Baharın habercisi: Kızaran ciltler
Geçtiğimiz günlerde baharın gelişini büyük bir mutlulukla kutladık ancak güneşli hava, çiçek açan ağaçlar, yeşeren otlar doğanın müjdesi olduğu kadar alerjilerin de mutlak habercisi. Zaten küresel ısınma alerji mevsimini çok daha öne çekmiş durumda. Bağışıklık sistemi polenleri zararlı yabancı cisimcikler olarak algıladığından, biyokimyasal bir madde üreterek alerjik belirtilerin oluşmasına sebep oluyor. Aslında kendini korumaya çalışan müthiş bir mekanizma!
Ciltteki kaşıntı ve kızarıklıklarla nasıl mücadele edeceğiz?
Bu dönemlerde cilt aşırı reaktif olabilir. Kılcal damar görünümü artabilir veya cilt pembemsi bir görünüme sahip olabilir. Kullanılan günlük cilt bakım ürünlerine karşı cilt toleransı düşer ve ürünlerin kullanımından sonra ciltte yanma-batma gibi şikayetler artabilir. Bu gibi durumlarda ürünlerin kullanım sıklığı normalden daha aza indirilmelidir. Şikayetler geçmezse ürünleri kullanmayı bir süre kesmeliyiz.
Cilt temizliğimizde de yine iritasyona neden olabilecek yoğun formlardan, granüllü peelinglerden ziyade su bazlı ürünleri tercih edebiliriz. Bu ürünler genellikle pamuk yardımıyla yüze uygulanan misel solüsyon şeklinde piyasada mevcut. Ürünlerin içeriğinde ağırlıklı olarak bitkisel içerikler, kızarıklığı yatıştırıcı aktifler, cilde uygulanır uygulanmaz rahatlatıcı ve sakinleştirici etki sunan maddeler içerir. Bu ürünleri günlük rutininize gönül rahatlığı ile ekleyebilirsiniz.
Nemlendirici tercihimizi yine hassas ciltlere özel olarak geliştirilmiş kızarıklık karşıtı ürünlerden yana kullanmamızda fayda var. Bu ürünler cilde nazik davranan içeriklere sahip olduğundan özellikle böyle geçiş mevsimlerinde cilt bariyerinin güçlendirilmesinde katkıda bulunurlar. Alerjik reaksiyonlar bağışıklık sistemimizin verdiği yanıtlardır. Bu sebeple antioksidanlar yönünden zengin ürünler (A ve E vitamini içeren ürünler) de sıklıkla tercih ediliyor.
Gündüz kullanılan nemlendiricilerin ise mutlaka güneş koruyucu mineral filtreler içermeleri gerekir. Cildin en hassas olduğu zamanlarda en çok zarar veren çevresel etmenlerden olan UV ışınlarını mutlaka bloke etmeliyiz. Özellikle mineral filtreler cilt üzerinde bir tabaka oluşturacağından kimyasal tepkime riskini minimuma indirecektir.
Kendimizi korumak için neler yapmalıyız?
Bu mevsimde polenler en fazla sabah saatlerinde uçuşur. Alerjik belirtilere sahipseniz saat 05.00 ile 10.00 arası açık havaya çıkmamaya özen göstermek gerekir.
Saçlar tozu tutar. Bu nedenle her akşam saçları yıkamak gerekebilir. Böylece üzerimizdeki polen tozlarından arınmış oluruz ve uyku sırasında bizi rahatsız etmemiş olur.
Mevsimine göre beslenmekten vazgeçmemeliyiz. Özellikle süt ürünleri, aşırı soğuk içecekler veya işlenmiş gıdalar mukoza üretimini arttıracağından alerji semptomları da artabilir.
İlgili yazı: En sık görülen besin alerjileri ve besin alerjisiyle yaşama
Önlemlerimizi aldığımıza göre gelsin sıcak havalar!