X

Bağlanmanın nöropsikolojisi: Psikoterapi beyni değiştirir

“Terapinin ilk amacı danışanı terapi sürecine ve kişi olarak terapiste bağlamaktır. Terapinin ilk amacı bağlanma ilişkisini kurmaktır.”
Sigmund Freud

Sigmund Freud’un psikoloji tarihinde çığır açmasının en önemli sebebi şüphesiz bilinçaltı kavramını gündeme getirmesi. Fakat bilinçaltı kavramı o dönemde olgucu bilime aykırı değerlendirildiğinden birçok tartışmaya yol açmış. Freud bu nedenle 1895 yılında “Bilimsel Bir Psikoloji Taslağı” kitabını yazarak psikanalize bilimsel bir temel sağlamayı amaçlamış. Ancak dönemin tıbbi imkanları henüz buna izin vermediği için bu projesini tamamlayamamış, ta ki yüz yıl sonra Allan Schore isimli bir doktor Freud’un bu hayalini gerçekleştirene kadar.

Allan Schore, Freud’un bilinçaltı kavramının beynin sağ yarımküresinde temsil edildiği savını destekleyen önemli miktarda araştırma ve klinik delil sunan bir sinir bilim uzmanı. Schore’un çalışmaları, bugün bütün klinik ve bilimsel disiplinlerde gerçekleşmekte olan duygusal devrimin önemli bir hızlandırıcısı niteliğinde. “Düzenleme kuramı” olarak tek başlıkta toplayabileceğimiz çalışmalarıyla Schore, sağlıklı bağlar kurmakta bebeğin erken gelişimsel dönem ilk etkileşimlerinin çok önemli olduğunu vurguluyor. Bu etkileşimlerin arasında en önemlisi hiç şüphesiz ilk bakım veren kişi. Bebeklik çağındaki olaylar ve özellikle sosyal çevreyle olan etkileşimler, yaşamın ilk yıllarında olgunlaşmaya başlayan beyni kalıcı bir şekilde etkiliyor. Çocuğun ilk ilişkisi -genelde annesiyle olan ilişkisi- bir şablon görevi görüyor ve kişinin gelecekte gireceği duygusal ilişkilerdeki bireysel yeteneklerini kalıcı bir şekilde biçimlendiriyor.

Bağlanma kuramından oldukça etkilenen Schore, bağlanmanın anne-bebek arasındaki en güçlü hisler ve duygular eşliğinde meydana geldiğini söylüyor. Sağ beyin, sol beyinden önce geliştiği için erken dönemdeki çok sayıda sosyal ve duygusal deneyimi kaydediyor ve depoluyor, bu kayıtlar daha sonra yaşadığımız ilişkilerde, özellikle de stresli durumlarda yeniden ortaya çıkıyor.

Bununla ilgili olarak araştırmacı Yamakoshi, “Hayatta kalmak için bebeklerin, erken dönemde bakışların farkına varabilmeleri, tanıyabilmeleri önemlidir” diyor. Yani bir bebeğin beşiğinde sadece nesnelere bakarak gelişmesi mümkün değil, beynin gelişebilmesi için canlı, duygusal bir yüze ihtiyacı var. Allan Schore anne ve bebek arasındaki iletişimin, beyinlerinin sağ yarısındaki prefrontal korteksleri üzerinden duygulanımları düzenleyici nitelikteki yayın vasıtasıyla olduğunu, bu etkileşim ile bebeğin adeta annesinin beyninden kendi beynine program indirerek, duygu düzenleme kapasitesini oluşturduğunu belirtiyor. Bundan yola çıkarak psikanalitik psikoterapinin annenin müdahalesine benzer şekilde çalışarak sağ beyine müdahale ettiğini ve iyi bir terapötik ilişkinin önceki gelişimsel eksiklikleri telafi edici yapılar geliştirebildiğini söylüyor.

Titizlikle yürüttüğü 10 yıllık araştırmalarının sonunda yazmış olduğu Duygulanımın Düzenlenmesi ve Kendiliğin Kökeni adlı kitabı ile Schore, psikolojiyle biyolojiyi, bilimsel öğelerle klinik öğeleri bütünleştiren harika bir disiplinlerarası çalışma ortaya koymuş. Buna göre tüm davranışların temelini oluşturan beynin gelişiminin büyük çoğunluğu erken ve geç bebeklik döneminde gerçekleşiyor. Bu yüzden erken olgunlaşan sağ yarımkürenin bebeğin ilk iki yılında, bağlanmanın gelişiminde önemli rol oynadığı kitabın neredeyse tüm bölümlerinde vurgulanıyor. Yine kitaba göre bebeğe bakım veren ilk kişi en önemli kaynak. Bu kişi bebeğin çevresindeki uyaranların düzenleyiciliğini yapıyor ve çocuğun deneyimlerinin kökenini oluşturuyor. Annenin ya da bakıcının duygusal olarak anlamlı yüzü, görsel-duygulanımsal bilginin en etkili kaynağı ve yüz yüze etkileşimlerde bebeğin gelişen sinir sistemi için görsel bir mühürleme uyaranı olarak görev yapıyor.

Schore yazmış olduğu diğer bir kitabı Duygulanımın Düzenlenmesi ve Kendiliğin Onarımı’nda düzenleme kuramının psikoterapötik ortamda meydana gelen değişim süreci ile ne kadar ilgili olduğunu açıklamaya çalışıyor. Bu kitabında aktarılanlara göre, duyguları işleyen sağ beyin bireyin hayatı boyunca sürekli olarak örgütlenmeye devam ediyor. Çünkü sağ beyin doğrusal değil, dinamik. Bu yüzden yaşamın ileri dönemlerinde de beyin esnekliği (nöroplastisite) mevcut. Yani bağlanma dinamiği, bireyin hayatı boyunca bilinçdışı bir mekanizma olarak devam ediyor ve kişinin tüm ilişkilerini, özellikle de yakın ilişkilerini, etkiliyor.

“Psikoterapinin beyinde tespit edilebilir değişikliklere yol açtığına dair hiç şüphe yoktur.”
Nobel Ödüllü Bilim İnsanı Eric Kandel

Yakın zamanda meydana gelen sinirbilim alanındaki keşifler, uygulamalı ve teorik birçok bilim dalında taşları yerinden oynatmış durumda. Schore bu durumu paradigma değişimi olarak nitelendiriyor. Bu paradigma değişikliği, sağ beyin gelişimi ve psikopatolojinin oluşumuna dair nörobiyolojik araştırma bulguları onun çalışmalarının odak noktasını oluşturuyor. Bağlanma kuramını psikanaliz ve davranışçı biyolojinin bir karışımı olarak ifade ediyor ve yaşamımızın erken dönemlerindeki ilişkilerin bizi kalıcı bir biçimde şekillendirdiğini söylüyor. Yaptığı çalışmalara dayanarak bilinçdışının biyolojik temellerinin sağ beyinde konumlandığını, bağlanma kuramının da aslında düzenleme kuramı olduğunu iddia ediyor. Yani Schore, bebek ve bakıcı arasındaki her türlü etkileşimin ve senkronizasyonun bebeğin kendi duygularını düzenlemesinde birincil etken olduğunu vurguluyor.

Schore kanıta dayalı bir çok çalışmanın yanı sıra terapötik süreçle ilgili de şunları söylüyor: “Terapötik ilişki, terapist ile danışan arasında bir çeşit sağ beyinler arasındaki iletişimdir. Nasıl ki sol beyin kendini diğer sol beyinlere dil aracılığıyla iletiyorsa, sağ beyin de kendini sözsüz iletişime uyumlanmış olan sağ beyinlere sözsüz bir biçimde iletir.” Özetle düzenleme kuramı, psikoterapinin yalnızca konuşma değil, aynı zamanda iletişim kurma tedavisi olduğunu ortaya koyuyor. Tüm bu bilgilerin ışığında terapide kurulan ilişkinin önemini kavrayabiliriz. Zaten araştırma sonuçları da bunu destekliyor: “Beyin görüntüleme, moleküler biyoloji ve nörogenetikte yapılan yakın zamanlı araştırmalarda, psikoterapinin beyin işlev ve yapısını değiştirdiği bulgulanmıştır” (Glass 2008, Akt: Pulat & Sarıkaya, 2019).

Online psikolojik danışmanlık süreci ile ilgili detaylı bilgi almak isterseniz bana ayselkeskin2004@yahoo.com üzerinden ulaşabilirsiniz.

Kaynak:

Pulat F. & Sarıkaya M. (2019). İnsanı Anlamanın Tarihi: Klasik Eserlerin İzinde Psikoterapi Pratiği. Kanon Kitap.

İlginizi çekebilir: İnsan insandır ve terapide ilişki esastır: Süre sınırlı psikanalitik psikoterapi (SSPP)

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale