X

Bağdaş kurup lotus pozisyonunda oturmam gerekiyor, çünkü meditasyon yapacağım!

Birçoğumuz için bugün haftanın son iş günü… Mesai saatlerinin sonlarına doğru bir enerji gelmiyor mu sahi? Keşke bu enerjiyi Pazartesi sabahları da hissetsek ama malum… Adına bir kere sendrom demişler, şimdi nasıl zihnimizde yeniden yaratacağız pazartesiyi, hem de sendromsuz?

“Çok isterim ama meditasyon yapmayı bilmiyorum ki.”

Zaten hafta sonu yapılacakları planlarken, bir bakıyoruz ki hafta sonu su gibi geçmiş. Yine bir sendroma düşmüşüz. Keşke daha uzun olsaydı, yapılacak o kadar çok şey var ki! Peki ya hafta sonu kendinize ayıracağınız vaktin içinde hiç denemediğiniz ya denemeyi unuttuğunuz bir şeyler yapmaya ne dersiniz?

Bildiğiniz gibi son zamanlarda bir mindfulness kavramı moda oldu. Burada “moda oldu”dan kastım, herhangi bir ima değil. Ya da herhangi bir kinaye de yok. İyi ki moda oldu dediğim tek şey belki de. Ne kadar çok koşturmacalı zamanlar içerisindeysek bir kesim var ki, artık durmak istiyor, artık nefes almak istiyor. Ve alternatif yollar arıyor. Birçoğumuz için bu yollar ortak bir noktada kesinleşiyor: meditasyon.

Meditasyon üzerine konuştuğum insanlardan genel olarak aynı cümleyi işitiyorum: “Çok isterim ama meditasyon yapmayı  bilmiyorum ki. Ben meditasyon yapamam, sıkılırım. Hem zaten öğrenmem de lazım. Ona da ayıracak ne vaktim ne nakidim yok şimdi Şebnem“. Yani aslında, “modayı yakından takip ediyorum ama param olmadığı için öyle giyinemiyorum” demek yerine “moda olanı sevmiyorum” gibi bir şey. Bahaneler hep olur. Zihnin işi ne?

Bildiğiniz gibi son zamanlarda bir mindfulness kavramı moda oldu.

Ve zihnin tüm kısıtlamalarına rağmen şöyle bir gerçek var; kimse sizden “size” vakit ayırmanız için para talep etmiyor. Eğer ki büyük şehirlerdeyseniz, işiniz çok daha kolay. Beş on dakikalık bir araştırma ile, size en yakın ücretsiz meditasyon etkinliklerini takip edebilirsiniz. Ya da, meditasyonun henüz uğramadığı şehirlerimizdeyseniz, yine küçük bir internet araştırması ile yönlendirmeli/anlatımlı videolar aracılığı ile bunu yapabilirsiniz. Bunu neden yapasınız? Kendiniz için. Ve tamamen karşılıksız! Tabii istiyorsanız. Kimse de zorla elinden tutup “meditasyon yapacaksın” demez. 

Kendin için, kendine doğru, kendi içine bir araştırma yapabilirsin bu hafta sonu mesela. Zihnini bir kenara bırakmayı aslında ne kadar da çok istiyorsun değil mi? Farkında olmadığın cümlelerin de vardır belki; “yoruldum, sakinlik istiyorum. Artık durmak istiyorum. Hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey düşünmek zorunda olmadan, durmak İşte bu bir meditasyon aslında. Bütün hafta içi o zor anlarında ağzından çıkan sözler seni meditasyona itmiş bile. Zaman mı ayırmak istemedin? Ya da yine ertelemek için mutlaka bir sebebin oldu. Her hafta “Pazartesi diyete başlarım” gibi bir şeye dönüşmek üzere mi? Haydi şimdi bildiğin her şeyi bir kenara bırak ve meditasyon ol. Bunu su içerken, yürürken bile yapabilirsin. Nasıl olsun ki yürürken? “Bağdaş kurup lotus pozisyonunda oturmam gerekiyor, çünkü meditasyon yapacağım!

Meditasyon evet, başlangıçta birçok teknik içerse de, aslında bir varoluş halidir. Tüm eylemlere son verip, sadece var olduğumuzda olan bir şeydir. Yani aslında “meditasyon yapmak değil de meditasyon olmaktır” der üstadlar.  Meditasyon olmaktan kasıt ise, şahit olma hali… Olduğun gibi… Nasılsan o şekilde. Çabasızca… Kendin gibi var olman, kendi doğanı yaşaman… Farkındalıkla bunu sağlayabiliyorsun. Yani sen farkındalıkla yürüyorsan, yürüdüğün esnada çevreni, zihnin haricinde de gözlemleyebiliyor, o anda kalabiliyor, ilerlemek için adımlarını ne sıklıkta, yavaşlıkta, hangi hislerle ve nasıl yere bastığını fark ederken, rüzgarın da şiddetini, belki burnuna getirdiği kokuyu, belki havanın sıcak/soğuk oluşunu hissedebiliyorsan, çevredeki sesleri tüm ayrıntılarına kadar duymaya başlıyorsan, yani sen, sen olarak ve senin tüm odağın o an bulunduğun yerde ise, bu bir meditasyon olabilir.

Meditasyon evet, başlangıçta birçok teknik içerse de, aslında bir varoluş halidir.

Zihnin artık susmuş, varoluşu tamamen hissettiğin, şimdidesin. Düşünsene, en son ne zaman yolda yürürken rüzgarın getirdiği kokuyu duyumsadın? Her gün bir yerden bir yere gitmektesin zaten! Evden işe, markete, hatta su içmek için mutfağa vs. En son ne zaman seni taşıyan ayaklarına şükranla bakmayı düşündün? Kim bilir kaç senedir seni oradan oraya götüren ve götürecek olan ayaklarına?

Bu hafta sonu planların arasında, farkındalık ve şahit olma kavramlarını ekleyerek hareket etmeyi deneyimleyebilirsin. Belki hafta sonunun resmi olarak bitip yeni haftanın başladığı o ilk güne, sana öğretilen kavramların da dışında baktığın bir bakış açısına dönüşmüştür…

Bu yazıyı bitirdikten hemen sonra, belki günler, belki aylar sonra, meditasyon yapmak üzerine herhangi bir desteğe ihtiyaç duyarsan da, istediğin zaman yazabilirsin: sebnemmpinar@gmail.com

 

İlginizi çekebilir: “Gitmek” sadece gidince mi hak eder bir eylem olmayı?

Şebnem Pınar: Merhaba! Yazılarımda benim 'anlama yolculuğumu' okuyor olacaksınız. Beni anlamak için yazan birisi olarak tanımlamak da isteyebilirsiniz. Şimdi daha önceden edindiğiniz tüm varsayımları ve okurken yapacağınız tüm kritikleri bir kenara bırakıp, sadece okuyun. İdraki de doğal sürecine bırakın... Okuduğunuz an anladığınız şey az sonra değişebilir! Bunu hatırlayın. Bu sizin size yapabileceğiniz en güzel şey!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale