekiliyor ve başka enerjiler ile de yakınlaşmaya çekiliyoruz… Bu yüzden hayat boyu her an “ne istediğimi bilmiyorum” dediğimizde bile aslında içimizde bir yerde çekildiğimiz bir frekans mevcut… Sadece daha yakından bakmamız, kendimize “gerçekten ne istiyorsun” diye sormamız gerekiyor. Fakat burada anlamamız gereken çok önemli bir ayrıntı daha var. Aslında bizim “form” olarak algıladığımız aşk, ilişki veya iş hali, bunların hepsi de aynı şekilde “titreşimler” ile tanımlanıyor…

Bu konuda bu hafta beni derinden etkileyen bir eser ile tanıştım (çekildim diyebilirim, bana ulaştı, bana geldi, ben onu bilmeye ihtiyaç duyuyordum da diyebilirim), bakın bu muhteşem titreşim ve enerji fenomeni Büyük İnsan Potansiyeli; Kendi Işığınızda Yürümek isimli eserde nasıl açıklanıyor:

“…Eğer enerji alanınızda düşük bir frekans barındırıyorsanız, o frekansa uyan maddelere ve çevrelere çekilirsiniz. Bunun için kanser örneğini kullanalım. Öfke ve kendini reddetme frekansları yayarak, siz bedeni desteklemeyen, daha çok inancınızı pekiştiren bir fiziksel karşılık yaratan yiyeceklere çekilirsiniz.

…Hasta olmak için insanın o frekansla titreşimsel uyum içinde olması gerekir. Hatırlayın, siz yaydığınız her şeyi alırsınız.

…Siz başkası her ne yaparsa yapsın huzuru, sevinci ve sevgiyi deneyimleyebileceğinizi ve o titreşimi yayabileceğinizi anladığınızda, iki şey olur.

Birincisi, Çekim ve Yansıma Yasaları doğrultusunda, siz bu yüksek titreşim frekanslarını yayarken, gerçekliğinizin o frekansları yansıttığını göreceksiniz.

…İkincisi, siz bu yüksek farkındalık düzeyine eriştiğinizde, başkalarının davranışlarını düşük titreşimsel yapıda olarak gözlemleyebildiğinizi ve sadece gözlemlendiğinizi göreceksiniz. O davranışları doğru veya yanlış olarak yargılamayacak, daha çok onları ilginç bir titreşimsel seçim olarak görecek ve o insanlar yollarında ilerlerken onlara şefkat duyacaksınız.”

Her şey enerjidir, her an, her şey titreşimden ve frekanstan ibarettir. Bu bakış açısı ile bugün zihninizdeki, kalbinizdeki, bedeninizdeki ne var ise mükemmel “siz” titreşimini oluşturur. Siz ne kadar kendinizi sevdikçe, kendinize güvendikçe ve hayata bakış açınızı güzelleştirdikçe işte bu titreşimler de yükselir de yükselir ve sonunda size bu verdiğiniz frekansı geri yansıtacak frekanslar ile geri döner…

Bu yüzden bugün bu yazımda bana eşlik eden sizler, hangi frekansta olduğunuz “anbean” hangi mesajı yaydığınız, dünyaya ve evrenin tüm parçalarına hangi enerjiyi gönderdiğiniz ve ne ile titreştiğiniz “önemlidir”. Hayatınıza giren, yeni tanıştığınız her insan veya kaybettiğiniz her kişi bir göstergedir, her olay size bir ip ucu sunmak için bulunur.

Sizin muhteşem frekansınız sizin hayatınızdır…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale