Ben mi değiştim, yoksa dünya mı değişti?
Meditasyon yapanla dalga geçen, ben spor insanı değilim diyen, bilimsel kanıtı olmayan hiçbir şeye itibar etmeyen Gülferi’den, her gün düzenli meditasyon ve spor yapan, spiritüel olan her şeyin bilimsel olduğunu keşfeden ve kendini bulma yolunda önce kendine sonra çevresine dokunan bir Gülferi’ye. Son dört senede, kendi içimde büyük bir dönüşüm yaşadım. Yazılımım güncelledi diyorum. Herkesin içinde aynı gücün olduğunu anlatmak ve dünyanın çeşitli coğrafyalarında bu yoldaki deneyimlerimi, öğrendiğim teknikleri yazılarımla paylaşmak tüm diğer işlerimin yanı sıra hayat amacım oldu. Uplifers’da yayınlanan bu ilk yazımda kişisel gelişim alanına giriş sürecimden bahsetmek istedim.
Tam 20 sene günümün uyku dışında 13-14 saati çalışmakla geçti. Elbette sahip olduğum pek çok şeyi ve edindiğim başarıyı bu çalışmaya borçluyum. İnanarak, kendini yaptığına gönülden adayarak çalışmanın başarının kesin anahtarı olduğunu biliyorum. Fakat bir yerlerde dengeyi kaçırmışım ki, bir gün geldi, kazandığım onca başarıya ve elde ettiğim sayısız imkânlara rağmen, her şeyi olan ama hiç mutlu olmayan bir kadın olduğumu fark ettim. Ben mükemmel (!) bir insandım ama nedense bütün dünya bana haksızlık etmek ve üzmek adına sözleşmiş gibiydi. İş yerimde, evliliğimde, sağlığımda her tarafta içinden nasıl çıkacağımı bilemediğim sorunlarım vardı. Bir şeylerin değişmesi lazımdı. İşte bu noktada o dönemlerin popüler kitaplarından “Evrenden Torpilim Var” ve “Ruhsal Astroloji”, “MS 2150” gibi kitaplarla karşılaşmaya başladım. İlk fark ettiğim ben değişmeden hiçbir şeyin değişmeyeceği idi. Önceden sürekli sorgulayan beynimle burun kıvırdığım, kişisel gelişim eğitimlerini “ne kaybederim ki” diyerek ön yargısız incelemeye başladım. Bana ilk farkındalığı yaşatan Discovery ve Mastery isimli iki aşamalı bir eğitimle tanıştım. Dünyam yavaş yavaş değişmeye başladı. Aslında değişen dünya değil, bendim!
O ilk eğitimden bu yana hem Türkiye’de hem de Güney Afrika’dan, Amerika’ya kadar dünyanın farklı yerlerinde pek çok çalışmaya katıldım. Olumsuz bilinçaltı kayıtların değiştirilmesine ve hastalıkların şifalandırılmasına fayda sağlayan eğitimler aldım. Bizi hareket etmekten alıkoyan korkuların sadece zihnimizin bir oyunu olduğunu, korkuyu yendiğim anda ateş üzerinde yanmadan yürüyebildiğimi tecrübe ettim, Kalifornia’da katıldığım Antony Robbins etkinliğinde. Tüm bu geçen zaman içinde öğrendiğim tekniklerle, düzenli spor, dengeli beslenme ve meditasyonla bedensel, zihinsel ve ruhsal bütünlüğümü sağlamayı öğrendim. Yaşam kalitem, iş ve sosyal hayatım yükseldi, zenginleşti. En önemlisi, iç huzura kavuştum ve artık hayal ettiklerimi mucize gibi yaratabilir noktaya geldim. Daha çok kişinin mutlu bir hayata ulaşması için, benimle bu yolculuğu paylaşan arkadaşlarımla Türkiye’nin bütünsel anlamda bir ilki olan zihinruhbeden platformunu kurduk. 13-15 Mart 2015 tarihlerinde, İstanbul Kongre Merkezinde 70 eğitmenle, 100’e yakın çalışmanın yer aldığı ZihinRuhBeden Festivali’nin ikincisini gerçekleştirdik. Salonlardan yüzü şükran ve gülümsemeyle çıkan ziyaretçiler en büyük motivasyonumuz oldu.
Elbette bir anda olmuyor. Emek vermek lazım, “ben zaten her şeyi biliyorum” diye ön yargılı olmamak lazım. Ölene kadar devam edecek bir gelişim yolculuğu bu. Tıpkı kas yapmak için egzersiz yapmayı hayat boyu devam ettirmeniz gerektiği gibi… Yaşamınızda memnun olmadığınız bir şeyler varsa, bilin ki sebebi sizsiniz. Ve hayallerinize ulaşacak güç sadece sizde var. Düşüncelerimizle ve seçimlerimizle dünyamızı yaratıyoruz. En sevdiğim cümledir “sen nasılsan dünyan öyle”. Katıldığım eğitimleri, öğrendiklerimi ve tavsiyelerimi bu sayfalarda paylaşacağım bundan böyle sizlerle.