Sıradan bir iş günümüzü hayal edelim, belki sabah kahvaltı etmeye bile özen göstermiyoruz. Sadece bir bardak kahve ile kahvaltıyı geçiştiriyoruz. Peşi sıra toplantılardan sonra, öğle saatleri yaklaşırken inanılmaz bir açlık çalıyor kapımızı. Bir bakmışız elimizin altındaki sağlıksız atıştırmalara saldırıyoruz.
Sonra öğle yemeği, ne yediğimizi daha çok birlikte yemeğe çıktığımız iş arkadaşları şekillendiriyor, sıcak yaz günlerine rağmen farkında olmadan kızartma ve ağır et yemeklerine devam ediyoruz. Bu arada saatler boyunca aynı sandalyede bilgisayar karşısında çakılı olmayı henüz saymadım. Ara öğün mü dediniz; eğer öğleden sonra zaman olursa sağlıksız atıştırmalıklara kaldığı yerden devam etmeyi tercih ediyoruz. Akşam yemeğinde ise, eğer öğlen öğününü toplantı yoğunluğundan atlamış isek, muhakkak büyük bir porsiyon yiyoruz ve saate de dikkat etmiyoruz.
Maalesef bu düzen, haftanın en az 5 günü yani bir haftamızın yüzde 70’ini kaplayan kocaman 5 gün boyunca devam ediyor.
Bu sağlıksız gidişatı değiştirmek için ne yapabiliriz?
Yoga felsefesi, işte tam burada yine bizlere yol gösterebiliyor. Yoga hali; ‘bütünlük’, ‘birlik’ veya ‘tamlık’ halidir. Bu felsefede kişinin beslenmesi, yani vücuda alınan tüm besinler yüksek önem taşımaktadır. Çünkü kişi bu besinler ile bütünleşmekte ve bedeni besinlerden güç almaktadır. İş yerinizde günlük beslenmenizde uygulayabileceğiniz ve vazgeçemeyeceğiniz yoga felsefesinin temellerine dayanan yogik beslenme önerilerini sizler için sunuyorum.
Taze meyve ve sebzeleri ve işlem görmemiş besinleri tercih edin
Besinlerinizde saflığı arayın ve güneş enerjisini işlem görmeden direkt olarak depolayan besinleri tercih edin. Yogik beslenmenin temelini, güneş enerjisini direkt olarak alabilen yeşil sebze ve meyveler oluşturmaktadır. Özellikle işlem görmemiş yani mümkün olduğunca çiğ olarak tüketmeniz önerilen bu besinlerle, gezegenin enerji kaynağı güneşin enerjisini hiçbir işlem görmeden vücudunuza alabilmeniz mümkün olmaktadır. Dolayısıyla bu besinleri tükettiğinizde, daha enerjik ve zinde hissedebilirsiniz.
Sadece gün içerisinde toplantı aralarınızda tükettiğiniz sağlıksız atıştırmalıklar yerine tercih edeceğiniz taze yeşil elma, maydanoz, marul veya salatalık ile yogik beslenmeye ilk adımınızı atabilirsiniz.
Zarar görmüş ve toksik madde içeren besinlerden uzak durun
Zarar vermeme, yoga felsefesinin en önemli unsurlarından olduğu gibi yogik beslenme anlayışına da yansımıştır. Bu açıdan özellikle hayvanlara zarar vererek elde edilmiş et ürünleri, örneğin günümüz koşullarında tavuk çiftliklerinde doğaya göre çok daha sanayi işlemine maruz kalarak büyütülen tavuklardan elde edilen etler veya büyükbaş hayvan kesim çiftliklerinde zarar vermeme koşullarını sağlamayan kesim yöntemleri ile elde edilmiş kırmızı et ürünleri ile av yasağı delinerek uygun olmayan metodlar ile yakalanmış deniz ürünleri yogik beslenme için özellikle dikkat etmeniz gereken unsurlardır. Bu unsurlar, özellikle vücuda alınacak olan etin getireceği ve hayvana zarar verilmesi nedeniyle ete işlemiş olan stres, acı, zehir veya toksik maddelerin vücuda verebileceği olası kötü etkilerden korunmak için gereklidir.
Özellikle günün en önemli öğünlerinden olan öğle yemeklerinizde, sırf ofisinize yakın olduğu veya arkadaşlarınızın isteğiyle tercih etmek durumunda kaldığınız restoranlarda kırmızı et, tavuk ve balık gibi besinlerin nasıl elde edilmiş oldukları konusunda daha dikkatli davranmanız bu etkilerden korunmanızda ve beslenmenizi saflaştırmanızda önemli bir etkiye sahip olacaktır.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın.