“Yarından itibaren diyete başlıyorum” cümlesi size de tanıdık geldi mi? Çoğu birey hayatının bir döneminde diyet yapmıştır diye tahmin ediyorum. Başarı elde edildiği kadar diyet sürecinde başarısız olanların sayısı da hiç az değil. Peki sizce başarılı olamamanızdaki sebep nedir? “Diyet yaparken amacınız diyet yapmak olmasın. Sahip olduğunuz kilolar size uygun bir beslenme düzeniyle verilir, önemli olan sağlıklı ve iyi yaşam sürmeyi öğrenmeniz…” cümlesi en sihirli cümlelerimden. “Peki nerede yanlış yapıyorum?” ise en sık aldığım sorulardan. Bu yüzden bugün sizlere sık yapılan 3 diyet hatasından bahsetmek istedim.
Sizin diyetiniz vs X’in diyeti
Ayşe’nin diyeti, Mehmet’in diyeti, komşumun diyeti, eltimin diyeti … kısacası X’in diyeti. En kolay ulaşabileceğiniz diyet genellikle en yakınınızdakilerin diyeti ve en cazip gözüken diyet olur. Bu yüzdendir ki arama motorlarında 3 günde 10 kilo verdiren diyet çok sık aranmıştır. Fakat sizlere tavsiyem, bir başkasının diyetini yapacağım diye kendinizi hiç yormayın çünkü sonuç hep aynı; alıp verilen kilolar, giden zaman ve bozulan metabolizmanız… Unutmamalıyız ki beslenme dediğimiz şey; kişiye, alışkanlıklarına, yaşam tarzına, yediğine, içtiğine, yaşadığı yere, bütçesine, motivasyonuna ve metabolizmasına özgü olmalı. Kısacası beslenme düzeniniz parmak iziniz olmalı, yani size özgü olmalıdır. Asıl o zaman verilen kilolarda kalıcılık elde edebilirsiniz.
Normal hayatınız vs diyet hayatınız
“Ben diyetteyken ağzıma şunu sürmüyorum, bunu sürmüyorum...” benim de danışanlarımdan çok sık duyduğum cümleler arasında yer alıyor. Genellikle bu bireylerde klasik bir tablo vardır; hafta başında veya sabahları diyete başlanır, ama çok katı başlanır. “Kesinlikle …… yemeyeceğim” diye direnç gösterilir. “Bitti o börekler, çörekler, baklavalar, pastalar, ekmekler…” diye devam eder. Diyete bu kadar katı başlayınca genellikle akşamında motivasyonda bir düşüş yaşanır. Çünkü aslında yasakladığınız ve kendinizi yoksun bıraktığınız şeyi farkında olmadan daha çok düşünürsünüz ve o besine yönelim artar. Peki işin sihri nerede?
Şüphesiz den-ge-de. Amaç sağlıklı ve iyi bir yaşam ise diyet dediğimiz şey başlayıp biten bir serüven değildir. İnsanın “diyet hayatı ve normal hayatı” diye iki farklı hayatı olmamalıdır. Çünkü siz hayatınızı ne kadar ikiye bölerseniz o kadar yorulduğunuzu göreceksiniz. Bunun yerine hayatınıza sağlıklı beslenmeyi nasıl adapte edeceğinize odaklanırsanız aslında o çok istediğiniz çözüme kavuşacaksınız.
Hissedilen gün vs yarınlar
Çok severiz hafta içi sağlıklı besleneyim hafta sonu ipin ucunu kaçırayım ama olsun “Bu sefer kesin diyete başlıyorum” demeyi. Sonra bir bakılır bu alışkanlık rutine bağlanmış ve her pişmanlık hissinde aynı girişimde bulunulur. “Ne var canım hafta sonu yemeyelim de ne yapalım?” sesleri duyulur. Devamında ise “Bu dünyaya bir kez geliyoruz…” cümleleri yer alır.
Evet, yalnız değilsiniz. Bu dünyaya bir kere geliyorsunuz. E madem bir kere geldiğiniz bu dünyada kendinizi diyet kalıbına sokmak niye? Onun yerine sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanıp bunu yaşamınıza adapte etmeniz, düzeltilecek diyet hatalarından biridir. Bu yüzden her pazartesi karar almaktan ziyade kendinize “Hazır mıyım?” sorusunu sormanız ve hazır hissettiğinizde bir uzmandan destek almanız motivasyonunuzu yüksek tutmanın yanında değişen beslenme sürecine daha kolay adapte olmanıza katkı sağlayacaktır. Böylelikle her hafta yaşanan paradoksu da kırmış olursunuz. Kısacası “YARIN değil HAZIR OLDUĞUNUZDA başlayın.”
İlginizi çekebilir: Kilosuna dikkat edenler için pratik diyet yemek tarifleri