X

Ayurvedik detoksun inzivaya dönüşme hikayesi: Pançakarma

Ayurveda ile ilgili yazılarım genel olarak Hindistan’da öğrendiklerim, kitaplardan araştırdığım bilgileri içeriyordu.

Ama bir noktada kendi deneyimlerimi yazmam ile ilgili yoğun baskı gelince, Aralık’tan beri değişen hayatımı yazmıştım. Ayurvedik beslenmeye nasıl geçtiğimi, hayatımda nelerin değiştiğini ve uzun zamandır mücadele ettiğim alerjik astımın nasıl kaybolduğunu tek tek anlatmıştım.

Şimdi ise alerjik astımın nasıl tekrar ortaya çıktığını ve o heyecanla gittiğim pançakarma (Ayurvedik detoks programı) seyahatimin nasıl inzivaya dönüştüğünü anlatacağım.

Nisan ayı itibarıyla plaza hayatına döndüm. Çok ilginçtir ama, bununla ilgili bir şikayetim de yok. İşimi seviyor olmam, kendi halimi olduğu gibi ortaya koymam ve bunun için gerekli destekleri de almam, kendi işime tekrar bağlanmamı sağladı. Yani şu anda garip bir şekilde plaza hayatını seviyorum.

Tabii herkes gibi, gelecek ve ekonomik kaygılarım var. Bir süredir ülke olarak normal günler yaşamıyoruz. Görünen o ki uzun bir süre daha böyle devam edecek.

Ayurveda’nın bana öğrettiği en büyük şey kaygılarımı yönetmek oldu. Durup dururken öğrenmiyorsunuz tabii ki. Bütünsel sağlık dediğimiz şey önce bedenin sağlıklı olmasından geçiyor. Ayurveda bedenin merkezine de bağırsakları yani sindirim sistemini koyuyor.

Sindirim sistemini enterik sinir sistemi olarak tanımlıyor.

Bugüne kadar araştırmalarım içinde bu konuyu en iyi anlatan kitabın Dr. Kulreet Chaudhary’nin Sağlıklı ve Mutlu Yaşamın Sırları kitabı olduğunu söyleyebilirim. Eğer merak ederseniz mutlaka alıp okuyun.

Bu kitabın bana öğrettiği en önemli öğreti ise: “Eğer enterik sinir sisteminiz mutlu ise siz de mutlusunuzdur.

Çünkü enterik sinir sitemi; serotonin, dopamin, glutomat gibi beynin ürettiği beyin kimyasallarından otuzdan fazla üretir. Ben depresyona girdiğimde bol bol yemek yiyip sadece uyumayı ve koltukta “Aşkı Memnu” bağımlısı olmayı düşünürken, bana oyun oynayan sadece beynim değilmiş demek ki.

O yemeklerin, hantallığın ve ataletin nedeninde sindirim sistemim de varmış.

Bunu öğrendikten sonra kendimi daha iyi veya kötü hissettiğimde neler yiyip içtiğimi de gözden geçirmeye başladım. Ben bir Pitta olarak Pitta merkezli yediklerimle daha fazla mutlu ve pozitif olurken, Pitta’dan uzaklaştığım dönemlerde de duygusal düşüşler yaşadığımı fark ettim.

Bu değişimleri ve farkındalıkları cebime koyup tüm bedenimi sıfırlamak için pançakarma için yola koyuldum. Ama odaklandıklarım dışında, elimde olmayan nedenlerle, hayatımda değişiklikler oldu. Hayatın bana getirdiklerini kabul ederken bu değişimlere de kapımı açtım ve kabul ettim. Kabul ettiğim şey aslında sadece bir değişim değilmiş, kendimle yüzleşmeymiş sonra anladım.

Tek istediğim bu yolculuktan vazgeçmemekti ve vazgeçmedim.

Geçen senenin alışkanlığı, el yordamı ile plan yaptım. Yapmam gerekenlerin ilk iletişimlerini buradan yapıp yola çıktım. Ama biliyordum ki Hindistan sürprizlerle doludur ve bana istediğimi getirecektir.

Delhi’de ilk gün karşılaştığım aksilikler ile kendimi aitlik hisleri içinde buldum. Bu aitlik duygusu iklim değişikliği ile birlikte önce nezleyi sonrasında da sonsuz öksürüğü yani alerjik astımı getirdi.

4. gün itibarıyla duruma teslim olup yanımda götürdüğüm nezle ilacını kullanmaya başladım. Aynı gün eczaneden yardım isteyince, antibiyotiği dayadılar. 3 günlük kürler halinde 2 seans antibiyotik kullandım. Yani Hindistan’da da sadece kadim ve geleneksel bilimler değil, büyük bir modern tıp dünyası ve ilaç tüketimi var.

İkinci küre başladığımda, güneye inmiş ve pançakarma merkezine ulaşmıştım. 80 yaşlarında olup 50 yaşlarında gösteren Ayurveda doktorumla tanıştım. Evinin bir bölümünü Ayurveda merkezi haline getirmişti. Çok konforlu olmasa da temiz, sakin bir yer olması beni mutlu etti ve hemen çalışmaya başlayalım istedim. Beni ciddi bir kontrolden geçirdi, aldığım ilaçlara baktı.

İlk gün susam yağı, buhar ve hamurlardan yapılan cilt temizliği ile işe başladık. Ne yalan söyleyelim gerçek rengim ile beden rengim arasındaki farkı görünce böyle başlamaya karar verdiğini düşünüyorum (Kirlilik değil, güneş yanığı ile ilgili, zira kendi kesemi, liflerimi ve fırçalarımı yanımda taşıyorum).

Bu arada bitkilerden, yapraklardan yapılan karışımlarla da öksürüğümü gidermeye çalıştı.

Yaklaşık 4 saat süren pançakarmanın ilk deneyimini tamamladık. Toplamında merkezde 6 saatten fazla kaldım.

Kendimi fena hissetmemekle birlikte garip bir duygusallık içine de girmiştim. Astım ile baş başa kalmak bana pek iyi gelmemişti.

Sabah hafif bir kahvaltı ile merkeze tekrar gittim. Bu arada antibiyotiğimi içmeye devam ediyordum, çünkü öksürüğüm geçmemişti. Doktor geldi ve devam etmeyelim, antibiyotik ile bunu yapamayız, senin için doğru zaman değil dedi. Dün içtiklerim ile öksürüğüm azalsaydı devam edebileceğimizi, 2 gün içinde beni iyileştireceğini de ekledi. Tamam dedim, size güveniyorum.

Bana bağışıklık sistemi güçlendirici, biraz pastil verdi, yine çaylar yaptı, otlardan bir poşete koydu iki gün iki kere iç dedi ve yolcu etti.

Böylece artık boş zamanım çoktu ve yapacakta bir şey yoktu. Zaten bir cadde olan köy ve muson ile buranın vadesi dolmuştu. Eşyalarımı toplayıp bildiğim bir yere Palolem’e gittim.

Bu arada aitlik duygum artmış, üstüne bir de özlemler gelmişti. Geçen sene Hindistan’dan dönerken hissetmediğim özlem duygusu bu sefer sarıp sarmalamıştı.

Evimi, iki dost sohbetini, iş çıkışı telefonda günün değerlendirmesi ile geçen saatleri özlemiştim.

Bunlar arttıkça, zaman zaman akut bir öksürükle baş başa kaldım.

Sessiz sakin bir sahil köyünde, düşünmeye, uzun yürüyüşler yapmaya, izlemediğim filmleri izlemeye, bol bol Hindistan cevizi suları içmeye çok vaktim oldu. Güzel yemekler yedim, güzel insanlar tanıdım. İhtiyacı olan bir arkadaş grubuna masaj ve reiki yaptım. Türkiye’den gelip Hintlilere masaj yapmak değişik ve hepimize iyi geldi.

İçine olduğum aitlik duygumun köklenmesine izin verdim. Artık biliyordum ki benimle konuşan sadece beynim değildi.

Böyle on beş günü bitirip, cebime harika deneyimler koyup döndüm. Dönerken her şeye rağmen, Hindistan’ın enerjisinin ve insanlarının beni ne kadar mutlu ettiğini, farkındalıklarımı ne kadar arttırdığını, her şeyi olduğu gibi kabul etmenin insan sağlığına olan faydasını tekrar hatırladım.

Hani sindirimi anlatırken demiştik ya; sindirim sadece yedikleriniz ile ilgili değildir, gördükleriniz, duyduklarınız ve yaşadıklarınızı da sindirmek gerekir diye. Enterik sinir sisteminiz beyniniz ile aynı kimyasalları ürettiği için sizi yöneten güçlere sahiptir. Enterik sistemin sindiremediği her şey toksin haline gelir ve en zayıf noktanızda sizi teslim alır.

Geldim. Geldiğim gibi 1,5 gün uyudum. Biliyordum ki uyku bana iyi bakardı.

Sonra yavaş yavaş taşlar yerine oturmaya başladı. Bazen geleni geldiği gibi kabul etmek değil yönetmek gerekiyormuş. Zamansız yakalandığın, gafil avlandığın duyguları sindirmesi o kadar da kolay değilmiş.

Astımımın tekrarlaması bir tesadüf değildi. Evet bağışıklık sistemim zayıfladı, muson dönemiydi yani astım için geçerli fiziksel koşullar da hazırdı. Oysa ki alerjik astım enerjinizi alan, mutsuz eden bir hastalıktı.

Ama bütün bunlar enerjimi düşürmedi, mutlu olmama engel olmadı, heyecanımı azaltmadı.

Bir sınava ihtiyacım vardı. Bir eşik çizgisine. Aitliklerle, özlemlerle ilgili bir dönüşüme ihtiyacım vardı. Çünkü sindirememiş, içinde olduğum durumu tam olarak kavrayamamıştım.

Bunu da bana gösterecek en zayıf halkam, alerjik astımımdı.

Şimdi nasılım? Bedenin dengesi bozuldu mu her şey çok hızlı düzelmiyor. Öksürüğüm var tabii ki. Ama ne yazık ki kortizonlarıma başlamak durumunda kaldım. Hatta depolayabilmek için doktorum dozajı arttırdı. Ama azalmaya başladığını söyleyebilirim.

Duygularımı kabul ettim, eşiği geçtim mi? Bilmiyorum, ama sınav kendi kehanetini gerçekleştirdi.

Hayat olması gerektiği gibi… Ayurveda’yı plaza insanı olarak yaşamaya devam ediyorum.

Bu arada bütün bunlar arasında Hindistan’da yeni yaşıma girdim.

Yeni kitaplar, yeni merhemler, yeni kremler, yeni yağlar… Yeni enerjiler…. Yeni öğretiler…. Yeni şifalar….

Yeni olan her şey güzeldir.

O zaman bir sonraki yazımızda buluşuncaya kadar dengede, mutlu ve yeni kalın.

Sevgilerimle…

 

İlginizi çekebilir: Ayurveda ilkesi: Benzer benzeri yükseltir, zıtlar dengeler

Müge Murat: Tüm hikâye her beyaz yakalı gibi “İstanbul’dan gitmek istiyorum” ile başladı. Nereye giderimden önce “gitsem ne yaparım?” endişesi ile etrafı dinlemeye ve araştırmaya başladım. Ayurveda ile bu süreçte bir tanıştım. Hindistan’da bir bilim olması ve beden terapiyi derinleştirmesi nedeni ile dikkatimi çekti. 10 yıldır reiki yapıyorum, 2 yıldır ise yoga. Yoga ile tanıştıktan sonra enerjimin yükselmesinden güç alarak beden terapi üzerine uzmanlaşmaya karar verdim. Maya Akademi’de Türkiye Beden Terapi Derneği başkanı Ayla Örsan’dan anatomi, fizyoloji ve uygulama içeren dersleri aldım ve mezun oldum. Uluslararası 608 sertifikasına sahibim. Üç senedir temmuz ve ağustos aylarında Ayurveda öğrenmek için Hindistan'a gidiyorum. Kuzey ve güneyi olmak üzere 17 farklı şehirde Ayurveda’yı deneyimledim. Puşkar bölgesinde özel bir terapi merkezinde “Beden Terapi”, Kochi’de yağların ısıtılması ve dinlendirilmesi eğitimi ve sertifikası aldım. Kerala bölgesinde özel bir doktor ile beden tipi testleri ve hesaplamalarını çalışarak Ayurveda eğitimimi tamamladım. Geçen sene Bangalore’da özel bir Ayurvedik merkezde pançakarma (detox) programını deneyimledim. Hindistan’dan getirdiğim kitaplar ve yayınlardan Ayurveda bilgimi derinleştirmeye devam ediyorum. Tüm bunların yeterli gelmeyeceğini düşünerek anatomi ve fizyoloji bilgimi derinleştirmek için 2. üniversite olarak Tıbbi Dokümantasyon Yönetimini bitirdim. Ayurveda’nın bir alanı olan beden terapiyi Türkiye’de konumlandırmak ile ilgili sporcular ve beyaz yakalılar ile çalışmalar yapıyordum. Şu anda pandemi nedeni ile odağımı biraz daha okumaya ve araştırmaya ayırdım. Bu dönemde Kemal Hamamcıoğlu ve Özen Yula’da yazarlık ve hikâye yazarlığı eğitimleri aldım. Hem Ayurveda’yı hem de yazmayı seviyorum, bu nedenle de Ayurveda deneyimlerimi ve bana kattıklarınızı sizlerle paylaşıyorum. Bunların dışında bir de profesyonel iş hayatım var. Halen DRD Filo Kiralama şirketinde Kurumsal İletişim Yöneticisi olarak çalışıyorum.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale