Bayram sofralarının tadını çıkarın: “Hayır” demek yerine porsiyon kontrolü
Bayram geliyor, tatilin uzun olması da tatil programlarının yapılmasına sebep oldu. Tatil programı yapanların da aklında hep aynı soru: “Tatilde diyetim bozulacak, ne yapacağım?” Bu sorular daha tatile başlamadan stres ve baskı yarattı birçoğunuzun üzerinde. Ancak size bir haberim var: Stres, tatlı yemekten daha çok etkiliyor bedeninizi.
Bu mekanizmayı açıklamak isterim… Vücudumuz stres altında olduğunda, hayatta kalabilmek için kaç-savaş mekanizmasını tetikleyecek bir hormon üretir: Kortizol. Bu, hayatta kalmamız için gerekli bir hormon. Bu hormonun bir de her şeyi tutma eğilimi var. Suyu, yağı… Bu sebeple siz eğer “Eyvah diyetim bozuldu, ne yapacağım?” diye düşünerek stres yaşarsanız, burada da kortizol salgılanacak. Çünkü kortizol salgılanması için hayati tehlike yaratan bir durumun oluşması gerekmiyor. Salgılanan bu hormon sebebiyle de vücudunuz kilonuzu da tutacak. Yani daha tatile çıkmadan kilo veremediğiniz bir sarmalın içine alacaksınız kendinizi.
Tam bu noktada, tatilde diyetinizin bozulmayacağına çünkü diyet dediğimizin aslında bedenimizin ihtiyacını karşılayacak bir beslenme alışkanlığı kazanmak olduğuna kendinizi ikna etmeniz gerekiyor. Sağlıklı beslenme alışkanlığının içinde kısıtlama, yasak yer almıyor. İhtiyacınız kadar yemek yer alıyor. Açlığınızı anlamak, keyifle yemek yemek ve tadını çıkarmak yer alıyor. Eğer siz kendinizi kısıtlayıp strese sokmazsanız, yediklerinizin keyfini ve tadını ala ala yerseniz ne oluyor, biliyor musunuz? Otomatik olarak doyduğunuz ya da ihtiyacınızı karşıladığınız noktada yemeye devam etmiyorsunuz. Bunu iki örnekle açıklamak isterim:
Birince örnekte diyette olduğu için kesinlikle tatlı ve hamur işi yememe kararı almış bir Ayşe var. Bu sebeple ikram edilen ilk tatlıyı geri çevirdi ve yemedi, ama aklı tadının nasıl olduğunda kaldı. İkinci tatlıyı da yemedi ve geri çevirdi, ama onu da merak etti. İkram edilen böreği de geri çevirdi ve yemedi, ama lezzetini merak etti. Sonra Ayşe kendi üzerinde kurduğu baskıya isyan etti ve kendini bir tepsi keki yerken buldu. Ayşe bu sefer de diyette başarısız olduğu için kendine kızdı.
İkinci örnekte ise “Diyette tatlı da yenir, hamur işi de, ben duracağım yeri bilirim zaten” diyen bir Ayşe var. İkram edilen ilk tatlıyı geri çevirmedi, yedi. İkinci tatlıyı yemedi çünkü tatlı yemişti ve canı tekrar tatlı istemiyordu. Sonra ikram edilen böreği de geri çevirmedi, ancak hepsi fazla geldiği için tadını aldığı yerde bırakmayı seçti. Ayşe diyetinin dışına çıkmadı ve porsiyon kontrolünü kaybetmedi. Bu sebeple Ayşe kendini başarısız da hissetmedi.
Sağlıklı beslenmenin, suçluluk ve kısıtlanmışlık duygusundan arınıp bedeninizi dinlediğiniz ve ona ihtiyacı olanı verdiğiniz bir beslenme olduğunun altını renkli kalemlerle çizelim. Bu sebeple bayramda yiyeceğiniz tatlılar veya börekler “kaçamak” değil, , çünkü bunu çoktan hak ettiniz.
İlginizi çekebilir: Eliminasyon diyeti hakkında bilmeniz gerekenler