X

Ben olmanın en güzel hali: Bugüne “minnettar olan” ben

Sabahları nasıl uyanırsınız? İçimizden geçen şeyler “yeni bir gün daha, çok sıkıldım her sabah aynı işe gitmekten” yerine “yepyeni bir sabah, yepyeni bir gün, yepyeni fırsatlar, bugüne sonsuz kez teşekkür ederek başlıyorum, bugüne minnettarım” gibi şeyler olabilir mi? Sizce bu ifadelerden hangisi hayatımızda en önemli yeri kaplamaktadır? Çok üzülerek vereceğim cevap “yeni bir gün daha” görüşü olacak.

Ben bugün bu yazımda bana yol arkadaşlığı eden sizlerle birlikte bir kez daha bakmak istiyorum, bu “hep birbirine” benzer olarak gördüğümüz günler böyle azımsanıp da “teşekkür etmeye değmeyecek” kadar değersiz midir gerçekten? Bir günde yepyeni bir oluş başlar hayatta; yumurta sperm ile birleşir, kelebekler ağaçtan ağaca gezerken yeni tohumları taşırlar, binlerce canlı can bulur bu akışta, bir günde kocaman dünyamız 24 saatte kendi etrafında dönüşünü tamamlar; hem aydınlanır, hem karanlıklara bürünürüz muhteşem bir uyum içinde, bir günde buzlar erir örneğin, su toprağa karışır ve sonra buhar olur ve yaşam oluşur böylece… Bir günde aşık olunur, bir günde dünya üzerinde yol alınır, bir günde bin kez doğar bazen insan belki bin kez öldüm diyebilir sadece bir güne sığar bunlar…

Bir günde baba olunur örneğin, dünyaya gözlerini açan mis gibi bir koku gelir kollarınızı dolduruverir… Bir günde masumiyetinizi yitiriverirsiniz, bir günde annenizi veya babanızı başka bir dünyaya uğurlayıverirsiniz… Bir gün bu kadarla bitmez tabi ki. O bir günde “seni seviyorum” demek için hazırlanırsınız, binlerce “prova” sığar bir günün içerisine… Sonra bir günde çokça merhaba vardır. Kimimiz de vardır ki “evet” sözcüğünü bir kez söyleyebilmek için o bir günde “dünyaları” verir de çıkaramaz sesini; bunu başka şekillerde belli eder. Ve bir günde sabah koşusuna gidilir ve bir bankta oturan bazıları da vardır ki  yirmili yaşlarının o bir gününe geri dönebilmek için elinde olsa bin tane gününü verir… İçini çekerek bakar o bir günde koşup uzaklaşan güzel alımlı genç kadına…

Bir gün bizim o “teşekkür etmeye” değer bulmadığımız, değerini bilemediğimiz o bir günde yepyeni bir yıldız doğar… Bundan sonraki belki uzun yolculuğu sonrasında ışığının “yine bir gün” dünyaya ulaşıp birimizi “gülümsetebilmesi” amacıyla… Başka bir gün vardır örneğin, çokça özlediğimiz kavuşmalarımızı içeren… O bir gün içeriden çıkacak, elbet çilesi bitecek diye geçiririz içimizden, bu özlem, bu ayrılık elbet bitecek deriz ve o bir günü bekleriz yarım saat görebildiğimiz, belki iki kelime konuşabildiğimiz… Sonra o bir gün sözcüğü ile başlayan cümlelerimiz vardır, o bir günlerden birinde “beni anlayacaksın ve bu ayrılığa pişman olacaksın” diye arkasından haykırırız değil mi? Bir bütün gün boyunca “bunu bana nasıl yapabildin” diye ağlayabiliriz örneğin, “beni nasıl aldatabildin, nasıl dokunabildin başka birine”?

O bir güne öyle çok şey sığar ki, ve o binlerce şey o derece mükemmel o derece farklıdır ki ve öyle çok duyguyla yaratılmıştır ki biz o bir güne teşekkür etmeden bunu anlayamayız… Bakın sevgili Jen Sincero Var Olmak Senin Elinde isimli eserinde “minnettar” olmayı nasıl anlatıyor:

“…Zengin Olma Bilimi’nin yazarı Wallance Wattles’in de açıkladığı gibi: “Minnettar olmadan güç sahibi olamazsın. Çünkü güç ile arandaki bağın devam etmesini sağlayan şey minnettar olmaktır.”

Wattles “gerçeği söylemek gerekirse minnettar değilsen güçsüzsün’’ diyor… Minnettar olmak gerçekle bağlantı kurmanı sağlarken sadece istediğin şeyi gerçekleştirmek için güç sahibi olmanı sağlamaz, aynı zamanda gücün ta kendisi olmanı sağlar. Kısacası bu durum, ana enerjiye minnettar olduğunda kendine karşı minnettar olduğun anlamına gelir. Bu da sahip olmamız gereken en güçlü şeyi tekrardan gündeme getirir: kendini sevmek.

…Devamlı olarak minnettar olma halini koruduğunda ve çoktan var olan bütün güzelliklerin farkına vardığında, diğer olayların yanı sıra, geldiği yerde daha fazla güzellik olduğuna ve henüz keşfetmediğin bu güzellikleri ortaya çıkarmanın mümkün olduğuna inanmak daha kolay olur. Daha önce harika şeyler yaşadın, bu yüzden tabi ki tekrardan yaşayabilirsin. İşte minnettar olmak bu şekilde inancımızı güçlendirir. Güçlü bir inanca sahip olmak hayatını değiştirmenin ana yoludur.

Bu da beni minnettar olma konusunda en büyük finale yaklaştırıyor. Eğer istediklerini gerçekleştirmek için gerçek bir rock yıldızı olmak istiyorsan, inancının ve minnettarlığının sarsılmaz olduğu bir noktaya ulaş. İşte tam sırada asıl büyü gerçekleşiyor. Çünkü inançla minnettarlığın bir arada olması istediklerini gerçekleştirmenin en kutsal yoludur.”

Her günümüze teşekkür etmek, hayatımıza, bugünümüze, sahip olduklarımıza, yaşadıklarımıza, gözlerimizi açabilme şansımıza, koku alabilme gücümüze, yürüyebilmemize, koşabilmemize, bir anneye bir babaya sahip olmamıza, hayatımızdaki bereket ve bolluğa, seyahat etme fırsatı bulduğumuz bu muhteşem dünyaya, yarın için uyanmak isteyeceğimiz sebeplerimiz olan çocuklarımıza, güzel eşlerimize, kız arkadaşımıza, erkek arkadaşımıza, nişanlımıza, kardeşimize belki de arada “ah burada olsaydı” dediğimiz tüm eski dostlara, eski eşlere, eski sevgililere ama illaki “bugün” olduğumuz kendimize minnet duyabilmek olağanüstü bir oluştur…

Hayatınıza bir kez daha minnet gözleriyle bakmanızı diliyorum, bugün ve her gün sadece yanımdalar diye belki unuttuğunuz belki görmezden geldiğiniz belki değerini yeterince hissedemediğiniz onca şeye “bir teşekkür” borçlusunuz…

Bu dünyada erişebileceğiniz en büyük huzur işte böyle “sadece bir minnet” duası kadar uzağınızdadır…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale