X

Bedenin sesi sana ne söylüyor?

“Ruhsal açıdan acı çekmiyorum, sadece fiziksel olarak hastayım” diyen bir danışan…

Bedeni ruhsallığın dışında anlamaya çalışıp yorumlamak, ruhsallığı da beden olmadan anlamlı kılmak mümkün değildir. Beden, daima duyulmak, göremediklerinizi dile getirmek ister, sustuğu zaman da, acılar, ağrılar ya da döküntüler yolu ile konuştuğu zaman aslında onu anlamlandırmamızı ister.

Peki biz nasıl oluyor da ruhsal acımızı fark edemiyoruz? Başka bir ifadeyle bedenin ızdırabı kaynağını nereden alıyor?

Erken çocukluk döneminde yaşanılan kayıplar, duygusal yoksunluk, ailenizin onayını almak için bazı istek ve arzularınızdan vazgeçmeniz gerektiğinin size aktarılması, ebeveynlerinizin sevgisini koşullu olarak hissedebiliyor olmanız, onları asla hayal kırıklığına uğratmayacak kadar sadık olmanız gerektiği inancı, öfke, acı, üzüntü gibi olumsuz duyguların ifadesinin mümkün olmadığı bir ortamda büyümek, çocuğun bu duygularını kapsayacak, onu sakinleştirecek duygusal kapasiteye sahip bir annenin yokluğu ve bu nedenle çocuğun rahatsızlık veren hislerinden kurtulmak için başa çıkma yöntemi olarak geliştirdiği ‘inkarın’ öğrenildiği, ayrıca olumlu ya da olumsuz duyguların aile tarafından değer görmemesi nedeniyle duygularını ifade etmenin önemsizleşmesi, böylelikle onların bastırıldığı ve fark edilemeyen bir hale dönüşmesi…

Tüm bu yaşantıların izleri birer kişilik özelliği olarak benliğinize katılmaktadır.

Bir yetişkine dönüşüldüğü yıllarda ise, yine aynı şekilde “o kadar hassas olma”, “duygularını dinlemek yanıltır” gibi cümlelerin çokça duyulduğu, akılcılığın bu yolla yüceltilmeye çalışıldığı bir sosyokültürel toplumda var olmanın ve içinde ifade edemediğin öfkeyi biriktirmenin bazı hastalıklara yakalanma riskini arttırarak bedeninizin çığlıkları olarak görünür ve somut bir hal aldığını biliyor muydunuz?

Küçüklüğünde, ailesi ile çatışan istekleri yüzünden sorun yaşamamak ya da onların onayını alabilmek adına vazgeçmeyi öğrenen kişinin, yetişkin bir birey olduğunda da kendi arzu ve isteklerini göremeyen, partneri ya da çocukları için kendi hayatından vazgeçebilen kişilere dönüşmesi oldukça sık rastlanmaktadır. Hatta birçok danışan kendi istediği türde bir hayatı şekillendirmeye çalışırken başkalarını hayal kırıklığına uğrattığını düşünerek yaşadığı suçluluk ve kendini bencil hissetme gibi onları zorlayan bu duyguları terapiye taşır.

Dr. Gabor Mate; kanser, ALS, ülser, reflü, bağırsak hastalıkları, kronik yorgunluk, fibromiyalji, migren, cilt rahatsızlıklarının büyük bir kısmı, otoimmün hastalıklar gibi rahatsızlıklar ile boğuşan hastaların hemen hepsinin yaşamlarının önemli bir bölümünde ‘hayır’ demeyi öğrenmemiş kişiler olduğunu, temelde yatan duygusal baskının ise hepsinde var olduğunu söylemektedir.

Burada karşımıza çıkan hastalığa yakalanmış kişilerin önemli ortak özellikleri ise:

  • Başa çıkma stratejisi olarak bastırmanın kullanılması,
  • Duygusal kapasitenin yetersizliği,
  • Onaylanmak için kendi istek ve ihtiyaçlarından vazgeçmek,
  • Hayır diyememek, sınır koymada zorluk, aşırı kontrolcülük, mükemmeliyetçilik,
  • Hayatı hissettiğin deneyimlerle yaşamak yerine kalıp yargılar aracılığı ile deneyimlemeye çalışma,
  • Başkalarından yardım isteyememek ve aşırı yük sırtlanmak, güçlü görünme çabası,
  • Duyguların inkarıdır.

Bu bağlamda en basit anlatımla duygular; bağışıklık sistemimizi, hormonlarımızı, stres düzeyimizi etkiler. Hormon üretimi de psikolojik stres ile bir etkileşim içerisindedir.
ABD Ulusal Kanser Entitüsü’nde (1985) yapılan araştırmalar, hormonların kanser tümörlerinin tetikleyicisi ya da engelleyicisi olduğunu göstermektedir ki, “öfke gibi güçlü duyguların bastırılması, maruz kalınan psikolojik stresi genişlettiğinden kanser riskini de haliyle arttırmaktadır” denilmektedir.

Bundan dolayıdır ki; hayatında doğru beslenme alışkanlıklarına sahip, alkol ve sigara gibi maddeler kullanmayan, hatta düzenli spor yapan bireylerin kanser ya da diğer otoimmün hastalıklara yakalanması sadece genetik yatkınlıkla açıklanamamaktadır.

Hayatta mutsuz hissettiğin anlarda onu geçiştirip, görmezden gelmek yerine ya da hemen kendini başka bir şey ile oyalamaya çalışmak yerine biraz bu duygu ile kalıp “Ya, evet bir süredir kendimi iyi hissetmiyorum, birçok şeyi doğru yaptığımı düşünüyorum aslında ama eksiğini hissettiğim ne o halde?” gibi bir soruyu kendine yöneltip üzerinde biraz düşünmek, hissettiğin öfkeyi sağlıklı bir biçimde ifade edebilmenin yolları üzerine çalışmak, hayatta acı, üzüntü ve ölümden kaçamayacağınızı kabul edip bu zorlayıcı durumlarla ilgili tutumlarınızı ve ilişki biçimlerinizi gözden geçirip yapabileceklerinizin keşfine varmak, hayatının sana ait olduğu bilinci ile sana ait anlamlar ve hedefler yaratmak…

Söylemesi kolay ama belki de yapabilmek için çaba isteyen bu bakış açısını geliştirmediğin, önce kendin iyi hissetmediğin takdirde unutma ki bu eksiği bedenin sana farklı yollarla göstermeye devam edecektir. Kendine gölge ettiğin için göremediklerine ışık tutar beden…

İlginizi çekebilir: Zamana ayak uydurmaya çalışırken unuttuğumuz bir ben var

Aslı Songün: Haliç Üniversitesi Psikoloji Bölümü 2003 yılı mezunuyum. Aynı üniversitede yaptığım Psikoloji yüksek lisansını “Çocukların Sahip Oldukları Denetim Odağının, Algıladıkları Ebeveyn Çatışması İle İlişkisi” konulu tezimi tamamlayarak uzmanlık derecemi almış bulunmaktayım. 2005 yılı itibari ile çeşitli sağlık ve eğitim kuruluşlarında görev aldım. Sağlık alanındaki stajımı Balıklı Rum Hastanesi Anatolya Kliniklerinde gerçekleştirdim. Projektif Testler Derneğinden Rorschah, T.A.T testleri eğitimini aldım. Çocuk gelişim testleri eğitimini tamamladım. 2019 yılında Mindfulness Institute’de Mindfulness tabanlı stres azaltma eğitimi (MBSR) programına katıldım. Konuyla ilgili çalışmalarım devam etmektedir. İstanbul Psikanaliz Derneği’ne bağlı olarak Psikanaliz eğitimim sürmektedir. 2013 yılından beri Nişantaşı’ında eğitim veren United Kids Academy'nin kurucu ortağı olarak çocuklarla birlikte çalışmaya devam etmekteyim. Ayrıca özel bir klinikte danışan görmekteyim.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale