Yakın zamanda EUFA Euro 2020’de Danimarka Futbol Takımı oyuncusu Eriksen’in geçirdiği kalp krizi büyük yankı yarattı ve futbola ilgisi olan olmayan birçok kişinin yüreği ağzına geldi. Olayın kendisi kadar gösterilen liderlik de birçok kişiyi etkiledi. Takım lideri Simon Kjaer ilk müdahaleyi sağlık çalışanlarından önce yaptı ve zorlu anlarda hayati bir rol oynadı. Tüm takım bir anda Eriksen’i çevreledi ve bu üzücü anların dışarıya yansımasını engelledi. Takım hep birlikte maça devam kararı aldı ve galibiyete hep birlikte koştular. Kültür, eğitim gibi pek çok şey bu durumu açıklarken detaylandırabileceğimiz başlıklar.
Bir takım yaratmak, takıma liderlik etmek ve beraber bir hedefe koşmak sözde kolay ama özde gerçekten zor bir durum. Kişisel farklılıklar, liderlik yaklaşımı, deneyim, bakış açısı… Hepsi bir liderin yaklaşımını şekillendiriyor. Hiyerarşinin giderek azaldığı, herkesin işinin lideri olarak görüldüğü yeni düzende daha çok insanı ve duyguyu ön planda tutan ve buna yatırım yapan liderlerin önem kazanacağını hepimiz göreceğiz. Üste biat etme dönemi, “Benim farklılıklarıma saygı duyan bir yönetim yoksa burada işim yok” diyen bireylerle çoktan bitti.
Hataya, en iyisini değil, her seferinde biraz daha iyisini yapmaya teşvik eden liderler hem istekleri gibi daha sadık çalışanlar hem de işinde anlam arayışı olan bir nesil için çok daha yararlı. Kendine güvenen ve tevazu sahibi liderler, davranıştan çok duyguya anlam yükleyen liderler aranıyor. Tevazu kavramı özellikle son zamanlarda liderlik araştırmalarında da sözü edilen bir kavram. Jim Collins’in “Good to Great” kitabında tevazu sahibi liderlerin hatalarının sorumluluğunu alan, yardım ederek ekibini geliştiren, geribildirim almayı talep eden, ekibinin güvenini kazanmış liderler olduğundan bahsediyor. Psikolog Adam Grant ise McKinsey’de yayınlanan yazısında tevazu sahibi liderlerin zayıf yanlarının farkında ve onları geliştirmeye çabalayan kişiler olduğundan bahsediyor.
Bilmediğini bilmenin ve bunu açıkça paylaşmanın öğrenmek için önemli bir anahtar olduğunu düşünüyorum. Liderlerin de bu duyguyla kendilerine bakmaya başlamaları organizasyonları geleceğe taşımak için olmazsa olmaz bir koşul. Kendimiz gibi olmayanı yadırgadığımız, sesli olarak olmasa da içimizden “Ne işi var bunun burada?” dediğimiz çalışanlar mutlaka olmuştur. Farklılıkların yarattığı güzellikleri görmek, potansiyele ve karaktere yapılan yatırımın kağıt üstündeki başarıya yapılan yatırımdan çok daha fazlasını sunduğunu bilmek ve bunu davranışlarına yansıtmak tevazu sahibi liderlerin başarıları arasında. Geleceği şekillendiren tevazu sahibi liderlerin yaratacağı katma değeri daha fazla görmek dileğiyle.
İlginizi çekebilir: Tercihlerimizi yaparken nasıl daha mutlu olabiliriz?