X

Başına buyruk duygular karşısında: Duygularınızın kontrolü kimin elinde?

Duygunuzun efendisi kim?

Duygularımız isteklerimiz, amaçlarımız ve düşüncelerimizle çeliştiğinde anlarız onların ne denli güçlü olduklarını. Öfke göstermenizin hiç de uygun olmadığını düşündüğünüz bir yerde kendinizi ağzınızdan alevler saçarken bulduğunuzda… Onca zaman özene bezene hazırlandığınız bir sunumu yaparken heyecandan tir tir titrediğinizde… Aklınız “Kıskanacak ne var yahu?” derken eşinizi o arkadaşından kıskandığınız için uykunuz kaçtığında… Kedinin korkulacak şey olmadığını bildiğiniz halde elli metre öteden çığlıklar atarak kediden kaçtığınızda… Ortada huzursuz olacak hiçbir şey olmadığını bildiğiniz halde içiniz huzursuzlukla dolduğunda… Akrabanızın o tatsız davranışına kafayı takmamayı istediğiniz halde her geçen gün daha fazla taktığınızda…

Böyle zamanlarda duygularımız, başına buyruk yaramaz bir çocuk gibi bizi oradan oraya çekiştirmektedir ve biz ona söz geçiremeyen, zavallı ebeveynler gibiyizdir. Elimiz kolumuz bağlanır, dövsek olmaz, sövsek olmaz, kaçsak kovalar… Aklı başında sözleri asla duymaz, telkinden, nasihatten anlamaz. Tutturmuştur bir kez. Bize düşen tek şey krizi yönetmektir. O diyardan gitmeye imkân da yoktur nitekim.

Duyguların dilini öğrenmek, mekanizmasını tanımak bize bu çaresizlik karşısında epeyce avantaj kazandırır. Nasıl işliyor bu mekanizma? “Başına buyruk” sözü onları tanımak için çok doğru bir yakıştırma. Duygular -ismiyle müsemma- bağımsız bir sinir sistemi tarafından yönetiliyor. Buna otonom (bağımsız) sinir sistemi deniyor. Bağımsız sinir sistemimiz, vücudumuzdaki temel fonksiyonları yöneten sinir sistemimiz. Kalbimizin atışını, kanımızdaki basıncı, sindirimi, solunumu, boşaltımı, yani irademizle değil, kontrolümüz dışında gerçekleşen fizyolojik olayları ve istem dışı diğer hareketleri kontrol ediyor. Duygularımızın bedenimizdeki karşılıkları da bu tür fizyolojik olaylardan. Örneğin heyecanlandığımızda kalbimizin hızlı çarpması, kızdığımızda kanımızın ellerimize ve bacaklarımıza hücum etmesi, korktuğumuzda gözbebeklerimizin büyümesi, sakinken sindirimimizin artması gibi bedensel haller bizim seçimimiz değil. Kendimize sakin olmayı telkin etsek de, sinirlenmemeye karar versek de bunu başaramamamız buradan geliyor.

Bu süreçte bir başka etken de düşüncelerimiz. Hangisinin önce geldiğini tespit edebilmek pek mümkün değil. Duygular mı düşüncelerden geliyor, düşünceler mi duygulardan? Bu paradoksun çözümünü bilmesek de düşüncelerin duygularla sürekli dans halinde olduklarını biliyoruz. Düşünceler duygu dünyamızda olup biten her şeye temas ediyorlar. Düşünceler rahatlatıcı olabildikleri gibi ateşe körük de olabiliyorlar. Ancak elbette düşünceleri değiştirmek tümüyle duyguları kontrol etmeye yeterli değil. Bu nedenle düşünceyi ele alırken duygunun bedenle ilişkisini de gözetmek gerekiyor. Bedenimizi rahatlatmayı öğrendiğimizde duygumuz da buna eşlik ediyor.

Özetle, duygu kontrolünde iki konuda çalışmalıyız. Bedenimizi rahatlatmayı öğrenirsek duygumuz yükseldiğinde ona sakinleşme mesajı verebiliyoruz. Ki bu, sandığımızdan çok daha hızlı sonuç alabildiğimiz, son derece işe yarar bir yol. Bununla beraber düşüncelerimize de bir bakmamız, hangi düşüncenin bize iyi geldiğini, hangisinin işleri daha da kötüleştirdiğini araştırıp bulmamız, bunu bir farkındalığa dönüştürmemiz lazım. Ama bundan daha da önce bir karar vermemiz gerekiyor.

Cevaplayacağımız soru hem derin hem de bir o kadar basit. Duygumuzun efendisi kim olacak? Bizi kızdıran kişi, bizi korkutan kedi, bizi kıskandıran o kadın, heyecandan bizi titreten o seyirciler, sinirimizi bozan o akraba mı? Tek seçeneğimiz bunlar değil. İpleri başka birinin veya başka bir şeyin elinde olan bir kukla değil, kendi kendimizin efendisi olmak da bir seçenektir. Değil mi ki duyguyla hareket eden kişi bağımsız değildir, bir dış etkenin etkisindedir? Bu bir özgürleşme hareketidir. O halde sizi bu özgürleşme hareketine davet ediyorum. Bunun için gerekli olan ilk adım, bu niyeti ortaya koymak, bunun için gerekeni yapmaya çaba göstermeye gönülden istekli olmaktır. Geri kalanı sanıldığı kadar zor olmayacaktır.

İlginizi çekebilir: Dünyaya hükmetmek çocuk oyuncağı, peki ya kendine hükmetmek?

Ela Uysal: Hacettepe Üniversitesi, Mütercim Tercümanlık Bölümü’nden mezun olduktan sonra global firmalarda çeşitli görevler aldı. Kurumsal kariyerine devam ederken bir yandan kişisel gelişimle ilgili çalışmalara başladı. 2000’li yılların başında, Türkiye’de eğitimler veren İngiliz Psikolog Stephen Bray’in eğitim tercümanlığını ve 2005 yılında Amerikan The Coaching Institute’un Türkiye’deki eğitimlerinin çevirilerini yaparken ilişkilerin insan mutluluğundaki temel fonksiyonunu derinden sorgulamaya başladı. 2007 yılında bilişsel-davranışçı ekol ve felsefi danışmanlık gibi etkili sonuçlarını gördüğü metotlarla tanıştı. Felsefenin Pratiği, Davranış ve Duygu Değiştirme Teknikleri, Alışkanlık Değiştirme, Davranış Teorileri, 16 PF Kişilik Envanteri, Stresle Başa Çıkma, Aşılama Teknikleri, İlişkilerde Davranışçılık gibi teorik ve uygulamalı dersler aldı. Bireysel terapi seanslarına co-terapist olarak katıldı. Stonebridge College – Advanced Life Skills Coaching / İleri Yaşam Becerileri Koçluğu ve Psikoterapi diplomalarını aldı, Princeton University "Modern Psikoloji ve Budizm" ve "Uygulamalı Etik" (online) sertifikasyonlarını tamamladı. Gelişim ve bilgelik yolunda çok değerli bulduğu nefes ve mindfulness öğretilerini derinleştirmek için Türkiye'de ve dünyadaki ünlü nefes okullarından (Buteyko, Breatheology, Nefes Okulu) nefes eğitimleri aldı, Mindfulness Academy uluslararası akredite mindfulness eğitmeni oldu. Eğitim, seminer ve atölyelerlerle pek çok kurumsal ve bireysel ortamda ilişkiler, mindfulness, duygu ve davranış değişimi hakkında bilgi ve deneyimini aktardı. 2016 yılında "Mutluluk Atlası" 2020'de "Bulut Olmak" kitapları ile okurlarıyla buluşturdu. Kurucusu olduğu Ela Uysal Pozitif İlişkiler Akademisi’nde (PİA) daha iyi ilişkiler için çalışıyor ve ilkeli, itibarlı ve yetkin ilişki koçlarını dünyaya kazandırmak için eğitim programlarını sürdürüyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale