Texas A&M Üniversitesi’nde 100 asker üzerinde yapılan ilginç bir araştırma, askerlerin az balık veya balık yağı tüketimi nedeniyle depresyon riskinin daha fazla olduğuna işaret ediyor. Peki, balık yağı psikolojimizi nasıl etkiliyor? Balık tüketimi gerçekten ruh halimizi etkiliyor olabilir mi?
Balık yağı ruh halini etkiliyor
Amerikan ordusu ile birlikte düzenlenen araştırmayı yürüten Texas Üniversitesi’nden Richard Kreider, araştırmayla ilgili şunları dile getiriyor: “Fiziksel aktivite seviyesinin ve performans ölçümünün ruh hali ve dayanıklılıkla olan ilişkisini inceledik. Bulgularımıza göre fiziksel aktivite ve balıktan alınan omega-3 değerinin azalmasıyla ruh hali ve dayanıklılık arasında ilişki bulunuyor.”
Kreider ayrıca, balık yağının omega-3 yağ asidi içerdiğini ve beyin aktivitesini geliştirdiğini de belirtiyor. Araştırmalar gösteriyor ki, balık yağının vücutta antiinflamatuar etkisi bulunuyor. Bu sayede de atletlerin ve askerlerin daha yoğun antrenman yapmalarına olanak sağlıyor. Balık yağı, özellikle istikrarlı bir şekilde antrenman yapan ve travmatik beyin hasarı geçirme riski yüksek olanlar için büyük önem taşıyor.
Yine başka bir araştırmada araştırmacılar, balık yağı takviyesi ile bilişsel işlev arasında pozitif ilişkiye rastlıyorlar. Balık yağı takviyesini düzenli kullananlarla kullanmayanların beyin yapılarında da farklılıklar bulunuyor. Fareler üzerinde yapılan bir araştırma da, balık yağı ile beynin hafıza ve düşünme (serebral korteks ve hipokampus) noktasında ilişki bulunduğunu kanıtlar nitelikte.
Önceki araştırmayı yürüten Colonel Mike Lewis de, omega-3 yağ asidi seviyesinin intihar konusunda önemli rol oynadığını dile getiriyor. Araştırmaya göre, omega-3 yağ asidi seviyesi düştükçe risk artıyor.
Barringer, araştırma bulgularının birçok askerin yüzleşmek zorunda kaldığı problemler açısından önemli bir kaynak olduğunu söylüyor: “Askerlerin mental sağlıkları önemli bir konu ve uygun diyet ve egzersizlerin askerlerin dayanıklılıklarına etki ettiğini görmek gerçekten şaşırtıcı bir durum.”
Askerlerin Post-Travmatik Stres Bozukluğu sorununu belirleyebilen formül
Kreider ve Barringer, askerleri fiziksel olarak ölçmek adına bir formül geliştiriyorlar. Bu formül, potansiyel Post-Travmatik Stres Bozukluğu olan askerleri etkili bir şekilde belirleyebiliyor. Formül, aynı zamanda birçok faktörü de ölçebiliyor: Fiziksel aktivite, psikometrik değerlendirme ve ek değerlendirmeler.
“Hizmet eden kişilerin dayanıklılığını artırmak için, risk oluşturabilecek ruh sağlığı problemlerini azaltmalıyız. Erken tanı, orduda aktif olarak görev alanlarda, ordudan ayrılmış veya emekli olmuş kişilerde oluşabilecek olumsuz sonuçları azaltabilir” diyor Barringer.
Ordu, bazı egzersiz, beslenme ve performansla alakalı uygulamalar yapıyor ve uygulamalarda elde ettiği bulguları savaştan dönen askerlerlerin depresyon riskini belirlemede kullanıyor. Askerlerin yüzleştiği, yüksek risk içeren problemleri belirleme, yalnızca orduda örnek oluşturacak bir durum yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda genel olarak topluma da katkı sağlıyor.
‘Toplum olarak bilmeliyiz ki, askerlerin hizmet öncesinde, hizmet sırasında ve sonrasında desteğe ihtiyacı var. Askerler, hizmetleri sonrasında yeniden topluma adapte olmak ve toplumla birlikte yaşamak için zamana ihtiyaç duyuyorlar” diyerek konuya açıklık getiriyor Kreider.
Kaynak
Psypost.org
Chatelaine.com
İlginizi çekebilir: Nedenleri ve belirtileriyle travma sonrası stres bozukluğu sorunu