dummy

Başkalarının ne dediği önemli mi: Yaftalayıcı sıfatlardan kendinizi koruyun

“Başkasının ne dediği önemli değil.” Buna kendimizi inandırmaya çalışırız çoğu kez fakat buna inanmaya çalışsak da sosyal bir varlığız ve kendimizi karşımızdaki insanda tanıyoruz aslında. O yüzden bu sese kulaklarımızı kapatamıyoruz. Başkalarının seslerinin yankılandığı bu yolculukta herkesi mutlu edemeyeceğimizi kabul etmek gerekiyor. Kimi zaman söylenen bir çift söz için mesaiye kalıyor zihnimiz. Sağa dönsek yok, sola dönsek yok, uyuyamıyoruz, kafamıza bir şekilde takılıyor neden öyle söylediği, yaptığı ya da hissettirdiği. Bu noktada karşımızdaki kişilerin bakış açılarının farklı olduğunu bilmek kadar gerçekten herkesin iyi niyete sahip olmayabileceğini de hatırlamakta fayda olabilir.

dummydummy

Haset, öfke, ihtiras, nefret, hırs, kıskançlık… Hepsi içimizde ve bazen biz farkında olsak da olmasak da bu güdüler insan davranışına yön veriyor. Biri gelip bile isteye canınızı yakmak için yorum yapabiliyor. Sıfatlara ve bakış açısına göre kullanımlarına biraz detaylı bakarsak bunu daha iyi kavrayabiliriz. İnsanlar benzer anlamlara gelen sıfatları bakış açılarına ve ruh güzelliklerine göre yorumlayıp o şekilde ifade edebiliyor. Örneğin cömert olursun enayi, tutumlu olursun pinti, pozitif olursun saf, negatif olursun depresif, bildiğini söylersin ukala, bilmezsin cahil, heyecanlı olursun şapşal, heyecansız olursun ruhsuz derler. Kısacası insanlar her zaman yaftalayacak şeyler arar ve gerçekten bulurlar da.

Bu yüzden en çok yatırımı kendimize yapıp başkasından aldığımız her eleştiriyi içselleştirmemeliyiz. Bu demek değil ki eleştirilmeyelim, tabii ki eleştiri gelişim için şart ama mizacımızda bize güçlü gelen yönlerden elalemin torba gibi büzülemeyen ağzı yüzünden vazgeçmeyelim. Hata yapabiliriz, herkes yapar. Kendimizi suçladığımız zamanlarda dışarıdan gelen, iyi niyetli olmayan, virüs gibi zihnimize sızmaya, bizi aşağı çekmeye çalışan sıfatların, sözlerin farkında olalım ve mükemmel olmak
zorunda olmadığımızı kendimize hatırlatarak elimizden geleni yapmaya devam edecek motivasyonumuzu koruyalım ve yine bizler de çevremizdekilere sıfatlar yakıştırırken iyi niyet ekseninden uzaklaşmamaya çalışalım. Çünkü yaftalayıcı sıfatların, yorumların, insanların sesini kısabildiğimiz kadar güzelleşiyor hayat.

İlginizi çekebilir: Sosyal medyadaki sahte yaşamlar hayatımızı nasıl etkiliyor?

Duygu Meriç: Ben Duygu Meriç, 2013 yılında Boğaziçi Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Bir yıl özel bir okulda çalıştıktan sonra atanarak doğu göreviyle köy öğretmenliğini deneyimledim. Daha sonra İstanbul’a döndükten sonra Boğaziçi Üniversitesi Erken Çocukluk alanında yüksek lisansımı tamamladım ve halen Kuştepe’de öğretmenlik görevime devam ediyorum. Sosyo-duygusal öğrenme, çocuk hakları, oyun, çocuk kitapları, anne çocuk ilişkileri ve ebeveynlik stilleri, çocuk tiyatroları, müzik ve toplumsal cinsiyet rolleri temel ilgi alanları olarak odaklandığım konuları oluşturuyor ve burada sizlerle deneyimlerimin ve eğitimlerinin bana verdiği bakış açısıyla önerilerimi ve düşüncelerimi paylaşma serüvenine başlıyorum. Hayata, çocuğa ve eğitime dair bilgi ve önerilerle buluşmak üzere...
İlgili Makale
whatsapp