X

Bekarlık sultanlık mı: Neden bazı insanlar yalnızken daha mutlu ve hayattan daha çok keyif alıyor?

Nostaljik bir girişle sizi biraz eskilere götürelim; Grup Laçin’in “Bu sene de bekar gezelim…” şarkısını hatırladınız mı? Ne kadar neşeli, kıpır kıpır bir şarkı değil mi? Peki ya insan hiç bekarlıktan, yalnız kalmaktan, ‘bu sene de’ eş bulamamaktan, partnersiz yaşamaktan bu kadar keyifle bahseder mi? Neden bahsetmesin ki, eskilerde kalmış artık o ‘evde kaldın, yaşın geçti, varsa eşin rahattır başın, yoksa eşin zordur işin…’ gibi söylemler…

Günümüzde bireylerin yaşam tarzları, mutluluk algıları ve bekarlığa, evliliğe, romantik ilişkilere karşı olan görüşleri oldukça çeşitli. Ve her geçen gün ‘bekarlık sultanlıktır’ diyenlerin ve bu tarafta kalmayı tercih edenlerin sayısı da hızla artıyor.

Sosyal bilimci, araştırmacı ve çok sevilen Single at Heart: The Power, Freedom, and Heart-Filling Joy of Single Life kitabının ünlü yazarı Dr. Bella DePaulo, insanların artık ilişkilere eskisi kadar sıcak bakmadığına ve dahası yalnız kalmayı tercih edenlerin hayatta çok daha mutlu olduğuna dikkat çekiyor. Demek ki artık atasözlerini değiştirmeye ‘yoksa eşin rahattır başın’ demeye başlayacağız Şaka bir yana, bilimsel araştırmalar da Dr. DePaulo’nun bu görüşünü destekliyor. Almanya’da yürütülen bir araştırma, artık çoğu insanın bir ilişki içerisinde olmak istemediğini, bekarlığı tercih ettiğini gösteriyor. Ve her beş kişiden biri ‘ilişki mi, teşekkürler, ben almayayım’ diyerek konuyu kapatmak istiyor.

Dr. Bella DePaulo, kendi yürüttüğü araştırmalar ve anketlerde de benzer sonuçlar elde ettiğini ve görüştüğü insanların genel olarak hayatlarının en mutlu dönemlerini bekarken geçirdiklerini anlattıklarını belirtiyor. Dahası, bir ilişki içerisinde olan kişilerinse daha sık yalnız kalmayı dilediklerini, bir ilişki içerisinde mutlu olsalar dahi yalnız kalmayı, tek başına yaşamanın hayalini kurduklarını paylaştıklarını anlatıyor.

Yaygın kanının bekar insanların mutsuz olduğu, hatta yaş aldıkça daha da mutsuzlaşacakları yönünde olduğunu belirten Bella DePaulo, gerçeklerin hiç de böyle olmadığını söylüyor. Ve hayatlarıyla barışık olan, kendini kucaklayabilen yetişkinlerin yaş aldıkça bekar hayatlarını daha da çok sevdiklerini belirtiyor, şunu da ekliyor: “Bekarlıktan kurtulmaya çalışmayan bekar insanlar, istedikleri hayatı yaşıyorlar ve bu durum giderek daha da iyiye gidiyor.”

İnsanlar neden bekar kalmak istiyor olabilir?

Peki, neden? Ne oldu da, nasıl oldu da ‘bekarlık sultanlıktır’ yeniden sahalara döndü? Bekar insanların daha mutlu olmasından mı ilişki içerisinde olan insanların daha mutsuz olmalarından mı? Niye bazı insanlar bekarken daha mutlu, daha doyumlu? Elbette ki pek çoğumuzun aklına gelecek ilk neden ilişkilerdeki sorunlar. Evet ama dahası da var. Gelin, insanların yalnız kalmayı tercih etmelerinin ardındaki olası nedenlere yakından bakalım:

  • Romantik ilişkilerdeki sorunlar: Bekarlık, sadece bir durum değil, aynı zamanda kişisel bir tercih ve yaşam tarzı seçimi. Ve bazı insanlar romantik ilişkilerdeki potansiyel sorunlardan kaçınmak için yalnız kalmayı tercih edebilir. Romantik ilişkilerde zaman zaman zorluklar ve çatışmalar yaşanabilir, iletişim sorunları, uyumsuz beklentiler ve güven eksikliği gibi faktörler, ilişkilerde stres yaratabilir. Bekarlık, bu tür sorunlardan uzak kalmak anlamına geldiği için insanlar ilişkilerden kaçınıyor olabilir.
  • Kişisel ihtiyaçlara odaklanma: Bir ilişki içerisinde olmayan bireyler, kendi ihtiyaçlarına odaklanma konusunda daha fazla esnekliğe sahip olabilirler. Kişisel gelişim, hobiler, kariyer hedefleri gibi bireysel amaçlara odaklanma şansı, içsel tatmini artırabilir ve dolayısıyla genel mutluluğu etkileyebilir. Elbette ki bir ilişki içerisinde olan insanlar için de kişisel ihtiyaçlara odaklanma önemli ve insanlar ilişki içerisindeyken de kendilerini geliştirme, hedeflerine ulaşma konusunda adımlar atabilir. Fakat, en başta da belirttiğimiz gibi bekar bireyler bu konuda daha fazla esnekliğe sahip olabilir.
  • Sosyal baskılardan kurtulma isteği: Özellikle içerisinde yaşadığımız Türk toplumunu düşünecek olursak, ilişkilerin üzerinde ciddi bir baskı olduğunu söyleyebiliriz. Uzun süren ilişkilerdeki evlilik baskısı, evli çiftlerin üzerindeki çocuk yapma baskısı, bir çocuğu olanlar için ikinci çocuk baskısı… Bu tür sosyal beklentilerden uzak durmak isteyen kimseler için ilişki içerisinde olmak son tercih olabilir. Çünkü, bekar bir yaşam daha özgür bir yaşam tarzına sahip olmalarına imkan tanıyabilir.

  • Özgürlük ve bağımsızlık hissi: Bazı insanlar, kendi başlarına yaşamaktan ve kendi ihtiyaçlarını karşılamaktan büyük bir tatmin duyarlar. Bekar hayat, kişisel bağımsızlık ve kendi kendine yetme duygusunu kuvvetlendirebilir, bu da bireyin genel mutluluğunu etkileyebilir. Daha özgür, daha bağımsız ve kendi kurallarına, beklentilerine göre yaşamak isteyen bireyler bir ilişki içerisinde olmayı tercih etmeyebilir.
  • Daha esnek ilişki dinamikleri: Bekar olanlar, ilişki dinamiklerini kendi istekleri doğrultusunda yönetme lüksüne daha fazla sahipler. Herhangi bir bağlılık olmadan, ilişkilerini istedikleri gibi şekillendirebilir ve değiştirebilirler. Bu esneklik, duygusal refahlarını artırabilir, bu da genel olarak daha doyumlu ve mutlu kalmalarına destek olabilir.

Kısacası bekarlık dönemleri, bireylerin kendilerini keşfettikleri, bağımsızlık duygularını güçlendirdikleri ve kendi başlarına yaşamın tadını çıkardıkları önemli bir evre sunabilir. Ancak, bir ilişki içerisinde olmanın da kendine özgü bir dizi olumlu yanı olduğunu belirtmeden geçmemek önemli. İki kişi arasında kurulan bağ, paylaşılan anılar, destek sistemi ve birlikte büyüme fırsatı, romantik ilişkilerin sunduğu değerli unsurlardan sadece birkaçı…

Sonuç olarak herkesin mutluluk tanımı, yaşam tarzı, hayattan beklentileri farklıdır ve bekar kalmak ya da bir ilişki içerisinde olmak tamamen bireyin özgür iradesine ve kendi kararına bağlıdır.

İlişkiler hakkında daha fazla yazı okumak istiyorsanız Pleasure Up kategorimizi ziyaret edebilirsiniz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale