“Gerçek sevgi, kişi acı çekerken onun için bir şey yapamamanın çaresizliğiyle yine de onun yanında kalabilmektir.”
Sheldon Kopp
Şehir hayatının hızı içinde birbirimizi gerçekten görebiliyor muyuz? Ya da görebilmeyi geçtim, o alanın oluşmasına istekli miyiz? Günün sonunda hepimizin tek isteği görülmek… Dostumuzu, sevgilimizi acı çekerken görüp günümüzün anlamsız sözde spiritüel cümlelerinin yerine sessizce onun/onların yanında kalabiliyor muyuz?
İşte arkadaşlar, bu bölüme gerçek yoga diyorum! Yoganın hayatınızdaki kapsama alanını büyütmediğiniz sürece yoganız köksüz kalmaya mahkum olacaktır!
“Seni görüyorum!
Seni duyuyorum!
Seni hissediyorum!
Karanlığını da, ışığını da seviyorum. Seni değiştirmeye çalışmadan tam da olduğun gibi seviyorum. Biliyorum ki bir dost olarak yapabileceğim tek şey acını dindirmeye çalışmak ya da sana masallar anlatmak değil. Bir dost olarak tek yapabileceğim, elini tutmak ve sana tıpkı dünya yaratılmadan önceki o boşluğu, o alanı vermek. Yargılardan, olması gerekenlerden, yapman gerekenlerden öte, tek verebileceğim kalpten verilmiş bir boşluk. Sen cesaretle karanlığınla yüzleşebil diye elini tutmak ama biliyorum ki daha fazlasını veremem. Sadece yola çıkman için içindeki cesareti tetikleyebilirim ama o yola çıkacak olan sensin!”
Biri acısını, korkusunu paylaştığında karşındakini görmeye istekli olmadan çok komik oluyor kitapların, guruların dediklerini söylemek. Oysa derinden canı yanan kişinin tek bir isteği var: Görülmek.
Değiştirme, düzeltme çabasına girmeden onunla kalabilir misin? Ona cevabı vermek yerine sorusuyla cesaretle kalmasına alan açabilir misin? Belki sarılarak, belki elini tutarak sadece o anın içinde onunla kalabilir misin? Ona zaten evde olduğunu söyleyebilir misin?
Birine verebileceğiniz en değerli şey, onun yanında mevcut olmanızdır.
Birine verebileceğiniz en değerli şey sevdiğinizin canı yanarken kelimelerle mastürbasyon yapmadan onunla sessizliği paylaşmanızdır.
Birine verebileceğiniz en değerli şey, onun karanlığını, acısını düzeltmeye ya da iyileştirmeye çalışmadan onunla sadece kalmaktır.
Birine verebileceğiniz en değerli şey, onun nefes alamadığı o yerde onunla hala orada kalmaktır.
Birine verebileceğiniz en değerli şey boşluktur.
Ben kendi hayatımda yaşadığım rahatsızlıklar dolayasıyla bunun ne kadar önemli ve değerli olduğunu birebir yaşamıştım. İnsanların ilk tepkisi acımak olmuştu. Acımak, sevgi belirtisi değil ve inanın bana kimseye bir faydası yok!
Gerçekten acı çeken birinin acısını görmeye istekli olmak ve yanında o acıyı paylaşabilmek kolay değildir.
Ve evet, yine nereye geleceğiz biliyor musunuz?
Kendinizle kurduğunuz bağ, her şeyle aranızdaki anahtar!
Kendinize vermediğinizi başkasına veremezsiniz. Sağlıklı, derin bağlar kurmak istiyorsanız yaşamla/herkesle/her şeyle, önce o biricikliğinize/kendinize dönün ve onu onurlandırın.
Onu görün! Önce kendi karanlığınızın yanında oturun! Sonra bu hali başkasına verin, paylaşın.
Sizde olmayanı veremezsiniz!
İlginizi çekebilir: Herkesin yoga deneyimi kendine: Yoganın derinliklerine doğru