dummy

Beklemeyin, nitekim ne zamandır neyi bekliyordunuz ki?

olmak

“Sana aşığım” demek için, kaliteli beslenmek için, kendinizi sevmek için, istediğiniz insana dönüşmek için neyi bekliyorsunuz?

dummydummy

Kendinize neden bu hediyeyi hemen vermiyorsunuz?

Şimdi omuzlarınızı düşürün, yüzünüzün alışık olduğu gergin kasları bir gevşetin-şöyle bir gülümseme insin kulaklarınızın arkasına kadar ve güzel bir nefes çekin göğsünüzü kabarta kabarta.

Ve o anda düşünün, kim OLMAK istersiniz?

Kendini daha seksi hissetmek isteyen bekar bir anne? Spora daha çok gitmek isteyen bir iş adamı? Mutsuz olduğu ilişkisinde artık susmamayı tercih eden bir kız arkadaş?

Kim olamayı seçerseniz siz o olacaksınız hatta iyi/kötü haber: siz o’sunuz!

O halde beklemeyin, hemen şimdi olun. Evet, evet ayın 1’inde değil, pazartesi değil, yeni senede değil hemen şimdi!

Bahanelerinizi şimdiden duyar gibiyim, ama ben çok kiloluyum, ama yeterince param yok, ama kendime güvenmiyorum, ama hala ailemle yaşıyorum, ama sonsuzluk işareti….

dummydummy

Peki ya elinizdekileri ne çabuk unuttunuz?

Çok kilolusunuz AMA etrafınızda sağlıklı yaşamı SEÇEBİLECEĞİNİZ yemekler, teknikler, kitaplar ile dolu. Siz onlara bakan kişi OLMAYA karar verdiniz mi?

Çok paranız yok AMA etrafınız yeni iş kaynaklarıyla, her gün yerini alabileceğiniz boş pozisyonlarla, bunları araştırabilmeyi SEÇEBİLECEĞİNİZ teknolojiyle ve kaynaklarla dolu. Siz rahat bölgesinden çıkan kişi OLMAYA karar verdiniz mi?

Çok özgüvensiz hissediyorsunuz AMA artık özgüvenli olmayı SEÇTİĞİNİZİ gösterebileceğiniz yeni bir siz var. Siz ne istediğinize gerçekten karar verip, ona sahip çıkan kişi OLMAYA karar verdiniz mi?

Eğer dışarıya sürekli erteliyor, istiyor ve kurban rolünü oynuyorsanız, yaşamınız da sürekli ertelenmekle, istetmekle ve kurban hissetmekle size geri döner. Siz içeriye ne verirseniz dışarısı da o olur!

Önce değişmeniz lazım, evet üzgünüm bunu gelip sizin için hiçbir psikolog, yaşam koçu ya da dua yapamaz.

Ancak SİZ “ben gidiyorum!” derseniz, Allah yürü ya’ kulum der!

Bununla ilgili çok güzel bir kaç kitap okumuştum. Sen olmadan olmaz diyor kitapta. Önce olursun sonra sahip olursun. Yani bu ne demek, önce bereketli hissedeceksin ki zengin olasın, önce kendine saygı duyacaksın ki saygıdeğer olasın, önce güçlü olduğunu kabul edeceksin ki özgüvenli olasın.

Tabii ya demesi kolay dediğinizi de duyar gibiyim.

Evet demesi kolay zaten, yapması ZOR!…

Çünkü hala gelip kurtarılmayı bekliyorsunuz. Sizi sadece siz kurtarabilirsiniz, bunu hatırlayın!

Kendinizi boş yere korkuttuğunuz “ilüzyon” inançlarınızı yeteri kadar sarsabildiysem şimdi bu söylediklerimi pratiğe dökmek için birkaç teknik paylaşacağım.

Öncelikle OLmak için önce “ama”ları, parmanığınızı başkalarına doğrultup “onun yüzünden, bunun yüzünden” demeyi bırakın, kendi seçimlerimizin sorumluluğunu tamamen kabul edin.

İkinci olarak kendinizi artık dövmektense, sevmeyi öğrenin. İster aynaya bakıp her gün kendinize  olumlu cümleler söyleyin, ister kendinizi eleştirdiğiniz anların farkına varıp iç sesinizle (egonuzla) uzlaşmaya gidin, isterseniz de her gün kendinize çikolatalar çiçekler yollayın. Ancak ne olursa olsun kendinizi kabul etmeyi ve sevmeyi öğrenin- değişim zamanla gelecektir.

Son olarak ise şükredin. Elinizde her ne varsa şükredin. Ve yola ilk olarak bunlarla çıkın. Unutmayın ki dünyaca ünlü sporcular, şarkıcılar, politikacılar, işadamı/işkadınları daha bunların hiçbiri değilken yollarına başladılar. Her gün varolan şeylerinizi yüksek sesle sayın ve şükredin. Elinizde ne malzeme varsa önce onlarla birşeyler yoğurmaya çalışın. İnanın siz bunlarla mutlu olmayı seçtiğinizde, size geri dönüşü gani gani fazlasıyla olacaktır.

Hayat olmayı beklemekle değil, siz istediğiniz kişi OL’mayı seçtikten sonra başlar…

Hepinize bol OL’malı seneler dilerim…

Ceylin Atay: Ben babanesinin mutfağında serçe parmaktan ince sarma dolmalarla büyümüş, ananesinin patavatsızlığına, annesinin de kitap kurduluğuna hayran olan bir kızım. 31 Aralık’da doğmuş biri olarak yılbaşlarında "bak çocuğum senin doğum gününü tüm dünya kutluyor" diye kandırılarak bu yaşlara geldim. Fransızca eğitim aldıktan sonra “yok yarrabbi ben bu dilde üniversite müniversite okuyamam” diyip Amerika'ya kavimler gibi göçtüm. Gidiş o gidiş, dönmem 5 senemi aldı, 4 sene iletişim ve sosyoloji okudum. Daha sonra 1 sene yemek eğitimi alarak oradaki restoranlarda bilahare çalıştım. Döndüğümde elimde sadece 1 adet bavulum ve 25 koli yemek alet edevatım vardı. Buraya geldikten sonra şirketlere eğitimler düzenledim, firmalar için marka danışmanlığı yaptım akabinde de Burger Project’i açtık. Sonrasında, menü danışmanlığı, yemek editörlüğü, köşe yazarlığı derken değiştim ve geliştim... Tüm bu kısa zamana konsantre olmuş iş hayatımı bir başka yöne daha adayarak "Motivasyon Konuşmacısı" olmaya niyet ettim. Umarım kendinizle ve hayatınızla ilgili "gaza gelmek" istediğiniz her an, ağzınıza bir kaşık motivasyon çalabilir ve asıl gücünüzü size hatırlatabilirim. Sağlıcakla kalın.
İlgili Makale
whatsapp