Kendinizi fiziksel açıdan iyi hissettiğiniz ama aynı seviyede zihinsel iyiliğe ulaşamadığınız veya tam tersinin geçerli olduğu zamanlara bütünsel bir bakış açısıyla yaklaşabilir misiniz? Ne yazık ki, bu soruya neredeyse herkesin olumsuz bir cevap vereceğini tahmin edebiliyoruz. Bedensel sağlığın duygusal ve psikolojik iyilikle birleşmediği anlarda hem bedenimizde hem de ruh halimizde derin bir değişiklik yaşanıyor. Travmalar da bu derinliğin tam ortasında yer alıyor. Yaşadığımız travmalar, duygu ve düşünce dünyamızı etkileyerek mental sağlığımıza zarar veriyor. Bu ciddi sarsıntılar, aynı zamanda bedenlerimizde de izler bırakıyor. Bu yazımızda, beden ve travma arasındaki karmaşık ilişkiyi keşfederken travma izlerine sahip bedenlerin nasıl rahatlatılabileceğini inceliyoruz.
Travma nedir?
Travmaların insan bedenini nasıl etkilediğine odaklanmadan önce, travma kavramını biraz açmak istiyoruz. Beklenmeyen bir şekilde bizleri duygusal ve fiziksel açıdan yaralayan her duruma/olaya travma deniyor. Doğal afet, fiziksel şiddet, cinsel istismar, terk edilme, ayrılma, ölüm, hastalıklar ve savaş gibi olaylar en bilindik travma örnekleri olarak karşımıza çıkıyor.
Herhangi bir travmayla karşı karşıya kalan pek çok insan, ne yapması gerektiğini kestiremeyerek büyük bir şaşkınlık geliştiriyor. Bu sırada, sinir sistemi karşısındaki durumla mücadele etmeye başlıyor. Travmayı bir tehlike olarak algılayan böbrek üstü bezleri stres hormonu salgılıyor. İç organların travmaya karşı hareketlenmesi sonucunda beden dediğimiz vücudun gözle görülür kısmı da travmadan etkileniyor. Şimdi, travmaların insan bedenini nasıl etkilediğini açıklayarak beden-travma ilişkisine odaklanıyoruz.
Travmalar, bedeni nasıl etkiler?
Sinir sistemi ve salgı bezleri gibi çeşitli kısımların travmalara karşı verdiği tepkiler, bedenin de uyarılmasını sağlıyor. Bu uyarılma esnasında, kalp atış hızı artıyor ve baş dönmesi veya terleme gibi fizyolojik belirtiler açığa çıkabiliyor. Ayrıca, bayılma, titreme, nefes alışverişinin hızlanması ve mide bulantısı gibi durumlar da gerçekleşebiliyor. Bu durumların gündelik hayatı negatif bir şekilde etkileyişi onların gerçekleşmemesi gerektiği izleniminin gelişmesine yol açabiliyor. Bu noktada, bu fizyolojik belirtilerin çok doğal olduğunu, hatta bu durumların gerçekleşmemesinin travma etkisinden çıkmayı zorlaştırdığını belirtmek istiyoruz.
Travmalar, ‘savaş-kaç-don’ olarak bilinen mekanizmanın devreye girmesine yol açıyor. Bu tepki, vücudun herhangi bir tehdidi algıladığı zaman verdiği en doğal yanıt olarak biliniyor; bazı insanlar travmaya savaş açarken bazıları travmayı hatırlatan her şeyden uzaklaşmaya çalışıyor. Bazı bireylerin de travma karşısında şoka girerek herhangi bir tepki veremediği gözlemlenebiliyor. Uzmanlar, donma tepkisinden çıkamayan bireylerin travma sonrası stres bozukluğu geliştirmeye daha yatkın olduğunu vurguluyor. Savaş-kaç-don mekanizması, bireysel özelliklere bağlı olduğu gibi travmanın ne olduğuna veya yoğunluğuna göre de değişiklik gösterebiliyor.
Savaş-kaç-don mekanizması sonucunda insanların bedenlerinde travmatik izler açılabiliyor. Vücudun belirli bölgelerinde hissedilen düzenli ağrılar ve uykusuzluk bu izlerin başında yer alıyor. Yaşama isteğinin azalması, keyifsizlik, çeşitli psikolojik rahatsızlıklar, aşırı öfkelenme, kaygılar ve davranış problemleri de somut izlerin arkasında bulunuyor. Bu izlerin çözüme kavuşturulmaması durumunda iş hayatından özel hayata kadar her şey etkilenebiliyor. Bunun için de genellikle bir uzman öncülüğünde yürütülen somatik deneyimleme gibi yöntemler tercih ediliyor. Uzmanların önerdiği tedavilere ek olarak, çeşitli bireysel yöntemlerle de travmatik bedenler güçlendirilebiliyor.
Travmatik bedeni rahatlatma yöntemleri
Şimdi, travmatik bedenlerin iyileştirilmesine yardımcı olacak üç tane egzersizden bahsetmek istiyoruz. Gerginlik ve travma salınımı egzersizleri veya kısaca TRE olarak bilinen ilk egzersiz türü, stresin ve travmanın vücutta biriktirdiği gerginliği boşaltmaya odaklanıyor. Bu egzersizde titreme ve sallanma gibi doğal vücut tepkileri kullanılıyor. TRE esnasında ilk olarak belirli kas grupları kasılıyor ve daha sonra titremeyle ve sallanmayla vücut serbest bırakılarak gerilim azaltılıyor.
İkinci egzersiz türü olan progresif kas gevşetme egzersizleri (PKG), kas gerginliğinin keşfedilmesine ve bu gerginliğin serbest bırakılmasına yardımcı oluyor. Bu teknik esnasında belirli kas grupları bilinçli bir şekilde kasılıyor ve daha sonra bu kaslar gevşetiliyor. Bu sayede, hem gevşeme hissiyatı yükseltiliyor hem vücut bilinci geliştiriliyor hem de stres azaltılıyor.
Beden tarama egzersizleri de travmatik vücutları rahatlatmak için sık sık tercih edilen egzersiz türleri arasında bulunuyor. Bu egzersiz esnasında birey vücudundaki duyumları fark ediyor ve vücut bilincini artırıyor. Bir nevi meditasyon olan beden tarama egzersizleri, bireyin vücudundaki farklı bölgeleri zihniyle taramasını sağlıyor. Bu tarama sonucunda da birey vücudunun her bölgesindeki farklı hislere dikkatini verebiliyor. Bu egzersizin temel amacı, vücudun hangi bölgelerinde gerginlik olduğunu anlayarak hem bu bölgeleri hem de zihni rahatlatmak.
Eğer bedeninizin beklenmedik tepkiler vermesine yol açan bir durumla karşılaştıysanız yukarıdaki teknikleri uygulayarak hem bedeninizi hem de ruhunuzu sakinleştirebilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Travma terapisi nedir, hangi durumlar için kullanılır?