X

Başkaları acı çekerken hayatta kalmanın suçluluğu: Survivor’s guilt nedir?

Sağ kalanın suçluluğu (survivor’s guilt), kişinin yaşamı tehdit eden bir durumdan başkaları kurtulamayınca, hayatta kaldığı için suçluluk duymasıdır. Travmatik olaylara karşı yaygın bir tepkidir ve travma sonrası stres bozukluğunun (TSSB) bir belirtisidir. Bu olaylar, birlikte kayak yaparken bir arkadaşınızın bileğini kırması gibi küçük bir olaydan, başkalarının hayatını kaybettiği ama sizin sağ çıktığınız bir uçak kazası gibi büyük bir olaya kadar değişebilir. Elbette ikinci örnekteki gibi travmatik olaylar, daha şiddetli bir suçluluk duygusuna ve travma sonrası stres bozukluğuna (TSSB) yol açabilir. Hayatta kalanların suçluluk duymasına yol açabilecek diğer olaylar arasında ise toplu silahlı saldırılar, doğal afetler, trafik kazaları ve COVID-19 salgını gibi hayat değiştiren olaylar yer alır. Bu yazıda sağ kalanın suçluluğu olgusunu inceleyecek, belirtilerine ve nedenlerine odaklanacağız.

Sağ kalanın suçluluğu (survivor’s guilt) nedir?

Travmatik bir olay sonrası başkaları acı çekerken siz zarar görmeden kurtulduğunuzda, muhtemelen tekrar tekrar şu soruyu kendinize sorarsınız: “Neden ben?” Olaydan doğrudan etkilenen kişi siz olmasanız bile, bu sizi yine de rahatsız edebilir ve kafanızı karıştırabilir. Başkaları acı çekerken bağışlanmayı hak etmediğinizi bile düşünebilirsiniz. Yaygın bir tepki olarak olanlardan sorumlu hissedebilir, kendinize bir şeyleri değiştirip değiştiremeyeceğinizi sorabilirsiniz. Ancak çoğunlukla durum kontrolünüzün dışındadır ve olanlar sizin hatanız değildir. Travmatik bir olayın ardından hayatta kalanlar;

  • Hayatta kaldıkları için kendilerini suçlu hissedebilirler.
  • Başkalarının hayatlarını kurtarmak için daha fazlasını yapabileceklerine inandıkları için suçlu hissedebilirler.
  • Başka biri onları kurtarırken yaşamını kaybettiği için suçlu hissedebilirler.
  • Sağ kalanın suçluluğu (survivor’s guilt), belirli bir zihin sağlığı durumundan ziyade bir semptom olarak kabul edilir. Yine de bu, onu daha az ciddi yapmaz.

Önemli not: Saç kalanın suçluluğu, travma sonrası stres bozukluğunun (TSSB) bir belirtisidir, dedik. Bununla birlikte, insanlar TSSB yaşamadan da sağ kalanın suçluluğu durumunu yaşayabilirler. Benzer şekilde bu durumu yaşamadan TSSB’ye sahip olabilirler.

Sağ kalanın suçluluğu (survivor’s guilt) belirtileri nelerdir?

Sağ kalanın suçluluğu durumunun, boyutu ve şiddeti kişiden kişiye değişir. Sağ kalanın suçluluğu (survivor’s guilt) belirtileri hem psikolojik hem de fiziksel olabilir ve sıklıkla travma sonrası stres bozukluğunun belirtilerini taklit edebilir. En yaygın belirtiler şunlardır:

  • Çaresizlik duyguları
  • Tekrar tekrar travmatik olaya dönmek
  • Odaklanma sorunları, kafa karışıklığı
  • Sinirlilik
  • Motivasyon eksikliği
  • Ruh hali değişimleri ve öfke patlamaları
  • Olayla ilgili takıntılı düşünceler
  • İntihar düşünceleri
  • İştah değişiklikleri
  • Uyumakta zorluk ve kabuslar
  • Baş ağrısı
  • Mide bulantısı veya mide ağrısı

Olanları değiştirmek için bir şey yapamayacak olsanız bile, olay yüzünden kişisel sorumluluk duyguları hissedebilir, kendiniz veya genel olarak dünyayla ilgili çarpık, aşırı olumsuz inançlar geliştirebilirsiniz:

  • Kendinizi kötü bir insan olarak görmeye başlayabilir ve bir tür cezayı hak ettiğinize inanabilirsiniz.
  • Kimseye güvenemeyeceğinizi düşünebilirsiniz.
  • Manevi inançlarınızı sorgulayabilirsiniz.
  • Dünyayı tamamen adaletsiz veya tehlikeli bir yer olarak kabul edebilirsiniz.

Sağ kalanın suçluluğu, kişinin yaşamı ve işleyişi üzerinde ciddi bir etkiye sahip olabilir. Sağlıklı bir şekilde başa çıkılamadığında depresyon, anksiyete ve madde kullanım bozukluğu dahil olmak üzere travma sonrası stres bozukluğunun yanı sıra farklı zihinsel sağlık sorunlarına da yol açabilir.

Neden böyle hissederiz?

Sağ kalanın suçluluğu, yukarıda da açıkladığımız gibi bir tür travmadan sonra ortaya çıkar; yani onu yaşamış insanlarda görülür. Elbette bu tür bir deneyim yaşayan herkeste suçluluk duyguları gelişmez.

Kişinin kontrol odağı, sağ kalanın suçluluğunu yaşayıp yaşamayacağını belirlemede rol oynayabilir. Bazı insanların suçu içselleştirme riski daha yüksektir. Bu insanlar olayları açıklarken, nedenselliği dış etmenlerden ziyade kişisel özelliklere atfetme eğilimindedirler. Çoğu durumda, bu benlik saygısı için iyi bir şey olabilir. Kişinin önce kendi içine dönmesi, ilişkilerinde daha iyi olmasını sağlayabilir. Ancak kontrolünüz dışındaki olaylar için kendinizi suçlamanız, zihinsel açıdan gerçekten yıkıcı olabilir. Birinin, sağ kalanın suçluluğu yaşama riskini artırabilecek faktörler şunlardır:

  • Travma geçmişi: Bazı araştırmalar, çocukluk döneminde travma yaşamanın, yaşamı tehdit eden diğer olayların ardından olumsuz duygular hissetme olasılığını artırabileceğini göstermiştir.
  • Depresyon geçmişi: Halihazırda depresyonda olan veya geçmişte bunu yaşamış olan kişilerin de travmayı takiben suçluluk ve kaygı yaşama olasılığı daha yüksek olabilir (*).
  • Düşük benlik saygısı: Düşük benlik saygısı olan insanlar kendi iyi oluşlarına daha az değer verebilirler. Başkalarının öldüğü yerde, hayatta kalma deneyimiyle karşı karşıya kaldıklarında, bunu hak edip etmediklerini sorgulama olasılıkları daha yüksek olabilir. Bu da yetersizlik ve hatta suçluluk duygularına yol açabilir (*).
  • Sosyal destek eksikliği: Sağlam bir sosyal destek ağına sahip olmayan kişilerin, sağ kalanın suçluluğuyla ilgili semptomlar yaşama olasılığı daha yüksek olabilir (*).
  • Kaçınan başa çıkma tarzı: Stresle başa çıkma konusunda kaçınan bir tarza sahip insanlar TSSB’ye daha yatkındır (*).

Sağ kalanın suçluluğu (survivor’s guilt) ile nasıl başa çıkabiliriz?

Eğer yukarıda detaylıca açıkladığımız türde belirtiler yaşıyorsanız uygun tedaviyi almanın çok önemli olduğunu unutmayın. Bu suçluluk duyguları, sadece zihinsel sağlığınızı ve yaşam kalitenizi düşürmekle kalmaz, aynı zamanda özellikle TSSB’nin diğer semptomları da mevcutsa ciddi riskler oluşturabilir.

Uzmanlar sağ kalanın suçluluğu duyguları ile başa çıkmada Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT)’nin özellikle etkili olabileceğini belirtiyor. BDT aracılığıyla danışanlar, suçluluk duygularına katkıda bulunan otomatik olumsuz düşünceleri keşfetmek için bir terapistle birlikte çalışırlar. Gerçekçi olmayan düşünceleri incelemek ve bunları daha gerçekçi olanlarla değiştirmek, suçluluk ve kendini suçlama duygularını hafifletmeye yardımcı olabilir. Diğer psikoterapi biçimleri arasında grup terapisi ve destek grupları yer alır; ayrıca ilaçlar da sağ kalanın suçluluğu belirtilerinin tedavisine katkı sağlayabilir.

Kendi kendine başa çıkma stratejileri

Kendinizi hoş olmayan bir olayın ardından suçluluk duygusu yaşarken bulursanız, bu duyguları yönetmek için yapabileceğiniz şeylere yönelin. İşte yardımcı olabilecek bazı kendi kendine yardım stratejileri:

  • Acı çekmeye izin verin. Kaybedilen insanlar olduğunu kabul etmek ve yas tutmaya izin vermek önemli. Kendinize zaman tanıyın ve her şeyi kendi hızınızda yapın.
  • İyiliği çoğaltın. İster kendiniz için ister başkaları için, bu duyguları alın ve onları dünyada olumlu bir değişiklik yapmaya yönlendirin. Bazen sadece başka biri için basit şeyler yapmak bile yaşadığınız suçluluk duygusunu hafifletebilir.
  • Olaya yol açan dış etkenlere odaklanın. Odağınızı durumu yaratan dış değişkenlere kaydırmak, suçluluk duygularına yol açan “kendini suçlamayı” bırakmanıza yardımcı olabilir.
  • Kendini affetme alıştırmaları yapın. Eylemleriniz başka bir kişiye zarar vermekten sorumlu olsa bile, kendinizi nasıl affedeceğinizi öğrenmek ilerlemenize ve olumlu bir bakış açısı kazanmanıza yardımcı olabilir.
  • Yaşadığınız suçluluk duygularının ortak olduğunu unutmayın. Suçluluk yaşamak, yanlış bir şey yaptığınız ve bunun için suçlu olduğunuz anlamına gelmez. Üzüntü, korku, kaygı, keder ve evet suçluluk, bir trajedinin ardından verilen tamamen normal tepkilerdir. Aynı anda hem hayatta kalacak kadar şanslı olduğunuz için mutlu olabilir hem de başkalarının kaybı için yas tutabilirsiniz.

Önemli uyarı: Eğer yaşadığınız belirtiler şiddetliyse veya suçluluk duygularınız yaşamınızı etkiliyorsa mutlaka bir uzmana danışın.

Üstlenilmiş travma nedeniyle, orada bizzat bulunmuş gibi stres belirtileri yaşayabilirsiniz!

Psikolojik travma, bireyin beklemediği bir olay ile sınırlarını zorlayacak şekilde mücadele etmesi, buna maruz kalması durumu şeklinde tanımlanabilir. Bireysel olarak yaşadığımız travmaların yanı sıra, toplumsal travmalar da zihinsel sağlığımızı aynı derecede etkileyebilir. Hatta günümüzde sosyal medya aracılığıyla tanık olduğumuz olumsuz içerikler, “üstlenilmiş travma” durumunu tetikleyebilir. Üstlenilmiş travma durumunu yaşayan kişiler, izledikleri olaya bizzat şahit olmuş, orada bizzat bulunmuş gibi stres belirtileri gösterirler:

  • Korku
  • Kaygı
  • Öfke
  • Suçluluk
  • Kopukluk
  • Baş ağrısı
  • Kayıtsızlık
  • Umutsuzluk
  • İştahsızlık

Üstlenilmiş travma yaşayan kişinin, öncelikle yaşadığı durumu kabullenmesi gerekir. Travmayı kabullenmek çözüme ulaşmanın ilk adımı olabilir. Ardından bu durumdan güvenilen kişilere bahsedilmesi, stresle mücadeleye katkıda bulunabilir. Ayrıca uykunun insan bedenini en çok etkileyen faktörlerden biri olduğu unutulmamalı, yeteri kadar uyumaya özen gösterilmelidir. Son olarak; sizi tetiklediğini düşündüğünüz olaylara karşı sınır çizmeye ve kendinize mola zamanları yaratmaya çalışın. Diğerlerinin de tetiklenmemesi için sosyal medya paylaşımlarınız konusunda özenli olun ve “hassas içerik”leri yaymayın.

Kaynaklar: centerstone.org, verywellmind, healthline

İlginizi çekebilir: Travma sonrası stres bozukluğu neden olur, belirtileri nelerdir?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale