X

Bazılarımız için çatışmaya girmek neden bu kadar zor?

Bazılarımız için çatışmaya girmek neden bu kadar zor?

Bu soruyu bir süredir kendi içimde sorguluyorum, çünkü ben de genelde çatışmadan kaçmaya çalışan biriyim. Zorlu konuşmalar yapmanın düşüncesi bile karnımı ağrıtabilir. Kendimle çalıştıkça, bunun birden fazla kökeni olduğunu gözlemledim. Bu yazıda bunlardan ve kendi dönüşüm sürecimden bahsedeceğim.

Öncelikli olarak karakter yapım ve onunla bağlantılı olarak sinir sistemim; orta yolu bulmaya, uyum sağlamaya ve herkesle iyi geçinmeye yönelik programlanmış. Daha önce burada “fawn” (memnun edicilik) tepkisi hakkında bir yazı paylaşmıştım. Bu tepki, sinir sistemimizin savaş, kaç ve don tepkileri gibi hayatta kalma mekanizmalarından biri. Küçük yaşlarda, kendimizi tehdit altında hissettiğimizde çevremizdekilere uyum sağlamanın ve onları memnun etmenin işe yaradığını fark etmiş olabiliriz. Duygularımızı, özellikle de öfkemizi ifade etmek bize güvenli gelmemiş olabilir. Benzer davranışları ebeveynlerimizde de gözlemlemiş olabiliriz.

Ve bu öğrenim, yetişkinlikte dönemimizde de devam eder. Bu kalıbın dışına çıktığımızda, sadece zihnimiz değil bedenimiz de tepki gösterir. Çünkü sinir sistemimiz, bu durumu, hayatımızı gerçek anlamda tehdit eden bir olaymış gibi algılıyor. Bu yüzden rasyonel olarak ne yapılması gerektiğine ikna olmuş olsak da bedenimizdeki korku ve anksiyete halini hafifletmek zaman alabilir. Hayli duyarlı bir kişi olmak, bu hassasiyeti artırabilir.

Beni zorlayan şeylerden bir diğeri, kusurluluk şemam. Hani bazı insanlar suçu genelde başkalarına atmaya meyilli olup, kendilerinin pek farkında değildirler. Gözlerine adeta bir perde inmiş gibidir. İşte kusurluluk şeması, bende bunun tam tersi olarak çalışıyor. Ben de muhtemelen kendime fazla odaklıyım 🙂 İlk tepkim genelde suçu/hatayı kendi içimde aramak. Dolayısıyla, karşı tarafı uyarmaktan önce sorumluluğu kendi üstüme alıp, kendi davranışlarımı düzeltme eğilimindeyim. Biriyle bir sorun yaşadığımda “Bu insanı ben yönetemedim, ben daha akıllıca yaklaşabilirim, daha olgun ve anlayışlı olabilirim.” gibi cümleler zihnimde dolaşır. Bu bir noktaya kadar olumlu bir özellik olsa da her şeyde olduğu gibi fazlası zarar vermeye başlıyor. Kendime haksızlık yapmaya başlıyorum.

Bir de hazır cevap biri değilim. Bu da muhtemelen içe dönük olmanın getirdiği bir özellik. Çalışmalar gösteriyor ki içe dönük kişilerin prefrontal korteksi daha kalın olduğu için, tepki vermeden önce daha derin ve kompleks düşünme eğilimindeler. Daha ince bir korteks yapısına sahip dışa dönükler ise hızlı tepkiler vermeye daha yatkınlar. Tam da bu sebeple, derin sohbetler ve çıkarımlar yapmakta oldukça iyi olmakla birlikte bazen bir konuşma içindeki bir imayı ya da manipülasyon çabasını fark etmem zaman alıyor -özellikle de çok yakın olmadığım kişilerle olan diyaloglarımda-. Hatta genelde 2-3 gün sonra dank ediyor. Bu sebeple tepkimi, olayın gerçekleştiği anda ortaya koymakta zorlanıyorum.

Dolayısıyla, böyle bir baza sahip bir kişinin bir kitap okuyup ya da ilham verici bir konuşma dinleyip birden rahat bir şekilde çatışmaya girebilmesi pek mümkün olmayabilir. Küçük adımlarla başlayıp zamanla gelişen, sadece zihni değil bedeni de dönüştürmeyi içine alan bir süreç. Fakat oldukça gerekli.

Gestalt Psikolojisi kutuplardan bahseder. Kutbun bir ucu; uyumlanma ve başkalarını memnun etme davranışıysa, diğer ucu da fazla çatışmacı ve hoşgörüsüz olmak olabilir. İlk üç bütünleşme diğeri ise farklılaşma ihtiyacımızdır. Dönüşmek için en çok ihtiyacımız olan yer, en rahatsız hissettiğimiz, kutbun diğer yüzüdür. Bu sebeple, karşımıza çıkan sınavlar bizi bulunduğumuz o üç noktalardan, ortalara, daha dengeli bir yere getirmeye çalışır. Bizi bu konularda zorlayan/kızdıran/sorun yaşatan kişiler bize bunu öğretmeye gelmiştir. Benim de son yıllarda iş yerinde, yakın çevremde ya da aile ilişkilerimde yaşadığım bazı sorunlar beni çatışmaya girmeye, zor konuşmalar yapmaya ve net (hatta biraz da sert) ‘hayır’ cevapları vermeye itti. Başlarda çok zorlanmış olsam da kendime sahip çıkabilmek hep çok iyi hissettirdi.

Şunu kabul etmeliyiz ki içinde bulunduğumuz düzende kibar, yumuşak ve empatik biri olmak çok değerli bir meziyet olmakla birlikte pek kolay değil. İnsanlar, bilinçli olarak farkında olmasalar da bu tarz kişilere güçlerinin yeteceğini düşünüp, onları kullanma, manipüle etme veya ezme eğiliminde oluyor. Ve çoğu zaman bu kişilere net bir şekilde hadlerini bildirmek gerekiyor. Bunu, kutbun diğer ucuna kaymadan, nazik ve ölçülü bir şekilde yapmak mümkün. Tabiİ bir yerden başlamayı ve pratik gerektiriyor.

Üstelik ifade edemediğimiz duygular önce enerji bedenimize etki edip, akabinde fiziksel bedenimizde hastalık olarak tezahür edebiliyor. Sindirim sorunları yaşamamın en önemli sebeplerinin bastırılmış öfke ve sindirilememiş deneyimler olduğunu artık biliyorum. Farkındalığım arttıkça, geçmişte sesimi yeterince çıkaramamış olduğum şeyler beni üzse de o dönemki bilincimle elimden gelenin o olduğunu biliyorum.

Gerekli çatışmalara girip, hakkımı savunabilmek ve kendi değerimi korkusuzca ifade edebilmek yıllar boyunca fawn tepkisinde yaşamış biri olarak, benim için yeni bir varoluş biçimi. Sinir sistemimi zorlasa da oluşan bu yeni tepkilerle birlikte ateşlenen yeni nöronların, zamanla yeni bir denge oluşturacağını biliyorum.

Eğer siz de benim gibiyseniz, küçük adımlarla başlayın. Bedeninizin ve sinir sisteminizin bu yeni tepkilere alışmasına zaman tanıyın. Kendinize karşı şefkatli ve sabırlı olun.

Sizi zorlayan bir diyalog öncesinde hazırlık yapıp, kendi kendinize bol bol pratik edin. Bu tarz konuşmaları, kendinizi iyi ve enerjik hissettiğiniz bir zamanda yapmaya çalışın.

Eğer çok yoğun hissettiriyorsa kendi kendinize yazın, çizin, koşun, bağırın. Gerektiğinde bir uzman eşliğinde, öfke ve benzeri bastırılmış duygularıyla çalışarak, bedeninizdeki sıkışıklığı rahatlatmaya çalışın. Dönüşüm sürecinize sadece zihinsel değil, ruhsal ve bedensel pratikleri de katın.

Herkes tarafından sevilmenin mümkün olmadığını ve zaman içinde bazı insanları kaybedebileceğinizi kabul edin. Gabor Mate’nin dediği gibi; “Hayır demeye başladığınızda, gerçek arkadaşlarınızın kim olduğunu öğreneceksiniz.”

Ben, dünyanın düzeni bazen ne kadar karanlık hissettirirse hissetsin iyiliğin gücüne inanan biriyim. Gandhi’nin belirttiği gibi dünyayı nazik ve şefkatli bir şekilde değiştirebileceğimize inanıyorum. Fakat bu iyilik hali, kendimize kötülük yapmayı gerektirmemeli. Çatışmaya girebilmek, ‘hayır’ diyebilmek ve net sınırlar çizebilmek; özünde önemli birer öz sevgi ve öz saygı pratiği.

İlginizi çekebilir: Yaralarımız ve ortak yolculuklarımız: Yeme bozukluklarından iyileşmek

Siri Kavita: 2018 yılında “kendi gerçeğimi” yaşamak üzere bir yolculuğa çıktım. Gerçi hayat boyu bu yolculuktaymışım da, bunu fark etmem 27 yılımı almış ve artık hızlanmanın zamanı gelmiş. En büyük destekçilerim Kundalini Yoga ve Gestalt öğretileriyle, kendimi değiştirmek için değil, tam tersi daha fazla “ben” olabilmek için yürümeye devam ediyorum. Hem kendimin hem de bu yoldaki diğer kahramanların yoluna ışık tutabilmek, yaralarımızı birlikte dönüştürebilmek için yazıyorum.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale