X

Batum Botanik Bahçesi’nde bir tatlı huzur

Batum Botanik Bahçesi adeta cenetten bir köşe

Dünya’nın 2. büyük botanik bahçesi olduğunu öğrendiğimiz bu dev park, içine girdiğimiz an itibariyle biz nerede, kiminle ve neden olduğumuzu unutturdu. Doğanın sesleri ilginç bir şekilde içinde sakinliği ve enerjik doğal melodileri birlikte barındırıyordu. Dağların bir yamacına çarpan dalgalar, bir diğer yamacında çağlayan akarsu, dallarda konuşan kuşlar ve rüzgarda sallanan yapraklar çıkardıkları seslerle öyle kusursuz bir uyum sağlıyordu ki, hiçbirimiz sessizliği bozmaya bir an bile cesaret edemedik. Bir de buna denizden gelen iyot kokusu ile birleşen, dev ağaçların maksimize ettiği havadaki oksijeni düşünün. İşte böyle bir yer Batum’un botanik bahçesi.

Bu subjektif değerlerin yanında bir de nesnel veriler var elbette. Batum Botanik Bahçesi, 1880’lerde yapılmaya başlanmış ve 1912’de resmi olarak açılmış. Yaklaşık 112 hektarlık bir alanı kaplamakta. Zamanında bölgenin ikliminden çok etkilenen şef bahçıvan,  Rus botanikçi Andrey Nikolayeviç Krasnov ve kardeşinin Fransa’dan getirttiği bitkilerle bu alanı Fransız ve Gürcü iki bahçe uzmanı ve dekoratöre tasarlatmış. Bilimsel araştırma desteği alan park, Sovyet döneminde daha da genişlemiş.

Alanda 5000’den fazla tür bulunuyor. Bitkileri geldikleri yere göre bölüm bölüm görebilmek de mümkün. Bölümlerin arasında Kafkasya, Asya, Yeni Zelanda, Amerika, Himalayalar, Meksika, Avustralya ve Akdeniz gibi yörelere özgü bitki türleri de yer alıyor.

Parkta aynı zamanda bitki tanıtımı, çiçekçilik, bitki fizyolojisi, biyokimya ve botanik alanlarında çeşitli bilimsel araştırmalar da yapılmaktaymış.

Nilüferler ve yapraklarının üzerini mesken tutmuş kaplumbağa ve minik kurbağaları da görmeden geçmeyin derim. =)

İlgili yazı: Makedonya’nın sırlarına doğru bir yolculuk

Parkta ilgimizi çeken bir husus, alanın içinde yer alan evlerin içinde de günlük yaşamına devam eden sakinlerin bulunması oldu.

Ve ilgimizi çeken bir diğer husus ise, zamanında devrilmiş fakat yine de azimle büyümeye devam
etmiş, hatta gövdesinden yeni ağaçlar oluşturmuş bu dev ağaç oldu. Turistlerin de fotoğraf çektirmeden geçmediği bir yermiş burası.

Eğer bir tatlı huzur aramaktaysanız, artık nerde bulabileceğinizi biliyorsunuz, şimdiden iyi yolculuklar:)

Gökçen Gökyer: Gökçen Gökyer - Gündüzleri bir Yüksek Şehir Plancısı, geceleri ise bir blogger, bir köşe yazarı. İYTE'de lisans, ODTÜ'de master, HafenCity Universitat'da Erasmus yaptı. Birçok ülke, birden fazla kıta gördü. Hayatta tat alınması gereken her şeyi itinayla araştırır, bulur, bulduğunu da duyurur; yazar.. Network kurmak ise temel hayat duruşudur. Senin de gelmen o yüzden önemlidir, beklerim: gokcengokyer.blogspot.com ;)
İlgili Makale