X

Başkalarının ‘mükemmel’ görünen hayatlarını kıskanmayı bırakın

İnsanın doğasında kendini başkalarıyla kıyaslama vardır. Bir durumla başka bir durumu tartma yeteneği bize karar vermemizde ve üretken bir şekilde hayatımızı devam ettirme konusunda yardım eder. Bu karşılaştırma durumunun dezavantajı ise sürekli olarak kendi hayatınızla başkalarının hayatını kıyasladığınızda kendinizi yetersiz hissetmeniz olacaktır.

Aşırı kıyaslama kıskançlığa neden olur. Kıskançlık basitçe açıklamak gerekirse; başka birinde sahip olan bir şeyi isteme ve bizde olmayıp karşı tarafta olduğu için mutlu olmama duygusu ve hissidir. Kıskançlık çemberinde sıkışıp kalmak hayatınızı mahvetmenize neden olacaktır. Neyse ki kıskançlık duygusuyla başa çıkabilecek ve size mutluluk ve refah yolunu açacak bazı yollar bulunmaktadır:

Kendi hayatınızı başkalarının hayatlarıyla kıyaslamayın

İnsanlar sosyal medyada görünmek istedikleri gibi görünürler

Siz hiç berbat bir fotoğrafı Facebook’a koyan birini gördünüz mü? Facebook’ta çok nadir olarak eşlerin birbirleriyle olan tartışmalarına, insanların işinden ne kadar nefret ettiğini söylediklerine ve iflas ettiklerini ilan ettiklerine tanık oluyoruz. Birçok insan karşı taraftan nasıl görülmesini istiyorsa size onu gösteriyor. Yani kendi hayatlarını cilalayıp, parlatarak önümüze sunuyorlar.

Gelecek sefer birinin hayatını kıskandığınız zaman, o kişinin sadece hayatının bir bölümüne baktığınızı ve o bölümün de bize gösterilmek istenen bölüm olduğunu unutmayın.

Kıskandığımız insanın bizde olmayan hangi özelliğini istediğimizi düşünelim. Mesela; belki sizden çok daha popüler ve çok tanınıyor. Görünürde bu durum o kişinin etrafının insanlarla çevrili olduğunu, herkes tarafından sevilen ve saygı görülen biri olduğunu gösterir; ancak gerçekte insanların o kişiyle ilgili kapalı kapalı ardında farklı düşünceleri olabilir. Bu noktada gerçekte görünenle algılanan 2 farklı durum olabilir. Örneğin; birçok insan zengin ve ünlü insanların parıltılı hayatlarına imrenebilir; ancak hiç ünlü bir insanın gerçekte nasıl bir hayata sahip olduğunu düşündünüz mü?

Bir kez kendinize sorun, pazar sabahı eşofmanlarınızla gazete almak için dışarı çıkıyorsunuz ve bir anda etrafınızı insanlar sarıyor ve hiç istemediğiniz halde sürekli fotoğrafınızı çekmek istiyorlar. Yani gördüğünüzün her zaman gerçek değildir. Kısaca gelecek sefer birini kıskanacağınız zaman o kişinin hayatının tamamına hakim olmadığınızı aklınızdan çıkarmayın.

Bu zaten burada değil miydi?

Sonia Devine, ‘How to Stop Envying Other People’s Seemingly Perfect Lives’ adlı kitabında bu konuya şöyle değiniyor: ‘Yaradılış olarak kendimden bahsetmekten kaçınan biri gibi görünsem bile esasında her zaman böyle değildim. 20’li yaşlarımda sürekli partilere davet edilen, birçok arkadaşı olan, komik, akıllı ve popülerdim. Zaman geçtikçe daha içe kapanık hale geldim ve çok geçmeden neden çok fazla arkadaşım yok diye kendi kendime kızmaya başladım. Neden diğer insanlar gibi popüler değildim?

Kocamla beraber vakit geçirmekten çok keyif aldığımız bir çift vardı; ancak ne zaman onları görsek beraber program yapmak için aylar öncesinden randevulaşmak gerekiyordu. Onlar sosyal olarak çok yoğunlardı ve bu durumu görünce kendime şunu sordum: Popüler olmak bana ne getirecek ve popülerliğin özü gerçekte nedir? Cevabı basitti: Ben bağlılık ve aidiyet hissini istiyordum. Daha sonra aradığım öze zaten sahip olduğumun farkına vardım. Kocamı seviyordum, iyi bir aileye sahiptim ve boş zamanlarımı beraber geçireceğim arkadaşlara sahiptim. Esasında önceden sahip olmadığım her şeyden nefret ettiğimi fark ettim ve popüler olmanın beni perişan edeceğini anladım.

Gelecek sefere birinden veya bir şeylerden mahrum kaldığınızda, gerçek öze inmeye çalışın ve düşündüğünüz şeyin size ne katacağıyla beraber kendinize şu soruyu sorun: Bu zaten burada değil mi?

Başka birinde istediğin gerçekten nedir?

Eğer gerçekten karşılaştırma oyunu oynamak istiyorsanız, kendi hayatınızı tamamen değiştirmeye göze almalısınız. Yani başka hayatlara sahip olup kendi hayatınızla değiştirmeye. Gerçekten başkasının hayatına sahip olmak isteyip istemediğinizi öğrenmek için küçük bir egzersiz yapabiliriz.:

Eğer hazırsanız, şimdi hayatına özendiğiniz birini düşünün. Sonra bir parça kağıt alıp kağıdın sol sütuna şunu yazın: ‘Bende olup onlarda olmayan ne var?’. Bunu yaptıktan sonra sağ sütuna da şunu yazın: ‘Onlarda benim istediğim ne var?’ Bu sorunun altına o kişide sizde olmasını istediğiniz her şeyi yazın. Mesela; çok mu para kazanıyor? Güzel bir evi, güzel kıyafetleri ve çok güzel bir sevgilisi mi var?

Özendiğiniz kişiyle ilgili sizde olmasını istediğiniz her şeyi yazdıktan sonra sol sütuna geçin ve hayatınızda sahip olduğunuz ve değer verdiğiniz her şeyi yazmaya başlayın. Örneğin; aileniz,arkadaşlarınız, evcil hayvanınız ve sizin için önemli olan herkes veya her şey olabilir.

Uyarı: Özendiğiniz kişinin de sizin gibi arkadaşları, ailesi ve evcil hayvanı olabilir. Bu durumda o kişinin neye sahip olduğuna bakmamanız gerekir; çünkü aynı şeylere sahip olsanız bile sizin sevdiğiniz kişilerle ve evcil hayvanınızla aranızda eşsiz bir ilişki vardır.

O yüzden spesifik özellikler üzerinden gitmenizde yarar var. Hayatınızda sevdiğiniz şeyler konusunda açık ve kesin olun. Bu, çalıştığınız işte Perşembe günü işi erken bitirip spor salonuna gitme fırsatına sahip olmak bile olabilir.

Hayatına imrendiğiniz kişinin hayatına sahip olmak için hayatınızdan ve sevdiğiniz her şeyden vazgeçer miydiniz?

Şimdi karar zamanı geldi ve siz muhtemelen sol taraftaki listeye sağa göre çok daha fazla şey yazdınız. Şimdi kendinize sağ tarafa geçip başka bir hayata sahip olmak için sol taraftaki her şeyden vazgeçmeye hazır olup olmadığınızı sorun. Bu egzersiz size sahip olduğunuz her şeyin ne kadar değerli ve vazgeçilmez olduğunu gösterecektir.

Minnettarlık egzersizi

Kendinizi kıskanç hissetmenizin nedenlerinden biri hayatınıza hep iyi şeyleri almak istemeniz olabilir. Hayatta mutlu oldukça, iyi şeyler de hayatınıza girecektir. Mutluluk üzerine yapılan araştırmalar mutlu olmak için zengin, güçlü ve ünlü olmanın gerekmediğini ortaya çıkardı. Etrafınızda iyi şeylere dikkat ederek mutlu olmayı kolaylıkla tercih edebilirsimiz. Her akşam yatmadan önce kendinize şu soruları sorun:

1. Hayattan ne bekliyorum?

2. Hayatta kimlere değer veriyorum?

3. Kim beni destekliyor?

4. Hangi zevklerim beni özgür kılıyor?

5. Hayatta hangi avantajlara sahibim?

Toplum sizin net değerinizi mutlulukla eş olduğuna sizi inandırmıştır. Birçok insan hep daha fazlası için çabalıyor; fakat bunların hiçbiri kalıcı mutluluk getirmiyor. Bunlar hep değişikliğe tabi olan ve kalıcı olmayan uğraşlar oluyor. En önemlisi de, bu değerler sizin net değerinizden bağımsız olarak kazanabileceklerinizden oluşuyor. Şimdi kendinize sorun: Gerçekten beni ne mutlu ediyor? Para mı, mülk mü ya da ün mü? Yoksa bağımsızlık mı, huzur mu sakinlik mi? Mutluluk sahip olduğumuz nihai para birimidir ve hiçbir yasa yeteri kadar olmadığını söyleyemez.

Kaynak:

theunboundedspirit.com

tinybuddha.com

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:

“Kıskançlık”: Nedenleri ve başa çıkma yöntemi

İş yerinde kıskançlık: Nedenleri ve çözüm önerileri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale