X

Bangladeş Seyahat Notları: “Vız gelip tırıs gitmeyen memleket Bangladeş”

Dünya haritasını karşına aldığında Hindistan ile Myanmar arasında bulunan ve ismi yüz ölçümüne sığmayacak kadar küçük bir ülke var: Bangladeş… ‘B’ Hindistan’dan giriyor ve ‘ş’ Myanmar’dan çıkıyor. Nüfusu Wikipedia’nın iddiasına göre 160 milyon. Fakat yerel halk bunun daha fazla olduğu iddiasında. Görüyor ve arttırıyorum -hem zaten kim sayıyor ki; sen saymayı bitirene kadar adamların nüfusu 1 milyon daha artıyor-.  Akışkanlar dinamiği hocam insanın ‘sıkıştırılabilir’ bir nesne olduğunu görseydi, PhD’sini yerdi.

TDK tarafından kalabalık; ‘Çok sayıda insanın bir araya gelmesiyle oluşan insan topluluğu’ olarak tanımlanmış. O zaman kimse bana gelip Türkiye kalabalık demesin. Bende 3 çocuğa karşıyım. En az 5 tane yapalım. Daha onları sokabileceğimiz çok yer var. Anladım ki minibüs şoförü kardeşlerim yıllardır süregelen yakarışlarında haklılar: ‘Ortalar boş, ortalara doğru ilerleyelim…’

Sivrisinekler… Her yerdeler. O kadar çoklar ki, halk kendini sakınmak maksadıyla türlü icat çıkartmış. Bizim arkadaşlar ‘taygır aparkat’ -bakınız. Sagat – bir kombo keşfettiler, onu kullanıyorlar. Önce öldürmeye yaradığına inanılarak satın alınan – ki üstünde ‘Knocks down even the strongest mosquitos: En babaçko sivrisinekler bile Hakk’ın rahmetine kavuşur’ yazdığı için bu varsayımlarında haklılar, bakınız. Mortein- spiral şeklindeki sinek esrarı ateşe verilir. Kafası güzelleşen sinekler dumanın etrafında toplaşmaya başlarlar. Yeter çoğunluğa erişildiğinde bir adet acı aerosol alınır -en az 800 ml- ve bu topluluğun üzerine iyice çalkalanmak suretiyle püskürtülür. Bakınız; toplu katliam/soykırım/cinnet-cinayet/nefsi müdafaa/kan emici mahluklar/twilight .

Ben sivrisinekler de dahil hiçbir canlıyı öldürmemeye azami gayret sarf etmemi öğütleyen naif yaşam felsefemi burada da kucaklamak adına alternatif çözümler aradım. Ve buldum! Benim için künefeden sonraki en büyük buluş olarak – bakınız şerbetli bir tatlının içine peynir koymak!- ikinci sıradaki haklı yerini aldı: cibinlik! Varlığının elbette bilincindeydim ama günün birinde bu basit buluşun hatır hatır kaşınmamı ve belki de sıtma olmamı engelleyebilecek kudrete sahip olduğunu nereden bilebilirdim! Keşfedildiği için o kadar mutluyum ki adına sakız içi manisi bile yazdım:

Sakın kendini vız vızın şerrinden

Yoksa farkın kalmaz kevgirden

Neyse ki var cibinlik

Sinekler yapamaz bir hinlik

Kaldığım misafirhane ve oda arkadaşım

Konakladığımız yer Dakka’nın Uttara bölgesinde bulunmakta olan Fairly Tourist Home isimli bir misafirhane. Fakat ismine tezat bir şekilde hiçte ‘fairly: adilane’ bir yanı yok. İşletmecisi mini çakallıklar peşinde, düzenli olarak sırıtan ayran ağızlı bir arkadaş. Sanırsın su Forex’e tabi; her gün farklı fiyat! ‘İyi de birader, o zaman neden orada kalıyorsun? Yok mu kalacak daha adamakıllı bir yer?’ dediğini duyar gibiyim. Alnına buse kondurduğum, tabii ki var. Dakka’nın Gülşan bölgesinde 5 yıldızlı oteller mevcut. Bangladeş bir tekstil ülkesi olduğu için her yıl Avrupa’dan iş maksadıyla zilyon tane insan buraya geliyor. Alayı da bu bölgede, buradaki otellerde konaklıyorlar. Seçimde iki parametre hakim:

  • Harcırah: Ben burada geçirdiğim 8 hafta boyunca, buraya sadece ‘gezelim-görelim/yurdum yurdum Bangladeş’ kafasıyla gelen biriyle tanışma şerefine nail olamadım. Herkes iş için burada ve şirketleri onların 5 yıldızlı otellerde konaklamalarını uygun görmüş. Benim çalıştığım şirket olaya daha ‘duygusal’ yaklaştı.
  • Güvenlik: İlerleyen yazılarda da değineceğim ama kısaca şunu belirteyim. Bangladeş’in durumu biraz karışık son zamanlarda. Sürekli olarak bir iç savaş çıkması tehlikesinden bahsediliyor ve çıkan çatışmalar sonucunda her gün bir sürü insan hayatını kaybediyor. Atıyorum; polisin açtığı ateş sonucunda 20 kişi ölüyor fakat televizyonlar sadece 1 kişinin öldüğünü belirtiyor. O da panik sonrası yaşanan izdiham sonucunda oluyor‘muş’. Dur yahu! Sanki yakın zamanda başka bir ülkede pasif direniş gösteren bir gruba günlerce yapılan müdahaleler sonucunda binlerce kişi yaralanmış fakat ilgili medya tarafından bu rakam yüzler mertebesinde ekranlara yansımıştı. Böyle bir olayın Bangladeş’te yaşanmasına kulağım aşina çünkü orası bir üçüncü dünya ülkesi. Fakat benim hatırımdaki ülkede bu mümkün değil çünkü yetkililerinde açıklık getirdiği üzere orası bir Muz Cumhuriyeti değil! Ben ülkeleri şaşırdım zaar…

Neyse, avuntum şuydu: Benim konakladığım Uttara bütün bu eylemlerden uzak, güvenli bir bölgeydi. Diğer yandan Gülşan ise bu eylemlerin merkezi haline gelebiliyordu. Yani benim en büyük eylemim, 10 metrekare yerde 30 sivrisineğe tel dolabın içindeki tereyağı misali direnmekti. Görece güvendeydim.

Dipnot: Resimdeki klimayı kes! Bu ülkede olmazsa olmaz. Yoksa süblimleşirsin alimallah!

İnsanlar… Her yerdeler. O kadar çoklar ki, A noktasından B noktasına ulaşmak maksadıyla türlü icat çıkartmışlar. Bunların en ilgi çekici olanları tuk tuk -yöre insanı CNG de diyor- ve rikşav… Tuk tuk dedikleri arkasında iki, önünde de bir olmak üzere toplam üç tekerlekten mütevellit motorlu bir taşıttır. Böyle scooterın arkasına MAN minibüs kaynatmışsın gibi bir şey. Burada eğer kaldığınız yere taksi isterseniz muhtemelen size sokaktan bir tuk tuk çevirirler. Burada bizim taksi dediğimiz şeye limo -limuzinin kısaltması- deniyor. Çağırdığında limo diye her tarafı vuruk bir Toyota Corolla geliyor ve sende kendini V.I.P. zannediyorsun. Ha, dipçik gibi Toyota da yok değil ama tabii ki gerekli önlemleri alması halinde.

Rikşav ise bu tuk tuk’un motorsuzudur. 2 – 3 kişilik bir koltuk, bir bisiklete bağlıdır. Bu da takriben 45-50 kg civarında bir insan evladı tarafından sürülerek kişi istediği yere ulaştırılır. Oturgaçlı götürgecin vücut bulmuş halidir, tam kelime karşılığıdır; Türk Dil Kurumunun Bangladeş’e armağanıdır. Ayrıca her birinde güneşlik bulunmaktadır, sadelik ve konfordan ödün verilmemektedir. Oldukça ucuz bir ulaşım aracı olmakla beraber yolcularda eser miktarda trafik kaygısı barınmakta, bunun sonucu olarak yolcuların suratına pelesenk bir gülümseme hakim olmaktadır.

Toplu taşınmanın 1001 hali

İstanbul trafiğine yegane çözümdür. KOSGEB destekli olarak projelendirilmeli ve tez elden İstanbul’da da uygulanmalıdır! Sinan Çetin’in yöneteceği ve Vatan Şaşmaz’ın oynayacağı reklam filmi ile İstanbulluya tanıtılacak olan yenibüsün dörtlüğü de aşikardır:

Kullanırken Dakkalı, İstanbullu niye bakmalı?

Haydi destur verdim tekere, kaseni koy seleye.

Durma asıl pedala, işte konforda son nokta.

Verdim gene ayarı, al sana istihdamın kralı!

Son söz: Dikkatimi çeken bir tabela… Dikkat çekici bir tabela…

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Berk Sergün: Berk Sergun // Akademik kariyerindeki birincilikleri taçlandıran plaketlerini paraflayıp geçmiş, sergüzeştler geçirmeye karar verip seyyah olmuş bir kimseyim. Kariyer basamaklarını hızla tırmanırken ¨Bir dakika! Yazacağım ben arkadaş!¨ diyerek seyahatine baharat işine de tat katan bir hayat gezginiyim. İsterim ki ben gezeyim sen gör, ben karalayayım sen boya. Ayak bastığım topraklara yolun düşerse hayatta kal, en kötü ihtimalle fiyakalı tökezle. Çok yer gezdim, ziyadesiyle insan tanıdım. Bu oraların değil, onların hikâyesi… www.herseyiyanlisanlamisim.com

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale