X

Bağışıklık sistemini güçlendirmede dikkat edilmesi gereken noktalar

Genel olarak bağışıklık sistemimiz, hastalık yapıcı bakterilere karşı vücudunuzu savunmada önemli görevler yapar. Fakat zaman zaman bu sistem çöker ve mikroplar vücudumuzu istila eder. Peki bu duruma müdahale etmek ve bağışıklık sistemimizi güçlendirmek mümkün mü? Örneğin diyetimizi yeniden düzenlesek, bitkisel destek ve vitamin desteği almaya başlasak yani kısacası yaşam tarzımızı değiştirsek, mükemmele yakın bir bağışıklık sistemine sahip olur muyuz?

Vücudumuzda bizim için savaşan hücreleri desteklemek için yanlış şeyler de yapıyor olabiliriz.

Bağışıklık sistemini güçlendirmek çok iyi ve çekici bir fikir gibi görünebilir fakat bunu yapabilmek bir çok sebepten dolayı oldukça karmaşık. İlk olarak bağışıklık sistemi isminde de geçtiği üzere tek bir birim değil, bir sistem. Yani sistemlerin düzenli işlemesi için bileşenlerinin arasında denge ve uyum olmalıdır. Bilim adamları, bağışıklık sistemindeki karışıklıkları ve bu karışıklıkların birbirleriyle olan bağlantılarını hala çözebilmiş değiller. Yaşam tarzı ile güçlendirilmiş bir bağışıklık sistemi arasında bir doğrudan bir ilişki olduğuna dair henüz kesin bir kanıt bulunmuyor.
Yine de yaşam tarzı ve bağışıklık sistemi arasındaki ilişki merak uyandırıcı ve çalışılmaya değer. Bazı araştırmacılar diyetin, egzersizlerin, yaşın , stresin, bitkisel takviyelerin ve diğer faktörlerin insan ve hayvan bağışıklık sistemi üzerindeki etkilerini çalışıyor. Şaşırtıcı sonuçlar elde edilmiş olsa da ilk sonuç oldukları için temkinli yaklaşılmalı. Çünkü araştırmacılar hala bağışıklık sisteminin nasıl çalıştığını ve tepki verdiğini anlamaya çalışıyor.

Sağlıklı Yaşama Stratejisini Hayat Tarzınıza Ekleyin

İlk savunmanız ; sağlıklı bir yaşamı seçmek. Aşağıdaki yöntemlerin bağışlıklık sistemini güçlendirdiği düşünülmektedir.
• Sigara içmeyin.
• Diyetinizde mutlaka meyve, sebze ve tam buğday bulunsun. Doymuş yağlardan kaçının.
• Düzenli egzersiz yapın.
• Sizin için en uygun olan kiloya düşün ve o kiloda sabit kalın.
• Alkol kullanıyorsanız, sınırınız olsun.
• Yeterli uykunuzu alın.
• Enfekte olmamak için ellerinizi düzenli yıkayın ve etlerinizi doğru bir şekilde pişirin.
• Kendi yaşınıza ve risk gruplarınıza uygun sağlık testlerine girin.

Şüpheci Olun

Marketlerdeki veya eczanelerdeki çoğu ürün bağışıklık sisteminizi desteklediğini iddaa eder. Aslında vücudunuzdaki hücre sayısını çoğaltmak sizin için iyi olmayabilir. Örneğin bazı sporcular doping yaparken vücutlarına kan hücreleri pompalıyorlar çünkü performanslarını arttırmak istiyorlar. Fakat bu işlem sonucunda inme riskiyle karşı karşıya kalırlar. Bağışıklık sistemi hücrelerini çoğaltmak bir çok açıdan karmaşıktır. Çünkü sistemin içerisinde bir çok hücre vardır ve her biri farklı mikroplara karşı savaş verirler. Bilim adamları henüz hangi hücreden ne kadar miktarda vücudumuza ekleme yapmamız gerektiği sorusuna yanıt verebilmiş değiller. Bağışıklık sistemimiz kendi işine yaracak hücreleri üretmektedir. Hatta lenfositleri gerekenden fazla üretmektedir. Bu hücrelerin fazlası herhangi bir hastalıkla karşılaşmadan da vücudun doğal mekanizmaları yoluyla dışarı atılabilir. Bağışıklık sisteminin, maksimum seviyede çalışması için ne kadar hücreye ihtiyacı olduğu bilinmiyor. Fakat en az ne kadar olması gerektiği hakkında bir bilgi var. Örneğin HIV virüslü kişilerde T hücrelerinin sayısının belirli bir seviyenin altına düşmesi , kişilerin hasta olmasına sebep olur. Çünkü sistemde virüsle savaşacak hücre kalmamıştır. T hücrelerinin minimum kaç tane olması gerektiğini biliyoruz ama tam verimle çalışması için gereken sayıyı bilmiyoruz.

Bağışıklık sistemimize ait hücrelerin, hangi sayıda olması gerektiği halen bilinmiyor.

Bazı araştırmacılar kanımızdaki lenf ve sitokin hücrelerinde yiyecek ve diğer stres faktörlerinin etkisini ölçmeye çalışmakta. Fakat bu sonuçların bağışıklık sisteminin savaşma kapasitesiyle ilgili bilgi verip vermediğini saptamak zor. Bilim adamları kesin bir ilişki kuramamış olsalar da belirli yaşam tarzlarının bağışıklık sisteminin gücüyle yakından ilgili olduklarını düşünüyor.

Yaş ve bağışıklık

Çalışmaların bir çoğu yaş aldıkça insanların bağışıklık sistemin güçten düştüğünü dolayısıyla bağışıklık sistemiyle ilgili daha çok hastalıklara (örn. kanser) yakalandıklarını söylüyor. Gelişen teknoloji ve yaşam standartları sayesinde artık iyi yaşama ve iyi yaşlanma kavramı da hayatımıza girdiği için yaşla bağışıklık sisteminin tamamen güçten düşmesi söz konusu değil.

Peki ya diyet?

Savaşan her hangi bir şeyin ihtiyaç duyduğu gibi bağışıklık sistemi de yiyeceğe ihtiyaç duyar. Harvard Medical School’un çalışması sonucu belirlenen ve bağışıklık sistemimize gereksiz yük olmadan destek verecek yiyecek ve bitkisel destek listesini bir sonraki yazımızda sizlerle paylaşacağız.

Kaynak:

Harvard Health Publications

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:

Gün içinde fark etmeden yaptığımız sağlık hataları

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale