X

Bath’ta dolu dolu bir gün geçirmek isteyenlere tavsiyeler

“Hiçbirimiz kendi yaşamımızın dingin sularında olmak istemiyor.”
Jane Austen, İkna

Jane Austen 1801’den 1806’ya kadar Bath’ta yaşamış. Basılan 6 romanından 2’sine; Northanger Abbey ve İkna’ya (Persuasion), Bath ilham vermiş. Bath tam olarak Austen’ın İkna’da bahsettiği, “dingin sular” tanımına uyan, yaşamanın biraz durağan ama güvenli olacağı bir şehir.

Bath’ın kültürel önemi sadece Jane Austen’le sınırlı değil. Şehir aynı zamanda Unesco Dünya Mirası Listesi’nde. Bunun nedeni de 18. yüzyıl Georgian mimarisi ve Romalıların inşa ettiği kaplıcaları. Bu mimarinin Bath’a özel dokunuşu ise “Bath Stone” denilen bal renkli taşlar.

Sokak isimlerini de bu taşların üzerine kazıyarak yazmışlar ve oldukça nostaljik duruyor.

Ayrıca dünyanın en ikonik tarihöncesi anıtlarından biri olan Stonehenge de Bath’a çok yakın. Bath’tan Stonehenge’e günlük turlar düzenleniyor.

Bu arada Bath mağazaları, alışveriş merkezleri, kafeleri ve restoranlarıyla adeta küçük bir Londra. Pek çok büyük markanın, hatta Apple’ın bile bir mağazası var. Cambridge ziyaretimizle karşılaştırınca biz kendimizi büyük şehirde hissettik.

 

Bath’a günübirlik gittik ama şimdiden bir sonraki ziyaretimizi (sadece kaplıcalara girmek için) planlamaya başladık bile. Kaplıcalar ve bu gezme turunu aynı günde de yapabilirsiniz tabii. Online rezervasyonla gitmek istediğiniz saat aralığını seçiyorsunuz (öyle tüm gün gireyim çıp çıp yok, 1 saat yüzüp çıkıyorsunuz) ve ödemenizi yapıp giriyorsunuz. Farklı tesislerin farklı fiyat politikaları ve farklı hizmetleri var, o nedenle bu yazıda uzun uzun belirtmiyorum.

Gelelim biz Bath’ta 1 günde neler yaptık konusuna…

Nasıl gidilir?

Londra’dan otobüsle 2,5, trenle 1,5 saat uzaklıkta.

Biz otobüsü tercih ettik, 2 kişi 53 Pound civarına gidip döndük. Otobüsler konforlu, eğer biletinizde oturmak istediğiniz koltuğu ekstra ücret ödeyip rezerve etmiyorsanız istediğiniz boş koltuğa yerleşebiliyorsunuz. Bu arada klasik bir uyarı, otobüsler soğuk. Bizdeki gibi t-shirtle oturabileceğinizi düşünüp hasta olmayın.

Nereleri görmeli?

Bath Abbey: İngiltere’nin ilk kralı Kral Edgar burada taç giymiş. Kraliyet tarihindeki önemli kiliselerden biri. Girişte para vermek şart değil, bağış kabul ediliyor. Kilisenin içi dışından daha güzel, biz tam Christmas öncesi gittiğimiz için Christmas korosunun hazırlıklarına denk geldik, içeride biraz oturup ilahilerini dinledik. Bu arada kilisenin tepesine çıkıp şehir manzarasına bakmak için turlar da düzenleniyor. Ama biz soğuk nedeniyle göze alamadık. Dönüşümüzü de 18:00 olarak planladık ve gayet yeterliydi.

Royal Crescent: Dizilimi hilal biçimini andırdığı için Royal Victoria Park’a bakan bu evlere “Royal Crescent” deniliyor. Parkın sonbahar renklerine bürünmesiyle mimarinin daha da güzel görüneceğine şüphe yok.

Pulteney Bridge: Avon nehrinin üzerinde muhteşem bir köprü; yapımı 1774’te tamamlanmış. Köprünün etrafında çok şirin mağazalar, kafeler var ama bence asıl gün batımında, köprünün altından geçip arkadaki hareketli su olayını izlemeli ve selfie çekmelisiniz.

Bath Old Books: Turistler Jane Austen Center’ı doldursa da, bence boşverin ve bu dükkana gidin. İlk basım kitaplara dokunun, hatta isterseniz bir süre oturup okuyun. Bizim Hobbit’in ve Alice Harikalar Diyarında’nın ilk basımlarında aklımız kaldı.

Ne yemeli, içmeli?

Bath’da “gastropub” denilen, iyi şeflerin standart bar yemekleri haricinde kaliteli malzemelerle daha deneysel yemekler yaptıkları yerler de var. Var ama tabii ki bu publar ve Michelin yıldızlı 1-2 restoran ya rezervasyonsuz almıyor ya da minimum 1-2 saat sıra beklemek zorunda kalıyorsunuz. O nedenle biz yeme-içme planımızı spontane yaptık.

Raven: Çat kapı girebileceğiniz, ister yemek, ister atıştırmalık bir şeyler yiyebileceğiniz, kasvetli güzel bir İngiliz pub’ı. Klasik değil ama güzel. Lager sevenler için başka bir yerde bulmanızın zor olduğu oldukça güzel bir biraları ve muhteşem peynirli patatesleri var.

Bath Bun: Süt bazlı, mayalı bizim açmanın oldukça tatlı versiyonu. İçinde ve üstünde oldukça çiğ, topak halinde şeker var. Açıkçası lokal diye aldık ama umutlu olmayın. Yine de deneyin.

5 çayı için 50 yaş üstü İngiliz teyzelerinin buluşmasına katılmak ve klasik İngiliz güllü masa örtülerinde tatlı bir şeyler yemek isterseniz the Bath Bun’a uğrayın. Scone, reçel ve krema oldukça iyiydi, asıl tavsiyem o.

Son olarak Bath yerli halkının yanısıra Londra’nın kaosundan ve pahalılığından kaçanların yaşamaya gittiği bir şehir. Hatta ev almak için özellikle tavsiye ediliyor, çünkü Londra’ya göre fiyatları daha makul. Bath’ın vadilerinde Elton John ve Madonna’nın da evleri olduğu söyleniyor. Bath gıybetinden de eksik kalmayalım!

İlginizi çekebilir: İngiliz mutfağına dair: Londra’dan küçük yemek rehberi

Didem Tekin: 1985 Hatay doğumluyum. Anadolu Üniversitesi Reklamcılık ve Halkla İlişkiler bölümünden mezunum. Türkiye’nin büyük global reklam ajanslarında yaklaşık 11 sene kadar müşteri ilişkileri departmanında farklı pozisyonlarda çalıştım. 2017 yılında, klasik anlamda reklamcılığı bırakmaya karar vererek, sene sonunda About Us isimli organizasyonu kurdum. Reklam geçmişimi kullanarak markalarla yetenekli insanları buluşturduğum ve iletişim çözümleri sunduğum bir iş yapıyorum. Yeme, içme ve seyahat kendimi bildim bileli en büyük tutkum. Seyahatlerimi planlarken, sıradan tavsiyeleri okuyup, farklı bir yolculuk yaratmaya çalışmayı hiçbir zaman sevmedim. Bu yüzden buradayım, gezdiğim yerlerin birilerine farklı bir bakış açısı sunmasını sağlamak istedim. Onlyforeaters isminde, yeme içmeye dair deneyimlerimi paylaştığım, mütevazı bir Instagram hesabım var. Yurt dışı seyahatlerimi planlarken “nereye gitsem?” yerine önce “ne yesem?”i düşünürüm. Bu yüzden daha çok yiyebilmek için spor yapıyorum.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale