X

Beklentiye girmek ile yardım istemek aynı şey midir?

Her işini kendin yap olur mu? Kimseden bir şey bekleme. Kimsenin önceliği asla sen değilsin. Önce can, sonra canan çünkü! Ve sen ufak tefek şeyleri bile birilerine yüklediğinde kendinden eksiliyorsun. Ucu açık bir yol bırakıyorsun, bir musluk… Enerjinin bir kısmı usul usul akıyor o “beklediğin” yerden.

Bunun ne olduğu, ne kadar basit veya zor olduğu önemli değil; önemli olan senin, sana ait olan düşün bir ucunu da başkalarına veriyor olman. Orada kendini yeterli görmeme var, yardım istemeye çekinme var, başarısızlık korkusu var, yalnızlıktan kaçma var, var oğlu var…

Yardım istemek ile, beklentiye girmek farklı şeyler.
Yardım istemekte bir netlik hali var. Yardım isteyen ne için yardım istediğini spesifik olarak bilir. Şunu şuradan şuraya taşımama yardım eder misin?
Beklentiye girende ise “Şunun ucundan tutsana!” vardır.
Nereye kadar tutsun, tutup kaldırsın mı, senin için taşısın mı?
Tam olarak ne istiyorsun?
Beklentinin altındaki cümle ise tam olarak şudur: “Benim yerime sen yap.”

Bunu istediğimiz yere koyalım, her seferinde aynı yere çıkarız.
Almaktan kaçındığımız sorumluluklarımız bizi beklenti haline sokar. O sorumluluğu taşımanın o an için bize ağır geldiğini kabul etmiyor olduğumuzdan, birilerinin bize “yardım etmesini, bir ucundan tutmasını” isteriz. Bunu da nezaket, sevgi, önemsenmek, paylaşmak gibi sıfatlar ardından yaparız. Oysa derdimiz nettir, taşımak istemiyoruzdur!

Başarısız olmaktan korkuyoruzdur, yalnız olmadığımızdan emin olmak istiyoruzdur, sevgi ihtiyacımızı gidermek istiyoruzdur.
Beklentiye girerek, diğerlerinden bekleyerek aslında kendimize olan öfkemizi başka birine yöneltmiş oluruz. Beklentimize karşılık gelmediğinde -ki ne beklediğimiz net olmadığından karşılık bulması zor- beklentide olduğumuz kişi ya da kişilere kızarız. Onları sorumlu tutarız. Hem geç kalışımızdan, hem duyarsızlıktan, hem de değer görmemekten. Oysa tüm bunları kendimize yapıyoruzdur. Kendimize duyarsız, yaptığımıza değer vermeyen ve kendi kendini bekleyerek geç bırakan olarak…

Bu bir nevi, içimizdeki sorumluluk almak istemeyene olan öfkemizi dışarıya bölüştürmek, pay etmektir!
Kendi kendimizle yüzleşmekten, gerçeği görmekten kaçmaktır. Hatta bu gerçek “güzel” bir şey olsa da.
Sahiden kendi gücünü merak ediyor ve keşfetmek istiyorsan, kendini geliştirmek ve tüm yeteneklerine, hallerine hakim olmak istiyorsan, kendi sesini bulmak istiyorsan lütfen her işini kendin yap.

Bu “Asla yardım isteme” demek değil! Yardım istemek başka bir şey. Yardım, nerede, nasıl, hangi şartlarda belirlenerek yapılan bir kontrat gibidir. Orada karşılıklı açık bir anlaşma vardır. Dolayısıyla bu açıklık hali de bir sorumluluk almayı gerektirir. Neye ihtiyacın olduğunu belirleme, eksiklerinden veya ihtiyaçlarından kaçmama, karşılığını öğrenme ve ödeme gibi. Bu çok adildir, bu çok nettir.

İnsanın en zor kabul ettiği şeylerden birisi kendi yalnızlığı sanırım. Bu hayatta ne olursa olsun yalnız olduğu. Hepimiz her hayalimizde yalnızız. Onları gerçek kılacak olanlar da bizleriz. Yalnızlığın reddi, bizi başkalarına ve durumlara da bağımlı hale getiriyor. Onu reddetmeye çalışırken, sorumluluklarımız üzerinden beklentiye giriyoruz.

“Oraya giderken beni de alsınlar, yemek yerken beni de çağırsınlar, sofrayı toplarken iki tabak da o getirsin, hesabı o ödesin, şu kadar indirim yapsın, evde şu bitti, ben söylemeden alsın, yazılacakların bir kısmını da onlar yazsın, benim yerime de sorsun” gibi süper zararsız görünen ama hayatımızı minik iplerle bir durma haline bağlayan şeylerden bahsediyorum. Düşünülmek, fark edilmek ihtiyacı vardır altında hep. Evet, bazen sorumluluklarımız da ağır gelir ve yardıma ihtiyacımız olur ama birinden beklemeye ihtiyacımız yoktur.

Kimseden bir şey beklemediğinde, gerçek bir paylaşıma açılır yaşam sofraları. Tamlık halinin, ajandasızlığın yarattığı manyetik alan çoğalmayı, genişlemeyi mümkün kılar. Eksiklik hissi, eksikleri çağırırken, tamlık hissi solid enerjileri çağırır. Bolluk da buradan gelir. Senin kendine olan sakin güveninden, yaptığın işe olan hakimiyetinden, kendine olan hakimiyetinden…

Tüm beklenti musluklarını kapa şimdi, tüm su senin içsel havuzuna dolsun. İçin çağlarken, dışarıya bereketin taşsın ve yaşamın paylaşarak çoğalmaya açık olsun!

İlginizi çekebilir: Duygularınızı kucaklayın: Yaşama dahil olmak cesaret ister

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale