Binlerce yıl önce, özellikle Çin, Mısır, Hindistan, Güney Amerika’daki medeniyetler tarafından insan bedenindeki hastalıklar bitkilerle, doğal şifa yöntemleriyle tedavi edilmekteydi. 19. yüzyılda Avrupa ve Amerika kaynaklı gelişmeye başlayan modern tıp, insan bedenini zihninden ve ruhundan ayrı, bedenin verdiği semptomlara bakarak tedavi etmeye yöneldi. Modern tıp ile birlikte bugün savaş sanayinden sonra dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan ilaç sektörü doğdu.
Bir yandan gelişen modern tıpla birlikte eskiden tedavi edilemeyen pek çok hastalığa çare bulunurken, diğer yandan da sanayi devrimiyle değişen ekoloji, beslenme ve yaşam alışkanlıkları, başta diyabet ve kanser olmak üzere pek çok hastalık toplumun büyük kısmını tehdit eder hale geldi.
Modern tıp, yoga ve meditasyonun anlamaya başlıyor
21. yüzyılı yaşadığımız bugünlerde kanıta dayalı modern tıp, öncesinde burun kıvırdığı, dikkate almadığı doğal şifa terapilerini yavaş yavaş anlamaya ve uygulamalarına entegre etmeye başladı. 1990’larda gelişmeye başlayan fonksiyonel manyetik rezonans ( FMRI) ve diğer görüntüleme sistemleriyle insan beynini, vücudunu daha önce hiç görmediği şekilde incelemeye başlayan tıp dünyası, özellikle son yıllarda meditasyon, yoga gibi zihinsel ve bedensel egzersizlerin değerini anlamaya başladı.
Zihin ve beden, ayrılmaz bir bütün. Zihnimizde olan biten her şeyin bedenimizde bir yansıması var. En basit örneği; stresli bir anda vücudun kasılması, üzüntünün midenize, sıkıntının göğsünüzde bir daralma, baskı hissine sebep olması gibi. Yaşam boyu edindiğimiz tüm deneyimler, zihnimizdeki algı şemalarını oluşturduğu gibi bir yandan da deneyimlerle ilişkili hislerimiz bedenimizde hücresel düzeyde depolanmaktadır.
Gerek psikolojik gerekse fiziksel pek çok rahatsızlığın kaynağı da işte geçmişten bu yana gelen, bedende birikmiş duygusal travmalardır. En etkili çözümlerden birisi ise meditatif bedensel terapidir.
Uzun yıllardır yoga ve meditasyon eğitmenliği yapan, psikoloji alanında aldığı akademik eğitim sayesinde geliştirdiği bedensel terapilerle kişilerin yaşadığı fiziksel ya da duygusal sorunlara çözüm sunan Azize Şahin, yaptığı uygulamaları şu şekilde açıklıyor:
“ Bedensel duyumları izleme ve meditasyon temelli yapılan seanslarda, danışanın sorunlarına yanıtın dışardan çok içerden geldiğini deneyimletmeyi öğretmek esas amaçtır. Danışanın kişisel durumuna göre süreç ortalama 8 ile 10 seans sürer. Klasik psikoterapiden farklı olarak, danışman ve danışan arasında karşılıklı konuşma, seansın sadece bir bölümünü oluşturur. Danışanın ihtiyacına göre seansın geri kalanı, meditasyon, basit yoga pozları, meditatif dans ve serbest hareketlerle şekillenir. Danışan, günlük hayatında kullanabileceği pratik teknikleri, deneyimler ve seansların sonunda kendi kendine çalışmayı öğrenir.”
Her türlü terapide amaç, kişiye farkındalık kazandırmak ve hayat boyu kimseye bağımlı olmadan kullanabileceği, kendini iyileştirebileceği araçlarla tanıştırmaktır. Sonuç elbette kişinin motivasyonu ve bu uygulamalara ne kadar emek verdiğiyle doğru orantılıdır. Bedensel terapiyle ilgili detaylı bilgiye www.bedenselterapi.org dan ulaşabilirsiniz.
İlginizi çekebilecek diğer yazılar: