X

Batman aslında kimin hikayesi: Jung arketipleri açısından bir inceleme

“Batman’in zayıflığı ne kriptonit, ne gümüş, ne de başka bir şey. Onun zayıflığı kendisi, insani doğası. Ve bu onu bu kadar çekici yapan şeyin ta kendisi. Batman elbette bazen kurtarıcı bir rol oynuyor. Ama o bir mesih değil. O, biziz.” (Paul Asay, Gotham Sokaklarının Tanrısı: Sinemadaki Batman’in Bize Tanrı ve Kendimiz Hakkında Öğretebilecekleri)

Batman doğa üstü güçleri olmayan en gerçekçi süper kahraman olsa gerek. Birinci Dünya Savaşı sonrası büyük depresyonun yaşandığı 1939 yılında bir çizgi roman karakteri olarak doğan Batman’i bugüne kadar birçok yönetmenin gözünden izledik. Çocukluk veya ilk gençlik yıllarını 90’lı yıllarda yaşayan birçok kişi onu “Parliament Sinema Klübü Pazar Gecesi Sineması” ile tanıdı. Batman karakterinin bir kuşağın üzerinde etki etmesinin en önemli sebebi, onun gerçek dışı süper güçlere değil, gayet insani zayıflıklara, travma ve korkulara, yani bir “gölgeye” sahip olmasıydı.

Gölge daha önce birçok yazımda da bahsettiğim gibi, Analitik Psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung’un insan doğasının karanlık yönünü tanımlamak için kullandığı bir arketip. Psikoloji literatüründe arketip, algılamamızı örgütleyen, bilinç içeriklerini düzenleyen, değiştiren ve geliştiren yapılar olarak tanımlanır. Arketipler herkeste görülür ve Jung’a göre “tüm insanlığa has ortak davranış özelliklerini ve tipik deneyimleri başlatma, kontrol etme ve yönlendirme kapasitesine sahip doğal nöropsişik merkezler”dir. Gölge, kişinin kendinde göremediği, bastırdığı ve bilinçli olarak yüzleşemediği her şeydir. Örneğin, bir kişi gölgesindeki düşmanca duyguları inkar edip, herkesin kendisine düşmanlık beslediği yargısına varabilir. Korkuyu, reddedilmeyi, utancı, suçluluğu, yetersizliği ve değersizliği barındırdığı için gölgenin açığa çıkarılması oldukça zordur. Gölgenin varlığını kabullenmek sorumluluk getirir. Gölge, kendini tanıma yolunda olan herkesin karşılaşması gereken yönüdür. Kişinin kendini tanıma gibi bir gayesi olmasa bile bazı yaşam olayları gölgeye bakmaya zorlar. Jung’un kuramına göre kişinin kendini gerçekleştirebilmesi için gölgesiyle bütünleşmesi gerekir.

Eğer Jung yaşasaydı favori süper kahramanı Batman olur muydu, bilemeyiz ama, Batman çizgi romanlarının Jung’a belli bir önem verdiği kesin. Bryan Talbot tarafından çizilen Batman: Legends of the Dark Knight çizgi roman dizisinin “Maske” adlı hikayesinde, akli dengesi yerinde olmayan suçlu bir terapist-doktor Batman’i kaçırır ve yarasa maskesine dikkat çekerek onunla Jung’un persona ve gölge arketipleri hakkında bir monolog gerçekleştirir:

“Persona kelimesinin aslında “maske” anlamına geldiğini biliyor muydun? Jung’a göre persona, bir kişinin dış dünyaya uyum sağlamak için gösterdiği kişiliğidir. İşte senin masken Bruce, sen bunu sadece yüzünü saklamak için seçmedin. Eskiden savaşlarda düşmanı korkutmak için maske kullanıldığını hiç duymuş muydun? Bazı maskeler dini inançların veya kişisel inanç sistemlerinin sembolleridir, sıradan bir insanı doğaüstü bir varlığa dönüştürebilirler. Afrika’daki kişiler bazı insanların bu maskeleri kullanarak ruhlara, iblislere, hayvanlara dönüştüğünü gördüler. Avustralya yerlilerinin “Bush Soul” maskeleri, kullanan kişiye temsil ettiği hayvan veya kuşun gücünü verirdi.

Maskeni taktığında farklı bir kişilik devreye giriyor değil mi Bruce? Peki, neden yarasa? Çocukluğunla ilgili bir şey olduğuna bahse girerim. Ama bu o kadar basit değil. Çünkü yarasa karanlığı temsil eder. Büyücülük, kara büyü, vampirizm ile ilişkilidir. Hristiyan mitolojisinde, karanlığın prensinin enkarnasyonu olan “şeytanın kuşu”dur. Şeytan genellikle yarasaların kanatlarıyla tasvir edilir. Nereye vardığımızı görüyor musun Bruce? İşte Batman senin karanlık yanın, olumsuz yanın.”

Doktorun söylediklerinden yarasanın birçok inanışın temelinde yer alan şeytana denk geldiğini anlıyoruz. Şeytan genellikle kötülük, karanlığa karışma, yoldan çıkma gibi anlamlarla ilişkilendirilir. Şeytan bilinç dışının gölge tarafını, geceyi, içgüdüselliği, takıntı ve bağımlılığı, kutupluluğu, yıkımı, korkuyu, karamsarlığı ve ümitsizliği temsil ettiği gibi, yeniden doğuşu ve insanın karanlığıyla bütünleşerek iç çatışmalarını çözmesini de temsil eder. İşte bütün bu temsiller tam olarak Jung’un gölge arketipine denk gelir.

The Batman’deki arketipler

Arketipler ancak bir hikaye içinde anlamlı olacağı için, filmdeki arketiplere geçmeden önce biraz filmin hikayesinden bahsetmek istiyorum. Öncelikle The Batman’de sinemada görmeye alışık olduğumuzdan farklı bir Batman ile karşılaşıyoruz: Batman’liğinin henüz ikinci yılındaki Bruce Wayne oldukça yalnız, sevgisiz ve depresif bir durumda. Öyle ki ebeveynlerinin mirası olan şirketlerini tamamen boşlamış bir halde ve maskesini çıkardığında bile hala Batman. Bruce Wayne çözemediği çatışmaları ve depresyonu sebebiyle Batman’i adeta bir bağımlılık olarak kullanıyor. Sakalları uzamış halde, sesini değiştirme ihtiyacı bile duymadan etrafta dolaşarak oldukça riskli davranışlarda bulunuyor -bunu kendisini hiç gizlememesinden, kurşunların ve bombaların üzerine yürümesinden anlıyoruz. Ağır ağır, adeta yavaş çekimdeymiş gibi hareket etmesi -karanlıktan çıkarken yürüdüğü, maskesini çıkardığı sahneler- depresyona işaret ediyor. Depresyonda hareketlerin ve zaman algısının yavaşlaması bilinen bir gerçek. Ama diğer yandan dövüş sahnelerinde oldukça hızlı ve sert hareketler sergiliyor. Bunun sebebi öfke ve intikam duygularının insanı canlandırması.

The Batman’de 90’lı yılların seri katilli dedektiflik filmlerinin, yine o yıllarda popüler olan Nirvana’nın solisti Kurt Cobain’in (zaten yönetmen Matt Reeves bu Batman’i Kurt Cobain dinleyerek yazdığını söylüyor) ve The Crow filminin (ki bu da bir intikam hikayesidir) oldukça etkisi var. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altındaki karanlık Gotham şehrindeki gotik izleri Bruce Wayne’in evindeki uzun ve sivri tasarımlı sandalyelerde, yüksek binalarda ve mezarlıktan geçiş sahnesinde görebiliyoruz. Birçok sinema filminde olduğu gibi bu filmde de kahraman arketipi üzerinden ilerleyen bir kahramanın yolculuğu şeması var. Filmde kahraman arketipini Bruce Wayne, gölge arketipini Batman, akıl hocası arketipini Alfred, anima arketipini (bir erkeğin bilinç dışı kadın tarafı, zıt kutbu, sağ beyin) Catwoman, mağara arketipini (insan ruhunun keşfedilmemiş tarafları, anne rahmi, yaşamın kaynağı) Batcave sembolize ediyor. Tüm bunlar Jungian psikolojide kolektif bilinçdışının en bilinen arketipleri.

Akıl hocası Alfred’in “Gotham’ın Bruce Wayne’e ihtiyacı var” sözleriyle yaptığı kahramanın yolculuğu çağrısına kulak asmaması ve Alfred’e davranış şekli, gölgesinin hakimiyetinden çıkamamış bir Batman’e işaret ediyor. Hikayenin önemli bir kısmı, içinde aslında başka bir klübü gizleyen Iceberg Lounge isimli bir gece klübünde geçiyor. Bilindiği gibi Jung’un hocası Sigmund Freud bilinçdışını bir iceberg’e (buz dağına) benzetirdi. Klübün ismini bilinçdışının sembolü olan iceberg (buz dağından) alması tabii ki tesadüf değil. Gotham şehrinin yozlaşmış adalet ve güvenlik sisteminin ve yeraltı dünyasının temsilcilerinin sürekli takıldığı asıl klüp buz dağının görünmeyen kısmında. Tamamen gölgesiyle hareket eden Batman’in, bilinçdışının temsili Iceberg Lounge’da çatışmaya girmesi, kim olduğu sorulduğunda “I’m vengeance” (Ben intikamım) şeklinde cevap vermesi aslında öfkesinin ve kederinin şiddet ve yıkıcılığa dönüştüğünü ve hiç arzu etmediği şekilde gölgeye hizmet etmeye başladığını gösteriyor. Gölgeye hizmet ettiğini fark etmek, Batman’i değiştiriyor. Filmin sonunda artık gölgesiyle tanışmış olan Batman, mezarlığı arkasında bırakarak aslında depresyonu arkasında bırakıyor ve böylece dönüşümü başlıyor.

Yazımı filmin atmosferini çok iyi yansıtan şu beste ile bitirmek istiyorum:

İletişim: ayselkeskin2004@yahoo.com

Kaynaklar:
Ozan Sarıgül. The Batman Film İncelemesi. https://www.youtube.com/c/BobinKafa/videos
Işık Sungurlar. Bir Arketip Olarak Gölge. Yüksek Lisans Tezi. Işık Üniversitesi.
John Sorensen. “I am Vengeance I am the Night”. Exploring the dark Psyche of Batman. numberonebatfan.wordpress.com
Daniella Mac. Batman: Archetypal. https://prezi.com/_a_hryavjcax/batman-archetypal/

İlginizi çekebilir: Daima umut vardır: Yüzüklerin Efendisi ve Jung’un arketipleri

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale