Duyguların normal işlevi, hayatta kalmamızla bağlantılı olan ve önem taşıyan deneyimleri hatırlamayı kolaylaştırmak için hafızamızı güçlendirmektir. Yani duygular deneyimlerimizi daha hatırda kalır hale getirmek için çalışan birer güçlendirici gibidirler. Hafıza oluşumunda bilginin kaydı, işlenmesi, depolanması ve geri çağrılması vardır. Duygular, hafıza oluşumunun tüm aşamalarını etkilerler. Bu aşamalar şöyle:
Dikkat
Dikkat hayatımız için en gerekli olan şeye odaklanmamıza yardımcı olur ve bir şeyin yeniliği ile bağlantılıdır. Hiçbir şey zihni sürprizler kadar odaklamaz. Örneğin bir sohbet hoşunuza gitse bile, aynı sohbeti ikinci kez yapmanız aynı etkiyi yaratamayacaktır. Duygusal yoğunluk sayesinde dikkatimiz bir kaç öne çıkan nesneye yönelir ve geri kalanları arka plana iter. Çok dar bir alana odaklanmak kısıtlı dikkat kapasitemizin maksimum verimle kullanılmasına yardımcı olacaktır.
Hafızanın konsolidasyonu
Edindiğimiz bilgilerin büyük kısmı unutulur ve asla uzun vadeli hafızaya girmez. Karmaşık bir problemi öğrendiğimizde, kısa süreli hafıza özgür kalır ve eylem otomatikleşir. Duygusal olarak yüklü olaylar, doğal şekilde oluşmuş olan olaylardan daha iyi hatırlanırlar. Örneğin ilk çocuğunuzun doğumu, travmatik bir olay gibi şeyleri asla unutmazsınız. Stres hormonları olan epinefrin ve kortizol, hafızayı iyileştirir ve konsolide ederler. Evrimsel olarak konuşmak gerekirse, tehlikeli durumları çok açık bir şekilde kendimize işleriz ve böylece onlardan gelecekte kaçınabiliriz.
İlginizi çekebilir: Renkler, beyin işlevlerini nasıl etkiler?
Hafızanın geri çağrılması
Kötü duygusal deneyimlerin anıları, fiziksel acıları içeren deneyimlerden bile daha uzun süre kalırlar. Kalem kılıçtan keskindir dedikleri gibi, sözcükler fiziksel hasardan daha fazla hasar verebilirler. Ayrıca bazı kanıtlara göre kötü duygular fiziksel acıdan daha kötü olabiliyorlar. İnsanların onlara ne yaptığınızı ve söylediğinizi unutmalarına karşın ne hissettirdiğinizi unutmamalarının sebebi de budur. Hatta bazı ağrı kesicilerin sadece fiziksel ağrılar değil, duygusal acılar üzerinde de etkili olabildikleri belirtiliyor.
Hafızanın tetiklenmesi
Geçmiş anılar genelde kişinin çevresi tarafından tetiklenirler. Bu tetiklenme, bilinçsiz bir şekilde davranışların aktif hale gelmesini imler. Araştırmalara göre kendine hakim olma üzerine düşünmesi istenen bireyler, kendini tatmin etme üzerine düşünmesi istenenlere göre daha gelecek odaklı sağlıklı atıştırmalık tercihlerinde bulunmuşlar. Bu durumda, uzun vadeli hafızada bulunan hedef oradan alınıyor ve kısa vadeli hafızaya aktarılıyor. Benzer şekilde insanlar kütüphanelerde otomatik olarak daha yumuşak konuşurlar.
Ruh hali hafızası
Mevcut duygusal durumumuz, benzer duygusal tona sahip olan deneyimlerin hatırlanmasına yol açar. Mutlu bir ruh halinde olduğumuzda, mutlu anıları ve onayları hatırlarız veya tam tersini de yaşayabiliriz. Çünkü ruh hali zihne farklı bağlantıları getirir. Kötü bir ruh halinde olmak kişinin negatif şeyleri düşünmesine yol açar.
İlginizi çekebilir: Zihnini aktif, hafızayı güçlü, beyni genç tutmanın yolları
Hafıza kaybı
Stres hafıza problemlerine yol açabilir ve örneğin yüksek baskı ortamlarında zihinsel bir boşalma yaşayabiliriz. Bu nedenle çok önemli bir sınavın stresi altında olmak, daha düşük not almaya sebep olabilir. Genel olarak anksiyete, bilişsel performansı ters U eğrisi şeklinde etkiler ve bu fenomene Yerkes-Dodson yasası adı verilir. Yani uyarım çok az olduğunda (sıkılganlık) veya çok fazla olduğunda (anksiyete ve korku) performans genelde düşer. Düşük uyarım durumunda zihin odaklanma yaşayamazken, fazla uyarım halinde ise odak o kadar dardır ki önemli bilgiler kaybedilebilirler. Optimum durum orta düzeyde uyarımdır.
Süre ihmali
Bir olayı hatırlamamız illa ki o olaydaki her bir anı hatırlamamız anlamına gelmez. Bunun yerine o anın genelde en iyi ve kötü noktalarını hatırlama eğilimimiz vardır ve deneyimin süresini görmezden geliriz. Bu nedenle kötü bir bitiş, bütün bir deneyimi mahvedebilir. Güzel bir yere tatile gittiğinizi düşünün, burada seyahatin keyifli olup olmadığını değerlendirmenizi sağlayacak çok fazla bilgi vardır. Bu nedenle süre ihmalini uygularsınız ve temel olarak en yakın ve en iyi anıları aklınıza getirirsiniz.
Sonuç olarak, öğrenmenin büyük kısmı duygusal öğrenme olarak kendini gösterir. Hafızamızı güçlendirmek için deneyimlerimize duygusal önemi olan nesneleri bağlamak faydalı olabilir.
Kaynak: psychologytoday
İlginizi çekebilir: Hafızayı geliştirmenin yolları