Belirsizlikle daha kolay başa çıkabilmeniz için 7 öneri
Yaşamlarımızın en temel niteliklerinden birisi olarak tanımlayabileceğimiz belirsizlik hali, bizlerin birincil ödül olarak algıladığı beslenebilme, barınabilme, cinsellik vb. arzulara eklediği “gelecek hakkında bilgi sahibi olabilme” dürtüsüyle çelişki halindedir. Daha doğrusu bizler o alan ile hep mücadele ederiz.
Beynimiz belirsizliği bir tehdit olarak algılar ve kesinlik yaratmaktan başka herhangi bir şeye odaklanma yeteneğimizi azaltarak bizi korumaya çalışır. Bu yüzden geleceğimizin boşluklarını doldurmaya adanmış birçok endüstri yaratılmıştır. Örneğin astroloji uygulamalarının popülerliğine veya stratejik planlamaya adanmış yönetim danışmanlarının prestijine bakın.
Normalde insanlar yaşam tarzlarına, günlük işlerine ve ekonomik hareketlerine ilişkin bir kesinlik duygusu isterler. Devletin temel işlevlerinden biri, bu kesinlik hissini vatandaşlarına ulaştırmaktır. Tarih boyunca birçok ulus için uzun istikrar dönemleri oluşmuştur. Bu kesinlik duygusu, altımızda sağlam bir zemin olduğunu hissetmemizi sağlar; bu zeminde sahip olduğumuz şeyleri koruyabilir ve daha fazla hayalin peşinden koşabiliriz. Evlerimiz, işlerimiz ve birikimlerimiz, hayatlarımızın kontrolünün bizde olduğunu ve güvende olduğumuzu hissetmemize yardımcı olur.
Aynı duygu arkadaşlıklarda, kişinin bir toplulukla olan ilişkilerinde ve özellikle teistik dinlerde inanç yoluyla da bulunabilir. Bu da demektir ki İnanç sistemlerimiz de dahil olmak üzere kendimizi aradığımız pek çok yaşam tarzı, bize kesin kurallar ve mutlak gerçekler sağlayarak kaygıya karşı koymamızı sağlar. Aynı zamanda komplo teorileri de bize karmaşık fenomenler için basit açıklamalar verir. Her biri sadece gelecekte önümüzü görebilme beklentimizin sonuçlarıdır.
Ancak bazen ya da belki de her zaman işe yarayacak olan şey kesinlik algısına teslim olmamaktan geçen bir yol olabilir. Dünya üzerinde ortalama 80 yıl yaşayabilen canlılar olarak evrim bizleri belirsizliğe direnecek şekilde donatmış olsa da, geleceğin ne getireceğini asla bilemeyiz. Rutinlerimizi büyük ölçüde bozan ve en ince ayrıntısına kadar tasarlanmış planlarımızı tamamen yok eden bir salgın gibi beklenmeyen durumlarda, belirsizlikle yaşamayı öğrenmemiz gerekir. Matematikçi John Allen Paulos’ın da vurguladığı gibi; “Belirsizlik, var olan tek kesinliktir. Güvensizlikle nasıl yaşanacağını bilmek ise tek güvenliktir.”
Beyinlerimiz bizi, ezberlenmiş kalıplar ile koruma alanları yaratmaya yönlendirse de aslında uyum sağlayabilme yetisi ile çalıştıklarından sürekli olarak normalliği yeniden tanımlayabilirler. Uyarlanabilmek, evrimleşebilmek beynin en güzel özelliğidir. Belirsizlikle yaşayabilmek için atabileceğimiz en önemli adım onun varlığının farkında olmak ile başlar. Belirsizliği kabul ettiğimizde, ondan kaçınmadığımızda gerçek gücümüzün de sahibi oluruz.
Bilinçli bir zihin sadece ne yaptığının değil, neden yaptığının da farkında olan bir zihindir. Çoğu zaman, varsayımlarımıza ve önyargılarımıza dayanan ve hatta kendi bilincimizle bile var etmediğimiz pek çok davranışı ve tepkiyi refleks olarak üretiriz. Bu tepkilerimizi verdikten sonra onları haklı çıkarabilmek adına düşünür ve kendi lehimize mazeretler uydururuz. O düşünme anlarında yapmamız gereken tek şey aslında ne kadar akla uygun mazeretler bulabilsek de bunların çoğunun birer yanılsama olduğunu anlayabilmemizdir. Algımızı anlayarak ve korkularımızın farkına vararak; belirsizlikle uyumlu halde yaşayabilmenin yollarını bulabiliriz.
Günümüzde yaşadığımız zorlu koşullar ve kesinlikten uzak bir pandemi ortamı nedeniyle çoğumuz yüksek kortizol seviyelerinde hayatlarımızı sürdürüyoruz. Belirsizlik korkusu süreklileşmiş strese neden olduğundan ve yüksek kortizol de rüyalarımızı bile etkileyebildiğinden, pek çoğumuz uykularımızda bile güçlü deneyimlere maruz kalıyoruz. Bu tarzda uzun süre yaşadığımızda ise yüksek kortizol bağışıklık sistemimizi bozmaya başlıyor. Beyin hücrelerimiz zarar görüyor. Yaratıcılığımızı kaybedip, kendimizin daha güçsüz versiyonlarına dönüşebiliyoruz. Bu ise istediğimiz en son şey olmalı.
Öyleyse, her şey kontrolden çıktığında neler yapabiliriz? Belirsizlikle nasıl yaşayabiliriz?
1. Kendinize şefkatli olun.
Her birimizin sorunlarla baş edebilme kabiliyetleri ve metodları çeşitlilik gösterir. Zorlu anlarda kendi varlığımızla uyum halinde kalabilmemiz, duygularımızdan kaçmadan onları anlayabilmemiz önemlidir. Kendimize duygularımızın normal olduğunu hatırlatmalıyız. Çünkü kaçındığımız tüm kötü duygular aslında savaş alanları ve yaralanan da her seferinde kendimiziz.
Kimse kendini kötü hissetmeyi sevmez! Ancak duyguları uzaklaştırmaya veya onlardan kaçınmaya çalışmak yalnızca onları yoğunlaştırmanıza yol açar. Zaten zorlu olan şartları, bir de baskı altına alınmış bir psikoloji ile karşılamak pek de iyi bir fikir değildir. Alternatif olarak, kendinize karşı şefkatli olmaya çalışabilirsiniz. Ne düşündüğünüzü ve hissettiğinizi gözlemleyin. Yanıtınız için kendinize alan açın ve zaman tanıyın. Her şeye hızlı bir çözüm bulmak zorunda olmadığınızı unutmayın. Bir adım geri atarak yaşama hakkınıza sahip çıkmayı seçebilirsiniz.
2. Kabul etmeyi deneyin.
Bu bağlamda kabul, hayatın her zaman belirsiz olduğu fikrini yansıtmak ve bunu yaşantınızla bütünleştirmeye çalışmak anlamına gelir. Belirsizliği yaşamak varoluşun bir parçasıdır ve farkında olmasak bile her an deneyimlediğimiz bir şeydir! Ne kadar uğraşırsak uğraşalım, hayatımızda tam olarak emin olamayacağımız birçok şey vardır. Kontrolünüz dahilinde olmayan olayları kontrol etmeye çalıştığınızda, motivasyonunuz bozulur ve hatta güçsüz hissedebilirsiniz. Bunun aksine, bazen olaylar üzerinde sınırlı kontrole sahip olduğunuzu ve belirsiz anlarla yaşamamın doğallığını kabul etmek sizi özgür bırakabilir.
3. Mindfulness pratiğini deneyin.
Geleceği kimse tahmin edemez. Ne olacağını kimse bilmiyor. Başkalarının ne hissettiğini, ne düşündüğünü veya nasıl davrandıklarını kontrol edemeyiz. Hayatın bize ne getireceğini kontrol edemeyiz. Bazen geçmişe veya gelecekteki olası olaylara odaklanarak ayrıntıları oldukça fazla düşünür ve dikkatimizi dağıtmaya başlarız.
Farkındalık bir yaşam algısıdır. Kendinize şimdiki zamanda kalmayı, şu anda hayatınızda neler olup bittiğine karşı dikkatli ve bilinçli olmayı ve mümkün olduğunca sık minnettarlığınızı ifade etmeyi hatırlatın.
4. Geçmiş deneyimler üzerine düşünmek.
Geçmiş deneyimler, özellikle olumsuz veya zor olanlar, bize en elverişli büyüme fırsatlarını sunan süreçlerdir. Zorlukları yaşarken kabul etmek imkansız görünebilir, ancak öğrendiklerimize ve bunu gelecekte nasıl kullanabileceğimize dönüp bakmak yararlı olacaktır. Belirsizlikle başa çıkmanız gerektiğinde geçmişinizden bir veya iki deneyim düşünün.
- Kendiniz hakkında ne öğrenmiştiniz?
- Bu durumlarda hangi becerileri ve güçlü yanlarınızı kullandınız?
- Belki de dayanıklı olduğunuzu keşfettiniz, harika organizasyon becerilerine sahip olduğunuzu veya hayatınızdaki güvenebileceğiniz insanların kimler olduğunu fark ettiniz.
- Her ne şekilde olursa olsun bu durumlarda değerli bilgiler edindiniz. Bu yetenekler ve beceriler, gelecekteki belirsiz durumlarda sizi destekleyebilir.
5. Kişisel bakım rutinleri uygulayın.
Belirsiz anlarda stresli, sıkışmış veya bunalmış hissederiz. Sizi topraklayabilen, mola vermenize ve pillerinizi şarj etmenize olanak tanıyan alışkanlıklara ve olumlu aktivitelere sahip olmak yararlıdır. Bunlar, çok fazla zaman almayan ve günlük rutininize dahil edilmesi kolay aktiviteler olursa daha da rahat uyumlanabilirsiniz.
Kendinize sorun:
- Beni rahat hissettiren nedir?
- Bana rahatlama hissi veren nedir?
- Yeniden şarj olmama ne yardımcı olur?
6. Değişime ve belirsizliğe korkmadan yaklaşmayı deneyin.
Hayatınıza girebilecek beklenmedik şeyler hakkında daha hazırlıklı hissetmek için, ihtiyaç anında tekrar tekrar geri dönebileceğiniz bir yol haritası çizebilirsiniz. Bu metot korkularınıza karşı cesaretle bakabilmenizi de sağlayabilir. Yukarıda sunulan stratejileri dikkate aldığınızda aşağıdaki soruların cevaplarını bularak kendiniz için bir yol oluşturmanız kolaylaşacaktır. Planınızı ihtiyaç duyduğunuz sıklıkta kullanın ve içinde bulunduğunuz durumlara göre değiştirin ve uyarlayın.
- Genel olarak belirsizliği nasıl yönetirim?
- Olanları nasıl kabul edebilirim, kendime ve duygularıma nasıl şefkat ve anlayış gösterebilirim?
- Öngörülemeyen bir şey önüme çıkarsa hangi becerilerimi ve güçlü yönlerimi kullanabilirim?
- Kendime belirsiz zamanlarda beni destekleyebilecek hangi alışkanlıkları ve öz bakım rutinlerini yaratabilirim?
- Gerekirse empati, duygusal destek ve pratik yardım için kime ulaşabilirim?
7. Meditasyon tekniklerinden faydalanın.
Yeryüzünde şu anda karşı karşıya kaldığımız tüm zorlayıcı şartlar, içimizdeki potansiyelin en iyisini mi yoksa en kötüsünü mü ortaya çıkaracak? Hepsi bize bağlı ve bu da bir bütün haline gelip, birlikte seçim yapmamız gerektiği anlamına geliyor. Belirsizlikten kaçışımız nedeniyle egolarımız bizi; güvensizlik, suçlama, bölünme ve kendini koruma alanlarına çekmeye hazır.
Oysa ulusal sınırları aşmak, birbirimize yardım etmek ve hepimizin parçası olduğu tek bir aile olduğumuzu fark etmek için kendimize fırsat tanıyabiliriz. Hayatın süreklileşen belirsizlikleri her şeyin kasvetli ve neredeyse umutsuz görünmesine neden olabilir; ama ona daha derinlemesine bakarsanız, onun doğasının boşluklar yarattığını, dönüşüm için derin şansların ve fırsatların sürekli çiçek açtığı alanlar sağladığını göreceksiniz ancak bu süreç sadece fark ederek yaratılabilir.
Her şey sürekli olarak değişir ve bu da her şeyin belirsiz olacağı anlamına gelir. Korkutucu ancak kaçınılmaz olandan kendimizi uzak tutarak sadece yaşam kalitemizi daha da kötüleştirmiş oluruz. Ve eğer belirsizlik gerçekse, meditasyon bu belirsizlikle rahatlıkla baş başa kalabilmek için uygulanabilecek en güzel yöntemdir. Dolayısıyla, belirsizlik korkusu söz konusu olduğunda, onu yargılamayın, sadece gözlemleyin. Yaşadığınız duygularla daha fazla özdeşleşmeyin. Korkuyu “Hemen kaçmalıyım çünkü korkuyorum” olarak görmek yerine, “Korkuyu yaşıyorum” olarak düşünün. Kendinizle duygularınız arasındaki o küçük ayrışmayı yaratın çünkü siz duygularınız değilsiniz.
Su gibi olun. Suyun anında her şeye nasıl adapte olduğunu bir düşünün çünkü “SU” uyum sağlama bilgeliğinin nihai ifadesidir. O her şeye adapte olabilir ve her şeyi değiştirme gücüne sahiptir. Nehir şeklindeki su bir kanyonun içinden akar ve akması için gereken yol ne olursa olsun ona uyum sağlar ancak zamanla bu yolu kendisine göre şekillendiren şey de yine o sudur. Yani, onun gücü, uyarlanabilirliğinde bulunur. Bizler de bu şekilde yaşayabiliriz, su gibi olabiliriz. Çevremizdeki koşullara uyum sağlayabilir ve aynı zamanda bu koşulları şekillendirebiliriz.
Gerçekleri ne kadar erken kabul edebilirsek ve onlarla birlikte kalabilirsek; akışa devam edebilir ve belirsizliği; yaşam sanatının stratejik bir parçası olarak kullanabiliriz. Bu akışkan sanatın tüm amacı hiçbir şey bilmediğinin farkında olmandır. Bilme ihtiyacını bırakmanın yarattığı sessizlik, daha sonra kendi sezgilerinle temas kurmana olanak sağlar ve aslında kendi kalbinin sesinden daha net bir yön fikri alırsın.
Tony Robbins’in de dediği gibi “Hayatınızın kalitesi, herhangi bir belirsizlikle ne ölçüde rahatça başa çıkabileceğinizle doğru orantılıdır.”
Kaynaklar:
Beau Lotto-Thinking Through Uncertainy
Roxana Petrus- How to deal with uncertainty?
Christine Carter- Ways to cope with Uncertainty
Pema Chödrön, Comfortable with Uncertainty
David Nichtern- Embracing Uncertainty
Jonathan Pendall- Living with Uncertainty
Derek Beres- Buddhism in a time of Anxiety and Uncertainty
İlginizi çekebilir: Kırgınlık en çok size zarar verir: Yıkıcı duygularla baş etmenize yardımcı olacak 11 öneri