Bu yaz Levent’le dalga sörfü tatili hakkımızı, bayram tatilinin başına ve sonuna ekleme yaparak anlata anlata bitirilemeyen Bali’de geçirdik. Birkaç defa Uzakdoğu’ya gitmiş olmamıza rağmen ilk defa bu kadar uzağa, hem de Güney Yarımküreye seyahat etmiş olduk (o kadar uzak ki haritalara bakarken 1-2 saat daha uçsaydık Avustralya’daydık herhalde). Dolu dolu 9 gün geçirdiğimiz ve dinlendiğimiz 2 gün hariç günde 1-2 seans dalga sörfü yaptığımız bu tatil o kadar keyifliydi ve sörf harici anlatacak o kadar şey birikti ki önce bir tatil destinasyonu olarak Bali’yle ilgili yazmak istedim.
Öncelikle birkaç pratik bilgi:
- Bali, çoğunluğu müslüman olan Endonezya’ya bağlı ve çoğunluğu Hindu olan büyük ve ana geçim kaynağı turizm olan bir ada.
- Endonezya dilinde Latin alfabesi kullanılıyor fakat fonetik olarak Thai ve Hintlilerin dilini andırıyor (ülkenin ve o coğrafyanın tarihinde neler olmuş, emperyalizmden nasibini nasıl almış, merak edip araştırmaya değer).
- Bali dünya çapında popüler bir destinasyon. Bali’de dünyanın her kıtasından insan, özellikle de Asyalı turist var.
- Daha önce Tayland’da Phuket’e ve civar adalarına gitmiş olduğumuz için oraya benzeyeceğini düşünmüştüm, fakat öncelikle Phuket’ten daha pahalı olduğunu öğrendim. Tatil bütçenizi bir Avrupa başkentine gidecekmiş gibi ayarlayabilirsiniz.
- Para birimi Endonezya Rupi’si (Rupiah). Tekrar bol sıfırlı banknotlara ve milyonlara hazır olun.
- Trafik tersten akıyor ve genelde çok yoğun.
- Sokakta pek çok evin ve dükkanın önünde Hindu geleneğinin bir parçası olarak sunak alanları var. Bunun için özel alanı olmayanlarsa dükkanlarının önüne kaldırıma ufak sunaklar bırakıyorlar ve tütsü kokulu sokaklarda (ve hatta kumsalda) yürüyorsunuz.
- Alkol, vergisi en yüksek ürünlerden, dolayısıyla pahalı.
- Pek çok yerde ücretsiz Wi-Fi bulunuyor. Biz ihtiyaç duymadık ama kendi hattınızdan roaming’i açmak veya telefon etmek yerine oradan lokal bir hat almak bir arkadaşımın önerileri arasındaydı.
- Bali’de ilk defa “turistik” sıfatını olumsuz anlamda kullanmayarak, adanın yerlilerinin turizmi ne kadar sürdürülebilir bir şekilde, hem mesleki hem de gündelik hayatlarının bir parçası olarak icra ettiklerini gördük. Bu açıdan turistlere yönelik olan neredeyse tüm yeme-içme-eğlenme mekanlarının hem konsept bakımından hem de iç dekorasyon bakımından ne kadar da iyi tasarlanmış olduğuna şaşırabilirsiniz.
Gelelim kalınacak yerlere:
- Tatili 1,5 ay öncesinden planlamamıza rağmen bize tavsiye edilen ve Canggu bölgesinde olan sörf kamplarında yer bulamadık. İlk gidiş için iyi ki de öyle olmuş ve havaalanına yaklaşık yarım saat mesafedeki Seminyak’ta bir sörf okulu ve onun karşısındaki otelde yer bulduk. İyi ki diyorum çünkü Seminyak hem turistik açıdan merkezi, sahile yakın ve bizim gibi riskli bulduğu için scooter kiralamak istemeyip, yaya takılanlar için çok daha uygun.
