X

Baş dönmesi ve kulak çınlaması gluten hassasiyetine bağlı olabilir mi?

Meniere hastalığı; dalgalanan işitme kaybı, tekrarlayan baş dönmesi, kulak çınlaması ve kulak içinde basınç artışı ile giden bir hastalıktır. İlk kez 1861 senesinde Dr. Meniere  baş dönmelerinin beyin değil, iç kulak kaynaklı olabileceğini söylemiş; iç kulak kaynaklı baş dönmeleri de onun adıyla isimlendirilmiştir.

Non Çölyak gluten hassasiyeti hem bağırsak/ sindirim sistemi yakınmaları (karın ağrısı, gaz, şişkinlik, hazımsızlık, kabızlık, reflü) hem de bağırsak dışı yakınmalar ile görülebilir. En sık görülen bağırsak dışı yakınmalar; migren, baş ağrısı, fibromiyalji, komik yorgunluk sendromu, beyin sisi, kas-tendon yakınmaları, deri bulguları ve depresyon/ anksiyetedir.

Gluten hassasiyeti nedeniyle baş dönmesi ve vertigo literatürde çok sık bildirilen bir durum değil, göreceli olarak bildirilen olgu sayısı/çalışma az.

Bu çalışmalardan bir tanesinde Meniere hastalığı olan hastalara ciltten gliadin prick testi yapmışlar; hastaların %60’ında gliadine karşı alerjik yanıt görülmüş. Bu yanıtların üçte biri hemen, üçte biri 6 saat, üçte biri ise 12 saat sonra görülmüş. Bir hastada ise 24 saat gecikmiş tipte yanıt (baş dönmesi ve kulak çınlaması) ortaya çıkmış, kontrollerde ve sağlıklı bireylerde gliadine bağlı yanıt görülmemiştir. Bu çalışmanın yazarları daha sonra Meniere hastalığı tanısı olan 63 yaşındaki bir hastayı glutensiz diyete almışlar; aynı zamanda eklem yakınmaları ve irritabl bağırsak sendromu bulguları da olan hasta, altı ay glutensiz beslendikten sonra Meniere’e bağlı kulak çınlaması ve baş dönmesi tümüyle geçmiş.

Bir olgu bildirisinde çınlama, kas eklem ağrısı ve sindirim sistemi yakınmaları olan bir hastanın glutensiz beslenme sonrasında yakınmaları belirgin şekilde azalmış.

2017 senesinde yayınlanan bir derlemede Meniere hastalarının önemli bir bölümünde (%40-60 ) polen ve besin alerjisi ve çoğunda ishal, karın ağrısı, dispepsi gibi mide bağırsak yakınmaları olduğu; en sık saptanan besin alerjeninin ise buğday olduğu belirtilmiş.

Bazı bilim insanları Meniere hastalığında görülen iç kulak–lenf sistemi değişikliklerine, kapiler kan damarlarında geçirgenlik artışının neden olduğunu düşünüyorlar. Bağırsaklarda da geçirgenlik artışı olunca beyinde geçirgenlik artışı olduğu biliniyor. Bağırsakta artmış geçirgenliğe neden olan faktörlerden yoğun stres, alkol ve sigara tüketimi Meniere hastalığını da tetikleyebilen faktörler. Şimdi bu listeye gluten tüketmek, bağırsak bakterilerinde denge bozulması (disbiyozis) ve artmış bağırsak geçirgenliği de eklenmiş durumda.

John Hopkins Üniversitesi’nde yapılan bir hayvan çalışmada ise bağışıklık sisteminde meydana gelen değişikliklerin iç kulakta değişikliklere neden olduğu ve Meniere hastalarının çoğunluğunda pek çok maddeye karşı alerji olduğu; antihistaminik tedavinin yakınmalar belirgin şekilde azalttığı görülmüş. Meniere hastalarında alerjen maruziyetini azaltmak rutin tedaviye alınan yanıtı artırmış, hastaların bulguları belirgin şekilde azalmış. Özellikle mevsimsel ve besin alerjisi olan, çocukluğunda alerji öyküsü olan, iki yanlı Meniere bulguları olan ve yakınmaları alerjen ile karşılaştıktan kısa süre sonra tetiklenen Meniere hastaların alerjilerine dikkat etmesi çok önemli.

Alerji ve Meniere hastalığı ilişkisin uzun zamandır biliniyor aslında. Bu konuda ilk oldu bildirisi 1923’te yapılmış; günümüzde Meniere hastalarında alerji görülme sıklığı toplumdan üç kat daha fazla görülüyor. Hastaların %60’ında alerji öyküsü mevcut; pek çoğunda bağışıklık sisteminin fazla çalıştığına dair kan belirteçleri yüksek. Alerji hücresi mast hücrelerinin ve salgıladıkları histaminin süregelen enflamasyon da elebaşı olduğu ve alerjenlerin histamin  salınımı yoluyla enflamasyona yol açtığı düşünülüyor. Bir çalışmada Meniere hastalığı bulgularını en çok ve sık artıran alerjenin buğday olduğu gösterilmiş.

Pamukkale Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada hastalar gözlem altında alerjenlere maruz bırakılmış. Hastalarının yüzde 60’ında kulak çınlaması ve kulak dolgunluğu, yüzde 12’sinde baş dönmesi 45 dakika içerisinde ortaya çıkmış. Tedavide kullanılan ve hastaları rahatlatan betahistin isimli ilacın histamin reseptörleri üzerinden etki etmesi de bu görüşü destekliyor. Alerjilerin belirgin olarak kötüleştirdiği, mast hücreleri ve histamin ile ilişkili bir diğer hastalık da migren. Meniere hastalarında toplumdan daha yüksek oranda migren görülür.

Bu nedenle migreniniz varsa, ve sık sık Meniere veya baş dönmesi atağı geçiriyorsanız; alerjilerinize ve hayatınızda alerjilerinizi artıran faktörlere dikkat edin.

Hem migreni hem de Meniere hastalığı/baş dönmesi-kulak çınlaması olan hastalar için yol haritası:

1.Önce nöroloji ve kulak burun boğaz hastalıkları uzmanlarına muayene olun; altta yatan başka bir problem olup olmadığı anlaşılsın.

2. Meniere hastalığı tanısı konulursa baş dönmesinin şiddetli olduğu dönemde bol bol istirahat edin ve bol su için.

3. Baş dönmeleri hafifleyince bir alerji hastalıkları uzmanına başvurarak Tip I ve Tip IV alerjiler için test yaptırın.

4. Tüm bu süreç dahilinde bağırsaklarınızda geçirgenlik artışı ve disbiyozis’e neden olmamak için:

  • Rafine karbonhidrat ve şekeri (mümkün olduğunca) hayatınızdan çıkarın.
  • Glutenli besinleri azaltın/ hayatınızdan çıkarın. Glütensiz kalmaya dayanamıyorsanız ekşi mayalı ve siyez unu ürünleri çok az tüketin. Hamur işi ve makarna tüketmeyin.
  • Alkol ve sigara kullanımını azaltın.

5. Probiyotik içeriği yüksek yoğurt, kefir, kombuça gibi besinler tüketin.

6. Stresle baş etmeyi öğrenin, gerekirse yardım alın.

7. Baş dönmeleri geçince yogaya başlayın.

8. Her gün yürüyüş yapın..

 

Gluten ve beyin hakkında daha fazla bilgi için Beynini Doğru Besle adlı kitabımı okuyabilir ve Instagram hesabıma bakabilirsiniz.

 

İlginizi çekebilir: Farkındalık, meditasyon ve yoga sizi nasıl değiştirir?

Dr. Banu Taşçı Fresko: Dr. Banu Taşcı Fresko, 1969 senesinde İstanbul’da doğmuştur. İstanbul Tıp Fakültesi’ni 1992 senesinde bitirmiş, ihtisasını İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda 1997 senesinde tamamlayıp Nöroloji Uzmanı olmuştur. Birçok özel hastanede çalıştıktan sonra şimdi çalışmalarını muayenehanesinde sürdürmektedir. Uzun yıllar kronik ağrılardan mustarip olduğu için, hastalara yol gösterecek, hayatlarını kolaylaştıracak bir kılavuz yazmak istemiştir. Ekim 2017de ‘Beynini Doğru Besle’ isimli kitabı çıkmış, kitapta migren ve fibromiyalji ağrılarıyla nasıl başa çıkılacağını, beslenmenin önemini ve tüm kronik hastalıklarda yoganın iyileştirici etkisinden bahsetmiştir. 2017 senesinde Arzu Rezzan Sunam ve Yelina Tayfur’dan Temel Yoga Hocalık Eğitimi ve Banu Çadırcı’dan 100 saat yoga terapi ve yoga anatomi eğitimi almıştır. Aynı zamanda Ahmet Güllü ve Vedat Örs atölyelerinde eğitim almış, profesyonel bir ressamdır, bu güne kadar 7 kişisel sergi açmıştır. Bugünlerde bir yandan Mayıs 2018’deki sergisine hazırlanmaktadır.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale