“Ne fark eder ki, kör insan için elmas da bir cam da. Sana bakan bir kör ise, sakın kendini camdan sanma…”
Mevlana Celaleddin Rumi
Bugün sizlerle birlikte bakmak ve görmek üzerinden dertleşeceğiz. Bir konunun, bir akışın ve hatta güzellik kavramının bakmak ve görmek arasındaki o muhteşem yolculukta nasıl şekillendiğine odaklanacağız hep birlikte. Bazen öyle şeyler olur ki “dünyalar başımıza yıkılıverir” evet yanlış okumadınız dünya başımıza yıkılır. Peki ya bu gerçek midir? Yani hayatta herhangi bir şey dünyayı başımıza yıkabilir mi? Bizi gerçekten bu kadar fazla üzebilir mi? Bizi bu denli kendimizden alıp kendimizden geçirmeye yetebilir mi?
Ne görmekteyiz bu durumlarda ve olaylara nasıl bakmaktayız? İşte ben bugün sizinle biraz buna odaklanalım istiyorum. Dünyaları başımıza yıkan bizler miyiz yoksa gerçekten olaylar mıdır? O dünyaları yerle bir eden bizler miyiz yoksa gerçekten hayat mı? Örneğin istediğimiz bir iş teklifi bize ulaşmadı diye düşünelim; reddedildik… Dünyada ilk kez reddedilen biz miyiz? İlk kez bir işten red alan biz miyiz? İlk kez bir şekilde üzülen biz miyiz? Peki ya bu fırsatın başka bir yola dönmesi (ve aynı zamanda bizi de başka bir yola döndürmesi) gerçekten dünyanın sonu demek midir? Ya bizim için hazırlanan muhteşem bir diğer teklif var ise, ya bu kaybetmek hissi ile daha fazla irdeleyerek daha fazla çaba harcayarak daha fazla çalışmamız gerekiyorsa, ya daha güzel şeyler için bugün bazı kayıplar vermek durumunda isek (ki “kayıp” neye göre kayıptır?)…
Peki bakan gözlerimiz nasıl görür, olayları? Hemen açıklayalım; “beğenilmedim… istenilmedim… gerçekten layık görülmedim… ben bu derece başarılı değilim…. ben istenilen özelliklere sahip değilim…. ben onlar gibi onlar kadar onlara layık olabilecek kadar başarılı değilim”… İşte bu cümleler ve benzerleridir bizim gözlerimizle gördüğümüz konulara bakış açımız.
Şimdi gelin biraz daha değişik bir pencereden bakalım hep birlikte… “Kabul edilmedim şansımı denemeye ve çabalamaya devam edeceğim… Kabul edilmedim yeniden yoluma dönüp aramaya devam edeceğim… Evet kabul edilmedim fakat inanıyorum ki beni bekleyen çok daha iyi bir iş teklifi var, mutlaka onu bulmak için aramaya devam edeceğim… Evet kabul edilmedim yine de ilerlemeye devam edeceğim… Kabul edilmedim evet aramaya devam edeceğim. Kabul edilmesem de sağlıklıyım bu sürede çalışmaya devam edip daha iyi bir başvuru hazırlayacağım!”
İşte bu cümleleri kurduğumuzda tüm talihimizi de şekillendirmekteyiz aslında, yepyeni bakış açımızla, gözlerimizle, kalbimizdeki o bitmeyen inancımızla… Kendimize dair bilincimizle… Evet, ben buradayım, ben iyi ve kötüsüyle, yapabildiklerimle, gerçeklerimle tamamen buradayım!
Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız hayatınızda baktığınız ve gördüğünüz açıları yeniden değerlendirmenizi diliyorum. Hata diyerek kendinize verdiğiniz cezaları, layık olmadığınızı düşünerek kendi kendinize hissettirdiğiniz “azlık” “yokluk” “düşüklük” bilincini… Varlığınızdaki tamlığı görmezden gelerek “olmayanı” büyüterek odaklandığınız o kocaman (sözde!) başarısızlıklarınızı…
Bugün bir değişiklik yapmaya hazır mısınız; görmek başka bakmak başka!