- Bu açıdan elverişli olabilecek bir diğer bölge de Kuta (Seminyak’ın hemen güneyindeki daha lüks / pahalı sahil bölgesi). Şahsen Kuta bizde lokal dokusunun daha az olma izlenimi yaratmasından dolayı pek hitap etmedi.
- Canggu sörf kamplarının sayıca daha çok olduğu, gelişkin ama daha “yeni” bir yerleşke. Örneğin Seminyak’taki daracık sokak ve kaldırımlar yerini daha ferah, geniş, daha yeşil (pirinç tarlaları dahil) alanlara bırakıyor. Bunun bir sonucu olarak yaya olarak orada çevreyi görme ihtimali pek yok gibi. Ayrıca Seminyak ve Kuta’da yer yer bunaltan arabalı ve motorlu taksi yoğunluğu birden kayboluyor ve gece sessiz sokaklarda kalıveriyorsunuz.
- Seminyak / Kuta ve Canggu arasındaki fark ayrıca şöyle de ifade edilebilir: Seminyak ve Kuta arasındaki sahilde kokteyl eşliğinde konforlu puflara yayılıp, piyasa müzikler dinleyerek gün batımı izleyebilirken, Canggu civarında lokaller ve “lokalleşmiş” turistlerle beraber kumanyanızla beraber sahile çömüp, reggea tınıları eşliğinde gün batımında sörf yapanları izleyebilirsiniz.
- Adanın merkezine yakın, denizden uzak bölgesindeki Ubud’u çok gezemedik fakat bizde yarattığı izlenim bir balayı otelleri veya batılı(laşmış) turistlere yönelik yoga cennetininkiydi. Pek çok yoga terapinin bulunduğu bölgede son moda yoga taytları ve sırtında yoga matıyla sokaktan geçen batılı kadın görebilirsiniz.
- Adanın en güneybatı ucunda ise Uluwatu bölgesi var. Burası Ubud kadar olmasa da Kuta, Seminyak ve Canggu’dan uzak. Kalmaktan ziyade günübirlik bir gezi için daha uygun geldi bize.
Biz yaptık, siz de yapın dediklerimiz
Seminyak’ta:
- Meiso’da refleksoloji masajı. Hem uygun fiyatlı, hem de işini ciddi ve çok iyi şekilde yapan masaj uzmanları açısından Meiso’dan çok memnun kaldık. Yoksa pek çok yerde “güzellik uzmanı” olma ihtimali daha yüksek olan veya masaj yaparken bir yandan laklak yapılan dükkanlar var. Ayrıca Bali’de Tayland’ın aksine masaj uzmanınızın hemcinsiniz olma ihtimali çok yüksek.
- 3. dalga demlenmiş kahve tadına alışmış olanlar için The Koop Roaster & CafeThe Koop Roaster &. Burası aynı zamanda kahve çekirdeklerini lokal üreticilerden direkt olarak satın alan bir yer olarak sosyal bir bilinç taşıyan bir işletme.
- İster kahvaltı, ister öğle yemeği, ister tatlı kaçamağı niyetine muhteşem meyveli smootie kaseleri için Nalu Bowls.
- Nalu’nun hemen üst katında bulunan Shelter Café’ye çıkarsanız hem menülerindeki sağlıklı yiyecek ve içeceklerden sipariş edebilir, hem de Nalu’dan bowl isteyebilirsiniz.
- Hem ortamı hem de inanılmaz kokteylleri açısından favorimiz kesinlikle Akademi’ydi. Bizimle ilgilenen miksolojist Jakob Manurung detaylı bir şekilde “imza” içkilerini anlattı ve hatta beğendiğimiz tatları sorduktan sonra kendimizi ona emanet ettiğimiz karışımlar yaptı. Gönül isterdi ki kokteyllerin hepsini deneyelim ama geceyi 3’er kokteyle kapatmak zorunda kaldık. Ne yapın edin buraya gidin!
