X

Bariyer ilişki ayrılık sonrası iyileşme sürecine katkı sağlıyor mu?

Bir romantik ilişkiyi bitirmek ve ayrıldıktan sonraki süreç herkes için kolay işlemiyor. Ayrılık, pek çok insanın duygusal açından yıpranmasına ve günlük hayattan kopmasına yol açıyor. Bu durumu çözmek için de birbirinden farklı yöntemler geliştiriliyor ve bariyer ilişki de bu yöntemler arasından öne çıkıyor. Bu yazımızda, bariyer ilişkinin ne olduğunu sizler için kaleme aldık.

Bariyer ilişki nedir?

Bazı insanlar, ayrılıktan sonra eski partnerlerine geri dönmemek için yeni bir ilişkiye başlıyorlar. Bu ilişki türüne de bariyer ilişki deniyor. Bariyer ilişki, ayrılıktan sonra hızlıca kurulan yeni bir romantik ilişki olup temelde duygusal boşluğu doldurmak ve ayrılık acısını hafifletmek için tercih ediliyor. Bu nedenle, bu ilişki türünün derin bir altyapıya sahip olmadığını ve sadece geçici bir çözüm olduğunu belirtebiliriz.

Bariyer ilişki, insanların eski partnerleriyle aralarına bir duvar örmesi anlamına geliyor. Bu duvar, aslında ayrılık acısı çeken kişilerin hayatlarına yeni aldıkları bireyi temsil ediyor. Bu ilişki türü, genellikle yalnız kalmak istemeyen ve eski ilişkisine geri dönme ihtimalinin yüksek olduğunu düşünen bireyler tarafından kuruluyor.

Her ne kadar bu ilişki türünün yalnızlığa çözüm olabildiği düşünülse de yapılan araştırmalar yalnızlığın yaşanması gerektiğini vurguluyor. Bazı çalışmalara göre, ayrılık sonrası duygusal sancıların aşılması için bir süre yalnız kalınması gerekiyor. Bir diğer yandan da bazı araştırmalar bariyer ilişkinin ayrılık sonrası iyileşme sürecini hızlandırdığını kanıtlar nitelikte.

Bariyer ilişki gerçekten etkili mi?

Bu ilişki türü, hem olumlu hem de olumsuz denilebilecek psikolojik etkileri açığa çıkarıyor. Öncelikle, bu ilişki sayesinde eski partnere yönelik özlem hafifletilebiliyor. Ayrıca, eski ilişkinin bitmesiyle açılan boşluk da hızlı bir şekilde kapatılabiliyor. Bir diğer yandan, bu rahatlama etkisi kısa süreli olduğu için sadece geçici bir çözüm sunuyor. Bu nedenle, bu ilişki türü uzun vadeli bir iyileşme sağlayamıyor.

Bariyer ilişki, eski ilişkiden kalma negatifliklere karşı bir koruma kalkanı yaratıyor. Bu sayede, insanlar duygusal korunma ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar. Her ne kadar korunma söz konusu olsa da bu ilişki çoğu zaman yüzeysel olup yoğun duygulara ev sahipliği yapamıyor. Bu yüzden, bazı insanlar bu ilişkiyi yaşarken sevgi açısından tatmin olamıyor. Bazı bireyler ise bu yüzeysellik sayesinde eski ilişkilerinde aldığı yaraları yeni ilişkilerinde alma ihtimallerini azaltıyorlar.

Bu ilişki türünün bir diğer özelliği ise duygu karmaşasına yol açabilmesi. Henüz eski ilişkisini zihninde tam anlamıyla bitirememiş insanlar, bariyer ilişkilerinde hem eskinin hem de yeninin duygularını deneyimliyorlar. Bu durum sonucunda da hem duygu hem de düşünce dünyası karmaşık bir hale bürünüyor.

Bariyer ilişki yerine uygulayabileceğiniz stratejiler

Uzun vadeli bir çözüm olamayan bu ilişki türünü deneyimlemek her zaman mantıklı olmuyor. Bir başka deyişle, ayrılık sonrası iyileşme sürecinde eski ilişkiden gelen duygusal hesaplaşmaların tamamlanması ve daha sonra yeni bir ilişki kurulması gerekiyor. Bu yüzden, bariyer ilişkinin içinde yer almanın tam anlamıyla sağlıklı ve iyileştirici bir etki yarattığını söylememiz imkansız. Tabii, bu ilişki türü yerine iyileşme sürecinde göz önünde bulundurulabilecek farklı stratejiler bulunuyor.

Eğer ayrılık sonrası iyileşme sürecini deneyimlemekteyseniz bariyer ilişkiden kaçarak farklı yöntemleri değerlendirebilirsiniz. İlk olarak, eski ilişkinizin size neler kattığını ve sizden neler götürdüğünü anlamalısınız. Daha sonra, sosyal ilişkiler açısından duygusal ihtiyaçlarınızın ve isteklerinizin neler olduğunu fark etmelisiniz.

İkinci aşamada ise kendinize odaklanmaya başlayabilirsiniz. Kişisel gelişim ve yeni hobilerle ilgilenerek benliğinize hem fiziksel hem de duygusal açıdan destek sunabilirsiniz. Ayrılık sonrasında farklı bir şeylerle ilgilenerek kafanızı dağıtabilirsiniz ve eski ilişkinizi düşünmekten uzaklaşabilirsiniz.

Ayrılık sonrası süreçte kendinize zaman tanımayı da unutmamalısınız. Bu sürecin çok hızlı bir şekilde geçmeyeceğini ve kritik bir ameliyat sonrası iyileşme dönemine benzediğini kabul etmelisiniz. Ayrıca, arkadaşlarınız ve aile bireyleriniz gibi sevdiğiniz insanlardan sosyal destek almaya da özen göstermelisiniz. Eski ilişkinin bitişiyle açığa çıkan yalnızlık duygusu, sevdiğiniz insanların desteğiyle hafifleyebilir.

Son olarak, bu süreçte çok ağır bir taşın altında eziliyormuş gibi hissediyorsanız terapiden yararlanabilirsiniz. Bir terapiste danışarak ayrılık sonrasında karşılaştığınız duygusal zorluklarla verimli bir şekilde mücadele etmeyi öğrenebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Ayrılık sonrası 30 gün kuralı etkili bir yöntem mi?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale