X

Mevsimsel beslenme: Güçlü bir bağışıklık sistemi için mevsiminde sebze meyve tüketmenin önemi

Günümüzde süpermarketlerde, pazarda ya da manavda aradığımız tüm meyve ve sebzeleri bulabiliyor olsak da, bundan birkaç nesil öncesinde mevsimi olmayan meyve ve sebzelerin tüketilmesi gibi bir alışkanlığımız yoktu. Domatesin, çileğin, karpuzun mevsimi yaz; portakalınDomatesin, çileğin, karpuzun mevsimi yaz;, mandalinanın, ıspanağın mevsimi kıştı. Avokado, ananas, Hindistan cevizi gibi başka ülkelerden gelen yiyeceklere erişim kısıtlı, mevsimi olmayan ya da yerel olmayan besinlerin fiyatı görece daha pahalıydı. Mevsimsel beslenme kavramı henüz ortaya çıkmamıştı çünkü mevsimi dışında meyve ve sebze yiyebilmek tercih meselesi değildi.

Günümüzde tarım sektöründe teknolojinin kullanılması, ulaşım olanaklarının gelişmesi, çeşitli koruyucuların ve kimyasalların kullanılmasıyla birlikte artık dilediğimiz yiyeceğe yılın dilediğimiz zamanında erişebilmemiz mümkün. Ancak yapılan araştırmalar doğal olarak olgunlaşan, zamanında hasat edilen ve mevsiminde tüketilen meyve ve sebzelerin; henüz olgunluğa ulaşmadan ya da kimyasal olgunlaştırıcılarla, hormon ilaçlarıyla yapay koşullarda yetiştirilip soframıza gelen yiyeceklere kıyasla çok daha fazla miktarda antioksidana sahip olduğunu ve besin değerlerinin çok daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Vücudun hastalıklara karşı kendini savunma mekanizması olan bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde beslenmenin rolünün oldukça önemli olduğunu biliyoruz. Hastalıkların arttığı mevsim geçişlerinde, özellikle sonbahar ve kış aylarında, tükettiğimiz besinlerle sadece enerji ihtiyacımızı karşılamayı değil hastalık direncimizi geliştirmeyi de amaçlıyoruz. Yediğimiz yiyeceklerin besin değerlerinin maksimum düzeyde olması, vücuda zararlı maddeler içermemesi, mümkün olabildiğince doğal koşullarda yetiştirilmiş olmaları hastalık mevsimi olarak bilinen kış aylarında bağışıklık sisteminin desteklenmesi için hayati bir öneme sahip. Dolayısıyla mevsimsel beslenme, bağışıklık sisteminin desteklenmesinin oldukça önemli olduğu kış aylarında özellikle dikkat etmemiz gereken beslenme alışkanlıklarının başında geliyor.

Kış mevsiminde neden daha çok hasta oluyoruz?

Mevsim geçişlerinde, özellikle de kışa geçiş zamanı olan sonbahar aylarında ve kış mevsiminde soğuk algınlığı, grip, nezle gibi hastalıklara yakalanma oranımız artıyor. Grip, nezle ve soğuk algınlığı gibi solunum sistemi rahatsızlıklarının en önemli sebebi, virüslerin sebep olduğu üst solunum yolu enfeksiyonları. Kış aylarında daha fazla soğuk algınlığı yaşamamızın en önemli nedenlerinden biri 160 farklı soğuk algınlığı türüne sebep olabilen ‘rinovirüs’ ailesi. Aslında havanın nasıl olduğundan bağımsız olarak, yılın tüm mevsimlerinde nezle, grip gibi hastalıklara sebep olan virüslere maruz kalabiliyoruz. Ancak soğuk algınlıklarına neden olan rinovirüsler soğuk iklimlerde varlıklarını sürdürebildikleri için, kış mevsiminde bu virüslerin miktarı da çoğalıyor.

Kış mevsiminde daha fazla hasta olmamızın en az virüslerin çoğalması kadar etkili olan bir diğer önemli sebebi de metabolizma hızının yavaşlamasıyla birlikte bağışıklık sisteminin fonksiyonlarını yerine getirmekte zorlanması. Güneşin etkisini azaltmasıyla birlikte ısı değişimlerine maruz kalan metabolizmamız soğuk havayla daha kolay mücadele etmek için yavaşlamaya başlıyor. Metabolizma faaliyetlerin yavaşlaması, kilo kontrolü konusunda zorlanmamızın yani sıra bağışıklık sisteminin zayıflamasının ve vücudun hastalıklarla mücadele etmesinin zorlaşmasının en önemli sebeplerinden biri.

Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için mevsimsel beslenme neden önemli?

Doğada kendi halinde, mevsiminde yetişen tüm besinler aslında yetiştikleri zamanlarda ihtiyaç duyacağımız besin öğelerini içeriyor. Örneğin, soğan ve bal kabağı gibi kış sebzeleri soğuk havalarda bağışıklığımızı artırmak için ihtiyaç duyduğumuz A ve C vitaminleri bakımından son derece zengin.

Mevsiminde yetişen ürünler herhangi bir çevresel düzenleyiciye ihtiyaç duymaksızın, büyümeleri ve olgunlaşmaları doğal koşullarda gerçekleşen besinler oldukları için mevsim meyvelerini ve sebzelerini satın aldığınızda bu meyve ve sebzelerin yerel üreticilerden geliyor olması daha olası. Tükettiğiniz ürünlerin yerel üreticilerden ve küçük çiftçilerden geliyor olması da daha az kimyasala, temizlik maddesine ve koruyucu işleme maruz kalması, yani tükettiğiniz ürünün daha doğal olması anlamı taşıyor. Güneşte olgunlaşmasına izin verilen, zamanında hasat edilen, hasattan en fazla birkaç gün sonra satın alınan ve hızla tüketilen mevsimlik ürünler; erken toplanan, çeşitli kimyasallarla işlemden geçirilen, tazeliğini koruması için balmumuyla kaplanan, kıtalar arası yolculukları 3-4 hafta süren yiyeceklere göre çok daha fazla antioksidan ve besin öğesi içeriyor.

Büyük ölçekli, endüstriyelleşmiş tarım kuruluşları böcek ilaçlarının ve herbisitlerin insanlara zarar vermediğini iddia etse de, tüm kimyasallar gibi tarım ilaçlarının çoğunun bağırsak floramıza zarar verdiğini ve bağırsaklarımızdaki dost bakterileri öldürdüğünü biliyoruz. Araştırmalar, insan vücudunda gerçekleşen bağışıklık sistemi faaliyetlerinin % 70-80’inin bağırsaklardadost bakterileri öldürdüğünü biliyoruz. Araştırmalar, insan vücudunda gerçekleşen bağışıklık sistemi faaliyetlerinin % 70-80’ olduğunu gösteriyor. Bu nedenle de kimyasal maddelerle işlenmiş meyve ve sebzeleri tüketmek bağırsaklarımızdaki bakterilere zarar vererek bağışıklık sistemimizin çalışmasını olumsuz etkileyebiliyor. 

Mevsimsel beslenmenin bağışıklık sistemiyle olan ilişkisini evrimsel bir bakış açısıyla ele alan beslenme uzmanı Daniel Vitalis, atalarımızdan miras kalan genlerimizin içinde yaşadığımız coğrafyayla şekillendiğini ve geçmişten bugüne çevresel koşullara göre evrimleştiğini söylüyor. Bedenimizin yabancı olduğu, yaşadığımız coğrafyada yetişmeyen ya da mevsiminde yenmeyen yiyecekler biyolojik ritmimizde tutarsızlık yaratarak bağışıklık sisteminin çalışmasını olumsuz etkileyebiliyor. Örneğin, Akdeniz coğrafyasında yetişen bitkilerin polenleri, bakterileri ya da mikrobiyotaları arasında yaşıyorsanız ancak tükettiğiniz besinler Çin’den geliyorsa içsel sisteminiz dış çevrenizle uyumlu olmayacak, dolayısıyla tüm sistemlerinizin çalışması dengesizliğe girecektir.

İlginizi çekebilir: Bağışıklık sistemini güçlendirmek için nasıl beslenmeliyiz?

Mevsimsel beslenmenin faydaları

Modern ve geleneksel tıpta mevsimsel beslenmenin daha sağlıklı ve dengeli bir beslenme tarzına sahip olmak, sistemlerin düzgün çalışması, vücudun toksinlerden arındırılması gibi pek çok faydasının olduğu biliniyor. Doğanın kendi akışına uygun olarak bize sunduğu yiyecekleri zamanında tüketmek, bedenimizin dış ortamla olan dengesinin korunmasına yardımcı oluyor.

Kış mevsiminin soğuk günlerinde, enerjimizi canlandırmak ve dengelemek için doyurucu, mineral ve tuz açısından zengin kış sebzelerine ihtiyaç duyarken ilkbaharda yeşil yapraklı, arındırıcı ve vücudun toksinlerden temizlenmesine ve gençleşmesine yardımcı olan yiyecekler tüketiyoruz. Yaz aylarındaysa su ihtiyacımızı karşılayabilecekkış sebzelerine ihtiyaç duyarken ilkbaharda yeşil yapraklı, arındırıcı ve vücudun toksinlerden temizlenmesine ve gençleşmesine yardımcı olan yiyecekler tüketiyoruz.  meyve ve sebzeler; domates, salatalık, kavun, karpuz gibi yiyecekler vücudumuzun su dengesinin sağlanmasına, cildimizin neminin korunmasına ve vücut ısısının dengelenmesine yardımcı oluyor.

Hangi yiyecekler hangi mevsimde yetişir, mevsiminin olup olmadığını nasıl anlarım?

Büyük zincir olmayan yerel bir markete ya da semt pazarlarına gidip biraz dolaştığınızda hangi ürünlerin mevsimi olduğunu kolayca anlayabilirsiniz. Diğer ürünlere göre tezgahlarda çok daha fazla olan, fiyatları uygun olan, taze ve doğal görünen ürünler genelde mevsim meyveleri ve sebzeleri olacaktır.

Ayrıca Buğday Ekolojik Yaşamı Derneği’nin Instagram hesabında ve web sitelerinde hangi mevsimde hangi sebzelerin ve meyvelerin doğal olarak yetiştiğine dair detaylı bilgi edinebilirsiniz. Önümüzdeki günlerde, kış mevsiminde yetişen meyve sebzeler, bu meyve ve sebzelerin faydaları, ne işe yaradıkları, nasıl tüketilebilecekleri ve bağışıklık sistemini nasıl desteklediklerine dair kapsamlı yazılarımızı da sizlerle paylaşıyor olacağız. Takipte kalın!

Kaynaklar: The Alternative Daily, One Green Planet, Dr. Jenna Macciochi, Seeds of Hope, Web MD

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale