Çin metafiziğinin temel kavramlarından olan 5 Elementin felsefesi, mevsimlerin değişimini ve doğayı gözlemlemektir. 5 Element, etrafımızdaki yaşam enerjisini, hayatımızın her alanında harekete geçirir. Her elemente karşılık gelen bir yön, duygu, renk, mevsim, ses, form, organ gibi nitelikler vardır. Elementler arasındaki denge ise esastır. Bu 5 Element, birbirleri arasındaki döngüde, denge, düzen ve değişim sağlamak için yaşamımızı destekler. Her mevsimi temsil eden elemente uygun davrandığımız sürece de, hem mevsimi kucaklamış, hem de döngüde uyumlu bir şekilde hareket etmiş oluruz…
Yaklaşan Bahar ayı “Ağaç “ elementinin karşılığı. Ağaç yeni başlangıçları, ilkbaharı, gelişmeyi ve büyümeyi sembolize eder. Etrafımızdaki mucizevi doğanın uyanışı, filizlenip, yeşermesi ve çiçeklenmesi gibi, içimizde de yeni kıpırtılar, coşkular, heyecanlar hissederiz. Doğanın yeniden uyanışını, hem ruhumuzda hem bedenimizde hissetmeye başladığımız günler kapıdadır…
Artık geceler kısaldı, günler uzuyor… Bundan yararlanıp, güne erken başlamak, ilk önce güzelce bir gerinmek lazım. Bedenimizi gevşetmeli, rahat bırakmalıyız. Açık havada, güneşi tenimizde, rüzgârı saçlarımızda hissederek yürüyüşler yapmalıyız. İlkbaharın hayat veren “Ağaç” elementine uygun olarak, hayatımızı olumlu düşüncelerle besleyerek güçlendirmeli, her günümüz için minnettar olmalı, eski, bize hizmet etmeyen duygu, kişi ve eşyalardan kurtulup yeniye yer açmalıyız. Tabii bunlar zihnimiz ve bedenimiz için olanlar…
Evlerimizin de, dönem dönem tazelenmeye, yenilenmeye ihtiyacı vardır. İşte Bahar ayı dediğimiz yenilenme ayı, bu işler için en uygun dönem. Hepimizin evlerimizde uygulayabileceğimiz bu reçete ile hayatlarımızın farklı yönlerinde olumlu dönüşümü başlatmamız mümkün.
Dağınıklıktan kurtul…
İşe en başta etraftaki dağınıklıktan başlamak lazım. Dağınıklık, yaşam enerjisinin, mekânlarımızda rahatça akmasını engellediği için, zihnimizde de aynı etkiye neden olup karmaşa yaratarak, zihnimizi bulanıklaştırır. Hayatımızda sürekli ertelemelere neden olur. Hâlbuki biz yeni, coşkulu girişimlere yelken açmak için bekleyen bir mevsime girdik ve bunun bilinciyle yola çıkmalıyız.
Ruhuna iyi gelmeyen, eşyalardan kurtul…
Kıyamayıp atmadığımız, hediye geldi diye sakladığımız, sevmeden kullandığımız bütün eşyalar bizim enerjimizden çalar. Etrafımızdaki bütün eşyalar bizimle iletişim içindedir. Eğer bizde olumsuz duygular, hatıralar canlandırıyorsa yaşamımıza çekebileceğimiz olumlu enerjiyi bloke ederek kendimizi sabote edeceğimizi unutmamalıyız.
Yenilen…
Evlerimiz de bakım ister, sevilmek, ihtiyaçları giderilmek… Çünkü onlar da canlı varlıklar ve içlerinde yaşayan bizlerin ruhlarını, kişiliklerini, sevgilerini, özenlerini, tercihlerini, hayata bakış açılarını yansıtıyorlar. Mekânlarımıza ufak tefek değişiklikler katmak, bakımlarını ve tamirlerini yapmak yaşam enerjisini olumlu yönde arttıracaktır. Bahar mevsimi, niteliği gereği zaten yenilenmenin de dönemidir. Mevsimin itici gücünden yararlanmanın tam da sırası o zaman!
Sadeleş…
Çoğunlukla biriktirmeyi severiz. Bir gün lazım olur korkusuyla tuttuğumuz bir sürü şeyi sayabiliriz: Kitaplarımız, kıyafetlerimiz, kırtasiyeler, elektronik eşyalar, mutfak gereçleri… Hâlbuki bir gün bile lazım olmadığı gibi her tarafa yayılmaya başlayan bu ”parazitten” kurtulamadığımız her gün bizde bağımlılık duygusu yaratır. Aynı zamanda da her gereksiz eşya zihnimiz üzerinde de bir “yük” oluşturur. Ve bu yük, biz ondan vazgeçmediğimiz sürece de büyümeye devam eder. Özgürleşme hissinin verdiği hafifliği ve rahatlığı tatmak için Bahar ayının enerjisini kullanalım. Bahar temizliğini sadece evimizde, dolaplarımızda değil, bilgisayarımızda, telefonumuzda da yapmak için kolları sıvayalım.
Yaşam enerjisinin mekân içinde rahat akmasını sağlayıp ve hızını dengele…
Yaşam enerjisi evlerimize kapıdan girerek, mekân içinde dolaşmaya başlar. Eğer ki etrafta fazla eşya, gereksiz mimari ayrıntılar, karanlık ve kullanılmayan köşeler, kayıp alanlar varsa, enerji buralarda durağanlaşır ve rahat akamaz. Bu da hayatımızda coşkumuzu kaybetmemize tıkanıklıklara neden olur.
Yaşam Enerjisi, mekânlarımızdaki bu gezintisinde ne fazla hızlı akmalı, ne de çok yavaş hareket etmeli… Uzun ve dar koridorlar, akışın en hızlı hareket ettiği yerlerdir. Biraz yavaşlayıp dengelemek için, iyi bir ışıklandırmadan, duvarlara asacağımız tablolardan veya yere koyacağımız bir halıdan destek almak en iyisidir. Hızla akıp giden, dengelenemeyen bir yaşam enerjisi, hayatımızda önümüze çıkacak fırsatların da hızla uçup gitmesine neden olur.
Olumlu enerjiyi arttır…
Yaşam enerjisi ile dolu her şey pozitif enerjiler taşır. Evde çalan güzel bir müzik, gerçek çiçek kokusu, aromaterapi, neşe ve tabii ki bol bol kahkaha… Bunların hiçbirini hayatımızdan eksik etmemeye çalışalım.
Feng Shui’de hareketli su objeleri de, salonlar gibi aktif alanlarda olumlu enerjiyi çekmek için çokça kullanılır. Hatta araştırmalar, balıklarla dolu akvaryumların, endişe, kan basıncı ve ağrıyı azaltmada ve bellek kapasitesini arttırmada olumlu etkilerini göstermiş. Bu küçük canlıların dünyası ile ilgilenmek, seyretmek bile bazen insana meditasyon gibi gelebilir. Denemekte yarar var.
Evini her gün havalandır, güneşi içeri davet et…
Güneş en güçlü enerji kaynağıdır ve 5 Elemente hayat verir. Evimizi sadece aydınlatmakla kalmaz aynı zamanda sağlığımız, fiziksel ve ruhsal bedenimiz üzerinde de etkisi büyüktür. Güneş, uyku döngülerimizi, saç büyümemizi ve bağışıklık sistemimizi destekleyen inanılmaz bir kaynaktır. Sabah kalkıp da perdemizi açtığımızda gördüğümüz ışıl ışıl parlak güneşin ruhumuzu da nasıl ısıttığını ve coşkuyla doldurduğunu unutmamak lazım. O zaman “Let the sunshine in”…
Gerçek bitkiler kullan…
Bitkiler yaşam enerjisi ile doludur. Onlar büyüyüp gelişirken canlı, dinamik ve sağlıklı bir “Chi” yayarlar. Yaşamlarımıza da gelişme, canlılık, iyimserlik getirirler. Yapılan bilimsel çalışmalar, ev bitkilerinin 24 saat içinde hava toksininin yüzde 87’sini kaldırabildiğini de ortaya koymakta. Bu işin bilimsel tarafı ama aynı zamanda onlarla ilgilenmek, bakımlarını yapmak, ruh halimize de iyi gelmiyor mu? Daha üretken, odaklı, yaratıcı ve daha az stresli olmak için en basit yollardan biri de doğayı evlerimizin içine taşımak… Eve geldiğimizde bizi ve misafirlerimizi karşılayacak bir buket çiçeğin bile olumlu etkisi tartışılmaz. Siz de baharın renklerini, kokularını mekânlarınıza taşıyıp ruhunuzda uyandırdığı coşkuyu hissetmeye başlayın.
21. yüzyılda, hem bireysel hem de küresel iyileşme için, artık doğal kaynakları kullanmanın, çok uzun yıllar boyunca yavaş yavaş uzaklaştığımız doğaya geri dönmenin önemini, daha fazla hissetmeye başladık. Baharın olumlu enerjisi ile işe en azından yaşam kozalarımız evlerimiz ile başlayalım. Mekânlarımızı yaşatmaya, ilgilenmeye, sevmeye, ihtiyaçlarını karşılamaya, dengeli tutmaya çalışalım ki; onlar da onlara verdiğimiz olumlu enerjiyi bize yansıtsınlar.
Kadim bilgiler değerlidir ve her daim geçerliliğini korur; aynı Feng Shui de olduğu gibi…
Hepimiz için, yeni başlangıçlarla dolu, büyüten geliştiren bir Bahar olsun…