- Ayrıca Akademi gibi Katamama adlı otelin içinde yer alan ve leziz tapaslar sunan İspanyol mutfağı MoVida restoranda yiyebilirsiniz.
- Muhteşem sashimi’ler, ızgara deniz mahsülleri ve balıklar için Sunset Road üzerindeki Sakanaya – Fish Market by RyojiSakanaya –
- Çok lezzetli, çeşit çeşit ve kendi zevkinize göre hazırlanmış hamburgerler için Wacko. Vejetaryen usul Zen Burger’i ayrıca tavsiye ederim.
- Vietnam mutfağı ve Fransız bistro dekorunu birleştiren Bo & Bun
- Gece eğlencesi için piyasa müzikler çalan, etkileyici dekoru olan ve devasa diyebileceğim mekan olarak La Favela. Biz pek uzun kalmadık ama türünün kesinlikle çok iyi bir örneği.
- Tek seanslık dalga sörfü denemek için Seminyak ve Kuta arasındaki başlangıç seviyesi için çok uygun olan sahilde pek çok sörf okulu var. Bizim tüm gezi boyunca gittiğimiz okul olan Bali Green Surf School’un Seminyak Beach’teki günlük derslerini deneyin örneğin. Ayrıca ufak bir hatırlatma olarak okyanusun bizim alışkın olduğumuz sakin denizlerden farklı olarak hem gelgit hem de dalga açısından çok hareketli olduğunu ve yüzmeye çok elverişli olmadığını söylemem gerek.
Bali’nin çeşitli yerlerinde görmeniz gerekenler:
- Batılı turistlere uygun şekilde sunumuyla geleneksel Endonezya atıştırmalıkları için Bekal Dari Ibu.
- Uzakdoğu ve ötesi diyarlarda eski kıtayı özleyenler için Fransız pastanesi Monsieur Spoon.
- Uluwatu’da Single Fin (güneş tam batmaya yakın değil, 1-2 saat önceden gidin, yoksa bizim gibi ayakta kalırsınız ve gün batımında sörf yapanları parmak ucunda izlersiniz).
- Muhteşem bir manzara için uçurum kenarındaki Uluwatu tapınağı
- Ubud’a yakın olan Pura Tirta Empul tapınağı
Canggu’da:
- Canlı müzik, rahat ortam ve sörfü gençlik için Old Man’s
- Gün batımında bira veya hindistan cevizi suyu içerken sörf yapanları izlemek için Batu Bolong sahilindeki Sandbar.
- Batı ve Endonezya füzyonu yaklaşımını ortaya koyan Deus Ex Machina’nın Deus Café’si
Biz (mecburen) yaptık, siz yapmayın dediklerimiz
- Ubud’daki fazla turistik aktivitelerinden Monkey Forest’ın girişinde de bol bol kavga eden, insanların üzerine tırmanan maymun var, bunun için para ödemeyin, hatta hiç gitmeyin.
- Rice Terrace yani pirinç yetişen katman katman tarlalar. Görünüşü çok hoş ama Ubud’daki Tegallalang bir tarladan diğerine geçerken sizden “bağış” isteyen veya fotoğraf çektirip “eğitimlerine katkı” isteyenlerle dolu. Onun yerine Canggu’da araç veya motorla dolaşırken daha “sahici” şekilde ekilmiş tarlalar görebilirsiniz.
- Tegenungan şelalesi — çok daha iyisi varmış.
- Taksi ve motorlu taksiler en rahatsız edici “turist avcısı” aktivite. Gece vakti pazarlık yapsanız bile istediğiniz sonucu alamayabilirsiniz. Kazıklanmamak için otelden taksimetre açacak bir taksi çağırtın, Maps’ten yolunuzu takip edin ve de dönüşte yürüyebileceğinizden emin olun.
Biz yapamadık, siz yapın / görün dediklerimiz
- Ubud’da Bali Swing
- Tanah Lot tapınağı
- Ulun Danu Beratan Temple ve Bedugul gölü
- Adanın kuzeyindeki Aling-Aling Şelalesi – Sambangan
- Yine Kuzey’deki Batur Gölü ve Volkan – Ubud (gece çıkıp, gün doğumunu seyretmek için)
- Mother Temple (Besakih)
- Kuta ve Uluwatu arasında bulunan Jimbaran sahil bölgesinde balık pazarına gidip, civarındaki şık deniz ürünleri restoranlarından yemek yemek
- Seminyak’ta piyasa eğlence mekanı Potato Head Beach Club
Hayatınızı kolaylaştırabilecek öneriler
- Gitmeden bağışıklık sisteminizi güçlendirecek bir küre başlayıp ve orada devam edebilirsiniz. Aynı şekilde probiyotik kullanmaya başlayıp, orada da devam etmek iyi bir fikir.
- Difteri-Tetanoz aşısı (Dt) olmakta fayda var (tercihen gitmeden 3-4 hafta önce yaptırın ki hem kolunuzdaki şiş tamamen insin, hem de bağışıklık sisteminizin zaten yorucu olacak yolculuktan önce toparlanmasına izin vermiş olun).
- İstanbul’dan Bali’ye direkt uçuş yok. Biz gidişte Hong Kong’dan, dönüşteyse Jakarta’dan (Endonezya’nın başkenti) aktarmalı uçtuk. Jakarta aktarması çok sevimsiz ve karmaşıktı. İç hatlar terminalinden dış hatlarda THY’nin uçtuğu terminale otoyol trafiğine çıkan dolmuş-vari bir servisle geçtik. 2,5 saatten kısa bir aktarma süresi olan bir uçuş kalp krizi sebebi olabilir. Biz ayrıca yanımıza yalnızca birer sırt çantası ve kabin içi valiz alarak bu stresi nerdeyse sıfırladık.
- Google Maps’in çevrimdışı harita özelliğinden yararlanıp, Bali adasının haritasını telefonunuza indirin.
- Yanınıza USD almakta ve orada ufak ufak bozdurmakta fayda var (bir arkadaşım ayrıca USD banknotlarının 2006’dan eski olmaması gerektiğini söylemişti). Her gördüğünüz “Authorized Money Changer” tabelasına ve mağaza içindeki derme çatma para bozdurma “masa”larına aldanmayın.
- Sivrisineklere karşı losyon, ilaç, tablet gibi şeyleri buradan götürmeyin ve oradan alın, buradakiler oradakilere sökmüyor.
- Çok fazla sokak köpeği var ama adada kuduz yaygın olduğundan, sevimli gözükseler bile çok haşır neşir olmamakta fayda var.
- Seminyak’ta sokaklar labirent gibi ve kuş uçuşu 2 adım olan yere gidebilmek bazen 10-15 dakika yürümek gerekiyor. Ve Google Maps’in geçiş gösterdiği yerden bazen çıkmaz, geçiş yok gibi gözüken yerden sokak çıkabiliyor. Yani Maps kullanın ama gece karanlığında bir yoldan ilk defa geçecekseniz temkinli olun.
- Warung, yani lokal yeme-içme mekanlarında yememek iyi bir fikir olabilir. Adanın içme suyu kaynakları pek temiz olmadığı için turistlere yönelik mekanlarda şişelenmiş su kullanılıyor. Warung’larda ise yemeklerde kaynatılmış musluk suyu kullanılıyor olma ihtimali nedeniyle hassas sindirim sistemlerimiz oradaki bakterilere tahammül edemeyebilir (daha fazla detay için “Bali Belly” diye araştırabilirsiniz).
Dilerseniz buradan kendimiz için oluşturduğumuz Google Maps haritasına ulaşabilir ve işaretlediğimiz tüm yeme-içme-gezme noktalarına göz atabilirsiniz.
Darısı başınıza!
İlginizi çekebilir: Bali Adası hikayeleri: Yerleşme aşaması, okul seçimi ve yeni ev